NACAK GAZETESİ- Tefecilik borçların ödenmesi üzerine değil, değerli ipotekleri ele geçirme üzerine kurulu. Aşırı derecede güçlenen tefeciler sınır tanımaz hale gelirken, KKTC piyasasının tek elde toplanması tehlikesi de gündemde.
PARA PİYASASI KONTROL ALTINDA
Yapılan araştırma sonucuna göre ise, tefecilerin bugün KKTC para ve finans sektörünün yüzde 20-25 oranını kontrol altında tuttukları ve günlük ciroları 2-3 milyon Dolar arasında olduğu tespit edildi.
SEKTÖRLER ELE GEÇİRİLİYOR
Tefeciler sahip oldukları büyük parasal güçle de finans, inşaat, emlak, kuyumculuk, otomotiv, galeri, sigorta , gıda, otelcilik ve daha pek çok sektörde faaliyet gösteriyor. Bunun yanısıra bu sektörlerde faaliyet gösteren pek çok işletme ve şirket tefecilerin acımasız rekabeti nedeniyle iflasa doğru sürüklenmekte.
ŞİRKETLER VE ESNAF BORÇ BATAĞINDA
KKTC’de 150’ye yakın işletme ve şirketin yüksek faiz nedeniyle tefecilerin eline geçtiği belirlenirken, yaklaşık olarak 15 bin küçük esnaf ile 8 binin üzerinde memur da tefecilere borçlu durumda.
EKONOMİK YIKIM VE İNTİHARLAR
Tefeciler uyguladıkları yüksek faizle ekonomik yıkıma ve milli servetin yok olmasına neden oluyor. Baskı ve tehditle bunalıma sürüklenen kişiler de çıkış yolu olarak intiharı görürken, bugüne kadar tefeciler tarafından bunalıma sürüklenen 13 kişinin intihar ettiği biliniyor. Bu arada yüzlerce kişi de can korkusuyla ailelerini terk ederek, yurt dışına kaçmak zorunda kaldı.
PARALAR YURT DIŞINA AKTARILIYOR
KKTC’deki tefeciler, yasa dışı bahis çeteleri ve özellikle İstanbul ve İzmir’de faaliyet gösteren tefecilerle işbirliği yaparken, haksız şekilde elde ettikleri kazançların büyük bölümünü Almanya, İngiltere ve Malta’daki bankalara aktarıyor.
Ekonomist Charles Geisst “Beggar Thy Neighbor: A History of Usury and Debt” (Komşuyu Fakirleştirme: Tefeciliğin ve Borcun Tarihi) adlı kitabında Kıbrıs’ta tefeciliğin Roma döneminde başladığını anlatır.
Bu dönemde Romalı yöneticiler tarafından alınan borcun 4 kat faiziyle tefecilik yapılırken, borcunu ödemeyenlere ise kaba güç uygulanır. Ödeyemeyenlerin sonu ise ölümdür.
Kıbrıs’ta tefecilik 1192’de İngiliz Kralı Richard’ın 1192 yılında Kıbrıs’ı Templer Şövalyeleri’ne satmasıyla tekrar canlanır. Halka yüksek faizle para satan şövalyeler Kıbrıslıları o kadar yüksek faizle borçlandırır ki nihayetinde halk ayaklanır.
VENEDİK DÖNEMİ
Lüzinyan döneminde de tefecilik devam ederken, Pesarolu Elias, “Excerpta Cpria” adlı kitabında Venedik döneminde Mağusa’da bulunan Yahudilerin tefecilik yaptığını anlatır. Borç para almak isteyenlerin Mağusa’ya gelip Yahudi cemaatini bulduğunu, yüksek faizli para karşılığında halkın teminat olarak altın, gümüş, yün, iplik veyahut ipek verdiğini aktarır.
OSMANLI DÖNEMİ
Kıbrıs’ın 1571 yılında Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra tefecilik tamamen yasaklanır ve tefecilik yapanlara karşı çok ağır cezalar uygulanır
İNGİLİZ DÖNEMİ
Kıbrıs’ta İngiliz Sömürge İdaresi’nin başlamasıyla birlikte tefecilik yeniden canlanır. Rum Ortodoks Kilisesi ile işbirliği yapan Rum tefecilerin ana hedefi Türk mallarına el koymaktır. Uzun yıllar devam eden kuraklık ve kıtlık dönemlerinde Rum kiliselerine yüksek faizle borçlanmak zorunda kalan Türk köylülerinin sahip olduğu mallar Rum tefecilerin eline geçer. Rum tefeciler arasında en bilineni tefeci Severis’tir.
“TÜRK İŞLERİ KOMİSYONU”
Türk mallarının Rum tefecilerinin eline geçmesi, çok büyük bir rahatsızlık yaratırken, dönemin Kıbrıs Türk liderliği bunu önlemek için harekete geçer. Dr. Fazıl Küçük’ün Halkın Sesi gazetesinde verdiği mücadele sonucunda, Lord Winster 1948 yılında Türk İşleri Komisyonu’nu kurmak zorunda kalır. Bu komisyonun başkanlığına Hakim Mehmet zeka Bey getirilirken, üyeler arasında Av. Rauf R. Denktaş da vardır. Bu komisyonun hazırladığı rapor sonucunda da Türk mallarının Rum tefecilerin eline geçmesi önlenmiş olur.
