Koronavirüs belası ve ekonomik sorunlarla boğuşan halkımız, başını kaldırıp ta Kıbrıs konusuyla ilgili olarak perde gerisinde yürütülen girişimlere bakamıyor.
Ama biz neler olup bittiğine ve nelerin dayatılmak istendiğine bakamasak da, Kıbrıs sorununun çözümü ve Doğu Akdeniz’le ilgili emperyalist girişimler devam ediyor. Planlanan ise, KKTC’deki Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra “müzakerelerin kaldığı yerden” başlatılması. Ara hedef ise; Türkiye’nin garantörlüğünün kaldırılması ve Türk askerinin Kıbrıs’tan uzaklaştırılması. Ana hedef ise; Rum hegemonyasına dayalı Birleşik Kıbrıs’ın oluşturulması.
Bu nedenle geçmişte yaşananlara ve gelecekte yaşanacak olanlara bakmakta büyük yarar var.
***
Kıbrıs’ta değişmeyen Rum zihniyeti ve ana hedefi şu şekilde özetlenebilir;
“Kıbrıs 3 bin yıldan beri Helen adasıdır ve bu adada misafir olan Türklerin yeri yoktur.”
Enosisi silah zoruyla gerçekleştirmeye çalışan EOKA’nın ruhani lideri Başpiskopos da şöyle diyordu;
“Kıbrıs’ta Türk ulusunun uzantısı olan Kıbrıs Türkleri bu adadan atılmadıkça mücadelemiz sona ermeyecektir.”
EOKA terör örgütünün yayınladığı ilk bildiride de şu ifadeler yer alıyordu;
“Ateş ile su, cennet ile cehenneme nasıl ki bir araya gelemez, Rumlar da Türkler ile bir araya gelemez.”
Ve, işte bu zihniyet hala daha devam ediyor.
Kıbrıs Türk halkını silahla ve katliamla yok edemeyeceklerini bildikleri için de , Kıbrıs’a sahip çıkabilmek için yeni stratejiler ve yöntemler kullanılıyor.
Bunların başında da “Kıbrıslılık” bilinci yaratıp, “Birleşik Kıbrıs”ı oluşturma var. Tabii ki oluşturulması hedeflenen “Birleşik Kıbrıs”ta da Türkiye’nin garantörlüğü ile Türk askerinin yeri yok.
Bunu da biraz açalım.
Başpiskopos Makarios, 1960 yılında “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin kuruluşundan hemen sonra, “Makarios Enosis yeminine ihanet etti, Enosisten vazgeçti” diyerek kendisini eleştirenlere , şöyle demişti;
“Ben Enosis mücadelesinden vazgeçmedim. Enosisi gerçekleştirmek için Kıbrıs Cumhuriyeti’ni kullanacağız. Bu şekilde tüm Kıbrıs’a sahip olacağız. Kıbrıs Cumhuriyeti Enosise sıçrama tahtası olacaktır.”
Şimdi de bunu, Türkiye’nin garantörlüğü ile Türk askerinin olmayacağı “Birleşik Kıbrıs” ile yapmaya çalışıyorlar. “Birleşik Kıbrıs” Enosise sıçrama tahtası olarak kullanılacak.
Yani, Rum zihniyeti ile hedefinde herhangi bir değişiklik yok.
Dün “Kıbrıs Cumhuriyeti” le yapmaya çalıştıklarını bugün oluşturmaya çalıştıkları “Birleşik Kıbrıs” ile yapmaya çalışacaklar.
Şimdi de gelelim “Kıbrıslılık” meselesine.
Bunun da geçmişi eskiye dayanır. İngiliz Sömürge Yönetimi “Kıbrıslılık” lafını ağzına aldığında , Başpiskopos Makarios şöyle demişti;
“Biz Heleniz. Kıbrıslı olan sadece eşeklerdir.”
İçimizde olan ve kendilerini “Kıbrıslı” olarak görenler de “Kıbrıslı” olmayı şöyle tanımlıyor;
“Biraz Rum, biraz Ermeni, biraz Türk, biraz Venedikli, biraz Luzinyan, biraz da Latin.”
Halbuki, Kıbrıs Türk halkının kökeni, geldiği yer, dili ve dini ortada.
Ve, ”Kıbrıslılık” bilinci yaratarak, Kıbrıs Türk halkının tüm değerlerini ve Türkiye ile olan bağlarını yok etmeye çalışıyorlar.
Girit’te de böyle olmuştu. “Biz Giritliyiz, Osmanlı aradan çekilsin” diyorlardı. Başardılar ve Osmanlı Girit’ten çekildi.
Peki sonra ne oldu?
Girit’te bir tek Türk bile sağ bırakılmadı.
Peki, Kıbrıs Girit olabilir mi?
Türkiye’nin garantörlüğü ve Kıbrıs’ta Türk askeri varlığı devam ettiği sürece Kıbrıs Girit olamaz.
İşte, bütün mesele de budur…
GÜNDEM
19 Aralık 2024SPOR
19 Aralık 2024GÜNDEM
19 Aralık 2024SPOR
19 Aralık 2024SPOR
19 Aralık 2024GÜNDEM
19 Aralık 2024GÜNDEM
19 Aralık 2024