Ne diyordu Anastas bize:
– Ankara ile göbek bağınızı kesin de öyle gelin.
***
Ankara ile göbek bağımızı kesmiş olsaydık sıra başka bir şeyin kesilmesine gelecekti.
Davullu-zurnalı sünnet faslı başlayacaktı.
Tabii ki nereden kesecekleri de onların takdirine kalacaktı.
***
Uzun yıllar önce hazırlanmış bir CIA raporunda ne diyordu Amerikan emperyalizmi:
– Türkiye’yi Kıbrıs’tan uzak tutun.
Uzaktan uzağa böyle havlıyordu Sam Amca.
Oysa Türk milleti uzaktan uzağa havlama lisanından anlamıyordu, bu nedenle de uzakta tutamadılar ana ile yavruyu.
***
Ne diyor şimdi Anastas’ın Dışişleri Bakanı:
– Çözümün ana hedefi Türkiye’yi Kıbrıs’tan uzaklaştırmaktır.
Oysa bizim Akıncı’nın çözüm hedefi olarak okuduğu gazeller “federasyon” faslındandır.
İşte o kafayla bu kafa bir noktada buluşacakmış.
Federasyon ayvasını yersek tabii.
***
Son olarak ne diyor DİSİ’nin sözcüsü Tornaridis:
– Kıbrıs meselesinde şah-mat yapmalıyız.
Ne demek bu?
Bizi şapa oturtmak istiyorlar demek.
***
Çocukluğumuzda okuldan çıkar çıkmaz harman yerinde top oynamaya giderdik. Topumuz da, kumaş parçaları doldurularak bir bez içine dikilen, analarımızın imâl ettiği çaputtan bir toptu. Mehmet isimli çocuk hepimizden iriyarı, daha güçlü-kuvvetliydi. Bu avantajını kullanarak oyunda mızıkçılık yapar, itiraz edenleri yeri geldikçe ufak-ufak pataklardı. Arnavut lâkaplı olduğundan Arnavut Memet olarak bilinirdi. O sıralarda Türkiye’de yaşayan Halil amcamın eşi Hanife yengem bizim yaşlardaki oğlu Memet’le birlikte Antalya’dan ziyaretimize gelmişti. Antalyalı Memet hepimize o güne kadar hiç duymadığımız “ulan” kelimesinin bozulmuş şekli olan “LEN” diye hitap ederdi. LEN Hasan, LEN Ali, LEN Hüseyin. Bu yüzden biz de kendisine LEN lâkabını takmıştık. Herkes ona LEN Memet derdi. LEN Memet’in bir de dayıoğlu vardı, ona ABİ diye seslenirdi. Top oyunlarımıza LEN Memet de katılıyordu artık. Gün geçtikçe LEN Memet de Arnamut Memet’in pataklarından payını almaya başladı. LEN Memet bunun üzerine pataklanmaktan kurtulmak için top oyununa ABİ’si ile birlikte geliyordu. Pabucun pahalı olduğunu gören Arnavut Memet bir ara LEN Memet’in kulağına şunları fısıldamaya başladı:
– Elimden kurtulamazsın, ben seni ABİ’nin gelmediği günlerde “ongaracağım” (onaracağım).
– Ben seni ilk fırsatta yine “halledeceğim”.
– Merak etme ben seni er-geç yine “tertipleyeceğim”.
***
Anastas kabilesinin de bizim Arnavut Memet’ten farkı yok. Türkiye ile göbek bağımızı kesecek, arkasına emperyalizmi alarak anavatanı uzakta tutacak…
Sonra “ongaracak”, sonra “halledecek”, sonra “tertipleyecek”.
Sonra da şah-mat edecek bizi.
***
Kıbrıs Türkçesi’nde “ongarmak, halletmek, tertiplemek” ne demektir, malûmdur.
Ongara ongara, hallede hallede, tertipleye tertipleye, şah-mat yapa yapa “federasyon” lâkaplı bir Elen devletinin kodesine tıkayacaklar bizi.
Akıncı’nın “federasyon” dediği barış mahlûkatı budur işte.
Av. Fuat VEZİROĞLU; ŞAH-MAT
