Bizim Akıncı ile onların Anastas uzun bir naz ve küslük dönemini takiben tenhalarda-menhalarda yeniden buluşmaya karar vermişler. 27-28 Şubat’ta olacakmış buluşma. Sarılıp-sarmalaşıp hasret giderecek, bunca ayrılığın acısını dindirecekler. Ne konuşacaklar, konuşacak bişey kaldıysa?
Eski filmler mi vizyona girecek tekrar? Aliki Viyuklâki’den mi dem vuracak Anastas?
Belgin Doruk’u mu, Filiz Akın’ı mı, Türkan Şoray’ı mı anlatacak Akıncı?
– Nerede o eski filmler…mi diyecekler?
***
Eski plâkları takacaklar gramofona herhalde.
– Mariya Mariya Mariyammu Mariya…şarkısını mırıldanacak Anastas.
Akıncı “kadifeden kesesi”ni seslendirecek yüksek perdeden.
“Bekledim de gelmedin” diyecek Anastas.
Akıncı yaradana sığınıp Bekir Sıtkı Erdoğan’ın ağzından cevap verecek:
– İbibikler öter ötmez ordayım.
Sonra devam edecek:
– Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım.
***
– Bosbais…diyecek Anastas.
– Ben iyiyim, sen nasılsın…diyecek Akıncı.
– Neredesin yahu, çok özledim seni…diyecek Anastas.
– Sen bir özlediysen ben beş özledim be arkadaş, yapma bunu bir daha, yürek dayanmaz bu kadar uzun bir ayrılığa…diyecek Akıncı.
– Havalar-sular nasıl sizin oralarda…diyecek Anastas.
– Dereler geldi, erikler çiçek açtı…diyecek Akıncı.
***
Sonra “yoruldum My Friend” diyerek bir teneffüs talep edecek Anastas:
– Müsaadenle biraz bahçeye çıkayım ben, birkaç sigara tüttürüp döneyim.
Kapıyı vurup çıkacak, öyle bir vurma ki kafamıza vurur gibi.
Anastas dışarıda üfleyip-püflerken içeride Akıncı uflayıp-puflayacak.
***
Sonra kalem odasına dönüp Anastas “bitirelim bu işi be arkadaş” diyecek.
– Bitirelim be Nigo.
– Ne isten Mustafam bitirmek için bu işi?
– Eşitlik isterim eşitlik, golifa değil herhalde.
– Ne biçim bir eşitlik?
– İki kere iki dört eder kıvamında bir eşitlik.
***
Anastas “olmaz” diyecek, Akıncı soracak “niçin olmaz”.
– Olmaz, çünkü bizim hesap makinasında iki kere iki dört değil üç buçuk eder ve bundan dolayıdır ki bizim her tarafımız üç buçuk atmaktadır bu meselede.
– Lâstikli konuşma be Nigo, ne ise hedefin açık söyle.
– Hedefim bir sıçrama tahtasıdır be arkadaş, yaylanıp hopladığımda Türk gölüne değil, Atina’da bir havuza düşmek isterim.
***
Seçim gecesinin sabahında Akıncı’nın adamları “Kıbrıs’ta barış engellenemez” diye bağırıyordu.
Kim engelliyor peki, Denktaş mı, Akıncı mı, yoksa Vezir dedem mi?
***
Evet, tekrar buluşuyorlar siyasal kara sevdalılar.
Ayda-yılda değil her sabah buluşsalar keşke.
Gece de devam etseler.
Zerre kadar ciddiyeti kaldıysa.