Bayrak, bir ulusun, bir milletin simgesi.
Bayrak, bir ülkeni, bir halkın bağımsızlığının, egemenliğinin, direnişinin, şeref ve haysiyeti ile milli değerlerinin simgesi.
Bir ülkeyi, bir devleti, bir halkı yok etmek isterseniz, önce bayrağını hedef alırsınız. O bayrağı esir aldığınızda da o ülkeden, devletten, ve halktan bahsedilemez.
Bayrağı esir alınan veya yok edilen bir halk, artık özgür ve bağımsız değil, sadece köledir.
Bu nedenlerle de savaşlarda ilk önce bayrak hedef alınır. Ele geçirilen veya fethedilen ülkelerde önce o bayrak indirilir, yerine başka bayraklar çekilir.
Bizde de öyle oldu.
Kıbrıs’ı 1878 yılında ele geçiren İngiltere, ilk önce Türk bayraklarını indirip, yerlerine kendi bayraklarını dikti. Çok uzun yıllar boyuna Türk bayraklarının kullanılması yasaklandı.
Ama, her ne pahasına olursa olsun Kıbrıs Türk halkı her zaman bayrağına sahip çıktı.
Türk bayrağına düşman olan sadece İngiliz Sömürge Yönetimi değildi. Rumlar da Türk bayrağının en büyük düşmanıydı.
1955- 1958 ve 1964- 1974 dönemindeki Rum saldırılarında Türk bayrakları hedef alındı.
Rum-Yunan sürüleri, Lefkoşa’nın Kaymaklı bölgesini ele geçirdiklerinde Türk bayraklarını esir almışları. EOKA’cı Nikos Sampson’un elinde Türk bayrağı ile çektirmiş olduğu o fotoğraf asla unutulamaz. Dağ çatışmalarında da ele geçirilen bir Türk mevziisinde de aynı durum yaşandı. Rum çapulcular esir aldıkları Türk bayrağının önünde “zafer” fotoğrafları çektirmişlerdi.
Daha bunun yüzlerce örneği var.
Barış Harekatı’na kadar Rumlar, ellerine geçirdikleri Türk bayraklarını, yırttılar, yaktılar, yerlerde sürüdüler.
Böyle yapmamla da Kıbrıs Türk halkının direnişini yok edeceklerini sanıyorlardı.
Ama olmadı.
Kıbrıs Türk halkı her zaman bayrağına sahip çıktı.
Çünkü bayrak demek, bağımsızlık, özgürlük, egemenlik ve direniş demekti.
Barış Harekatı’ndan sonra da Türk bayraklarına saldırılar devam etti. Sınırlarda bayrağa uzanan her el kırıldı.
KKTC’nin kuruluş yıldönümünde de sınırlarda ve kapılarda yaşananları hep birlikte gördük.
Rum yönetimi ile Rum kilisesin organize ettiği Rum gençleri, KKTC sınırlarına yürüdü. “Türklere ölüm, Türkler Kıbrıs’tan dışarı” naraları atılırken, KKTC bayrağı da yakıldı.
Peki, KKTC bayrağını yakmanın anlamı be hedefi ne?
Bunun anlamı be hedefi “KKTC’yi ve Kıbrıs Türk halkını yok edeceğiz” demek. Öfke, kin ve düşmanlık demek.
Ve, şimdi içimizdeki bazıları “KKTC bayrağını küçük bir grup yaktı, bu Rumlara mal edilemez” diyor.
Ama bu gerçek değil.
Çünkü, KKTC bayrağını yakan Rum gençlerini “Türk düşmanı” olarak yetiştiren Rum yönetimi, Rum kilisesi ve Rum eğitim sistemidir. KKTC bayrağını yakan Rum gençleri yarın Rum yönetiminin başına geçecektir. Bunların yetiştireceği Rum gençleri de diğer Rum neslinin başına geçecektir.
Bu nedenle, KKTC bayrağını yakanlar küçük bir grup değil.
Bir zamanlar, 1955 yılında EOKA terör örgütü kurulduğunda da “bunlar küçük bir gruptur” diyenler vardı.
Ama, “küçük bir grup” denilen EOKA, bütün Rum halkını peşinden sürükledi. Kıbrıs’ı ateş ve kan cehennemine çevirdi. Kıbrıs Türk halkını katliam çukurlarına gömdü.
Bunun örneklerini de Ayvasıl’da, Baf’ta, Limasol’da, Kumsal’daki banyo odasında, Atlılar’da, Sandallar’da, Muratağa’da, Taşkent’te ve diğer bölgelerde görebilirsiniz.
Ve, Kıbrıs Türk halkı bayrağını yakanlarla nasıl birlikte yaşayacak?
İşte bu mümkün değil.
Bu nedenlerle de “iki ayrı devlet” diyoruz.
Aydın AKKURT yazdı; Bayrak yakmanın anlamı ve hedefi ne?