1955- 1962 DÖNEMİ
Topumlar arası çatışmaların başladığı bu dönemde, Türk toplumu arasında özellikle Lefkoşa’da tefecilik yapanların başını “Tefeci Selim” çekerken, uygulanan yöntem ise daha çok altın ziynet eşyaları karşılığında yüksek faizle borç vermektir. “Tefeci Selim” ise sonuçta bir cinayete kurban gider.
1963- 1974 DÖNEMİ
Enosis hedefli olarak 1963 Aralık atında başlayan Rum saldırıları ile Barış Harekatı’nın gerçekleştiği 1974 yılına kadar Kıbrıs Türk toplumu arasında tefecilik olayları görülmez. Zaten TMT’nin etkin olduğu bu dönemde, tefecilik yapmak, halkın kanını emmek de mümkün değildir.
1975 SONRASI
Kıbrıs Türkleri arasında 1980’li yılların sonuna kadar gizli olarak küçük çapta tefecilik olayları görülürken, ekonomik sıkıntıların yaşanmaya başlandığı 1990’lı yıllardan itibaren tefecilik organize bir şekilde ortaya çıkar.
Tefeciler yasal boşlukları da kullanırken, uyguladıkları yöntem ise çek, senet ve ipotek karşılığında yüksek faizle borç vermektir.
TEFECİLER YÜKSELİYOR
2000’li yıllara gelindiğinde ise, ülkede yaşanan banka krizleri sonrasında tefeciler bazı kurumlar ile siyasileri de kullanarak oldukça güçlü bir duruma geldiler. Tefeciler “finans şirketleri” adı altında yeni bir organizasyona giderken, tefecilerdeki çeklerini çok yüksek faizler nedeniyle ödeyemeyenlerin mallarına el konulurken, cezaevine de konuldukları dönem başlar. Bu dönemde ise tefeciler çok büyük paralara ve servetlere sahip olur.
KRİZ DÖNEMLERİ
Tefecilerin en iyi kullandıkları dönemler ise şimdi olduğu gibi kriz dönemleridir. Kriz dönemlerine nakit paraya ihtiyaç duyan işletmeler, şirketler, esnaf ve vatandaşlar tefecilerin ağına düşer. Öylesine yüksek faizler uygulanır ki, bunları ödemek mümkün olmaz. Borç alanların ipotekli mallarına el konulurken, yeni borçlar çıkarılır ve bunları da tahsil etmek için mafyalar devreye konulur. Araçların, iş yerlerinin ve evlerin kurşunlanması ile kundaklanmalarının ve darp olaylarının ana nedenlerinden biri de budur.
EKONOMİK YIKIM VE İNTİHARLAR
Tefeciler uyguladıkları yüksek faizle ekonomik yıkıma ve milli servetin yok olmasına neden olmalarının yanısıra, baskı ve tehditle bunalıma sürükledikleri kişilerin de intihar etmelerine neden oluyor. Bugüne kadar tefeciler tarafından bunalıma sürüklenen 13 kişinin intihar ettiği bilinmektedir. Yüzlerce kişi de can korkusuyla ailelerini terk ederek, yurt dışına kaçmak zorunda kalmıştır.
PARA PİYASASI KONTROL ALTINDA
Yapılan araştırma sonucuna göre ise, tefeciler bugün KKTC para ve finans sektörünün yüzde 20-25 oranını kontrol altında tutarken, günlük ciroları ise 2-3 milyon Dolar arasındadır. Tefeciler sahip oldukları bu büyük parasal güçle de finans, inşaat, emlak, kuyumculuk, otomotiv, galeri, sigorta , gıda, otelcilik ve daha pek çok sektörde faaliyet göstermektedir. Bunun yanısıra bu sektörlerde faaliyet gösteren pek çok işletme ve şirket tefecilerin rekabeti nedeniyle iflasa doğru sürüklenmekte.
ELE GEÇİRİLEN ŞİRKETLER
Yapılan araştırmalar sonucunda KKTC’de 150’ye yakın işletme ve şirketin yüksek faiz nedeniyle tefecilerin eline geçtiği belirlenirken, yaklaşık olarak 15 bin küçük esnafında tefecilere borcu olduğu saptanmış durumda. Bu arada 8 binin üzerinde memur da tefecilere borçlu durumda.
PARALAR YURT DIŞINA AKTARILIYOR
KKTC’deki tefeciler, yasa dışı bahis çeteleri ve özellikle İstanbul ve İzmir’de faaliyet gösteren tefecilerle işbirliği yaparken, haksız şekilde elde ettikleri kazançların büyük bölümünü Almanya, İngiltere ve Malta’ daki bankalara aktarıyor. Elde edilen ilk bilgilere göre de bu olayları araştırmak üzere soruşturma başlatılmış durumda.
GÜNDEM
26 Kasım 2024SPOR
26 Kasım 2024GÜNDEM
26 Kasım 2024SPOR
26 Kasım 2024SPOR
26 Kasım 2024GÜNDEM
26 Kasım 2024GÜNDEM
26 Kasım 2024