Mustafa Kemal’in Meclis’e geldiğinde hep yanına oturduğu Diyap Ağa hakkında kısa bir bilgi daha verelim. Diyap Ağa bir Kürt aşiretinin reisiydi, ilk günlerden itibaren Mustafa Kemal’in yanında İstiklâl Savaşı’na katıldı, mebus seçildi.
15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıktıktan sonra Yunan ordusu Ankara istikametinde Anadolu içlerinde ilerliyordu. Ankara yakınlarındaki Polatlı kasabasına kadar ulaşmışlardı. Top sesleri artık Ankara’da duyuluyordu. Hedef Ankara’yı ele geçirerek ulusal kurtuluş savaşını bitirmek, Atatürk ve arkadaşlarını da yakalamaktı.
Bazı milletvekilleri Yunan ordusunun yaklaşmakta olmasından endişelenerek şöyle bir teklifte bulundular:
– Ankara tehlikededir, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni Kayseri’ye taşıyalım.
Mustafa Kemal Diyap Ağa’ya sordu:
– Ne dersin Diyap Ağa?
Ve Diyap Ağa şu yanıtı verdi:
– Biz buraya kaçmaya mı yoksa dövüşmeye mi geldik?
***
Atatürk’ün İstiklâl Savaşı’nı hangi feci koşullarda gerçekleştirip zafere ulaştırdığını anlatan Yılmaz Özdil’in yazısı şöyle devam etmektedir:
“1921…İngiliz hükümeti aracılar gönderdi, Anadolu direnişinden vazgeçmesi karşılığında Mustafa Kemal’e dilediği miktarda para ve İtalya’da villâ teklif edildi.
1923…Şubat ayıydı, henüz Cumhuriyet ilân edilmemişti, padişahçı milletvekilleri Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na önerge verdi, memleketin yönetiminden uzaklaşması, bir kenara çekilmesi koşuluyla Mustafa Kemal’e özel bir saray tahsis edilmesini ve ayda 10 bin TL maaş bağlanmasını teklif etti.
Mustafa Kemal acı acı gülümsedi. Meclis’teki padişahçı milletvekillerinin bu utanç verici teklifi İngiliz hükümetinin 2 yıl önceki teklifiyle birebir örtüşüyordu.
***
Lôzan görüşmeleri devam ederken aynı milletvekili grubu seçim yasa teklifi verdi. Bu teklife göre, doğduğu şehir ülke sınırları dışında kalanlar ve göçmen olarak yerleştirildiği şehirde sürekli olarak 5 yıl oturmamış olanlar milletvekili seçilemeyecekti.
Gaye açıktı, Selânik artık ülke sınırları dışındaydı, Kurtuluş Savaşı boyunca cepheden cepheye koştuğu için hiçbir şehirde 5 yıl sürekli oturamamıştı. Mustafa Kemal’in milletvekili olması istenmiyordu. Bizzat kurduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden atılmak isteniyordu. Bu ahlâksız teklif reddedildi ama en başta Mustafa Kemal tüm kuvvacılar biliyordu ki İngiliz zihniyeti Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde idi.
***
Mustafa Kemal’in erkek kardeşi yoktu, ama kardeşten öte arkadaşı vardı, Nuri Conker. Çocukluk arkadaşı, mahalle, okul, silâh arkadaşıydı. Annesi ve eşinden başka ‘Kemal’ diye hitap edebilen tek kişiydi. Can yoldaşı, sırdaşıydı. Nuri’siz sofraya oturmazdı. Sadece Nuri’nin nazını çekerdi. Zaten davudiydi, gümbür gümbür bağırırdı, çok kafası bozulduğunda masaya yumruğunu vura vura konuşurdu.
Hareket ordusu, Trablusgarp, Çanakkale, Muş cephesi, Kurtuluş Savaşı, Mustafa Kemal nerede Nuri oradaydı. Paşa olabilirdi…
Bakan olabilirdi…
Başbakan olabilirdi…
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olabilirdi…
İstemedi…
Teklif bile etmedi…
Arkadaş kalmayı tercih etti…
Arkadaşlığını hiç suistimal etmedi.
Av. Fuat VEZİROĞLU; ATATÜRK VE… (IV)
