“Kıbrıs konusunda dış politikamızı Anavatan Türkiye ile işbirliği içerisinde saptayıp yürüteceğiz” diyen Mustafa Akıncı, ABD’ye gidip geldikten sonra değişti ve Kıbrıs konusunda Türkiye ile işbirliğine karşı çıkmaya başladı.
Mustafa Akıncı, TKP Genel Başkanı olarak 12 Ocak 1999 tarihli UBP-TKP hükümeti protokolünü imzalarken, “Kıbrıs konusunda dış politikamızı Anavatan Türkiye ile birlikte saptayıp yürüteceğiz” diyordu.
Aynı protokolde “Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden vazgeçilemez” diyen Akıncı bugün ise “1960 garanti sistemi çağdışı kalmıştır, değiştirilmelidir” diyerek Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünü sulandırmaya çalışıyor.
Yine aynı protokolde “KKTC’nin tanınması için her türlü girişimde bulunulacaktır” diyen Akıncı, bugün iki ayrı devlete dayanan çözüm şekline karşı çıkarken , KKTC’nin ortadan kaldırılacağı federasyona dayalı çözüm şeklini savunuyor.
“Anavatan Türkiye” diyen Akıncı’nın bu büyük değişiminin nedenleri ABD’de yaşadığı günlerde aranırken, ABD ve AB ile ilişkileri de sorgulanmaya başlandı.
TKP Genel Başkanı olarak 12 Ocak 1999 tarihli UBP-TKP hükümeti protokolünü imzalayan Mustafa Akıncı “UBP-TKP Koalisyon Hükümeti dış politikasını Anavatan Türkiye ile işbirliği içerisinde saptayıp yürütecektir” diyordu.
İŞTE O PROTOKOL
“ UBP-TKP Koalisyon Hükümeti dış politikasını Anavatan Türkiye ile işbirliği içerisinde saptayıp yürütecektir. 1974 sonrası ortaya çıkan gerçekleri ve bugünkü siyasi yapılaşmayı göz önünde bulundurarak, KKTC’nin ekonomisi ve demokrasisi ile daha güçlü bir yapıya kavuşması ve tanınması yönünde çalışacak; Anavatan Türkiye ile işbirliği içinde, dünyada saygın bir yer elde etmesi için tüm gücü ile uğraş verecektir.
Koalisyon hükümeti her açıdan güçlü bir KKTC’nin sağlam bir barışın da güvencesi olacağının bilinci içerisinde hareket edecektir. Hükümetimiz ülkede ve bölgede barış ve istikrarın takipçisi olacak; KKTC’nin ve halkımızın çıkarlarını ön planda tutan, kişilikli bir dış politika izleyecektir.
Anavatan Türkiye ile ilişkilere özel bir yer, önem ve öncelik verilecek; KKTC ve TC arasında her alanda işbirliği ve dayanışmanın derinleştirilmesi ve geliştirilmesi için her olanaktan yararlanılacak, bu konuda her fırsat değerlendirilecektir.
Koalisyon hükümeti, dış ilişkilerde KKTC’nin bağımsız kimliğinin güçlendirilip, yaşatılması ve uluslararası alanda tanınması için her türlü çabayı harcayacaktır.
UBP-TKP Koalisyonu aynı zamanda, Kıbrıs’ta iki halkın meşru hak ve çıkarlarını gözeten, eşitlik, egemenlik ve güvenlik ihtiyaçlarına yanıt veren, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamını içeren bir uzlaşmaya varmak ve karşılıklı kabul edilebilir bir anlaşmayı sağlamak için de her türlü barışçı çabayı harcayacaktır.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Kıbrıs Türk Halkını ve Kıbrıs’ın tümünü hiç bir şekilde temsil edemez. GKRY’nin gerek Kıbrıs Türk Halkı ve gerekse tüm Kıbrıs adına Avrupa Birliği’ne veya herhangi bir uluslararası birlik veya kuruluşa müracaat etmeye hak ve yetkisi olmadığı, böyle bir müracaatın tümüyle kabul edilemez ve yasa dışı olduğu ve ileriye götürülemeyeceği gerçeğinden hareketle, Avrupa Birliği konusu ancak Kıbrıs konusunda bir anlaşma sağlandıktan sonra ve Anavatan Türkiye ile müştereken saptanacak politika çerçevesinde Ada üzerindeki Türk-Yunan dengesinin korunması suretiyle gündeme gelebilecektir.
Kıbrıs konusunda bir anlaşma sağlama süreci devam ederken, KKTC’nin uluslararası kuruluşlarda görüşlerini yansıtabilmesi, KKTC’ne karşı uluslararası alanda uygulanan engelleyici tedbirlerin kaldırılması ve KKTC’nin bütün ülkelerle serbestçe siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel ve sportif temaslar sürdürebilmesi amacıyla, Türkiye ile müşterek gayretler sürdürülecek ve Türkiye ile KKTC hükümetleri arasında yakın işbirliği ve dayanışma içinde hareket edilecektir.
Türkiye ile siyasi, mali, ekonomik, teknik, kültürel ve savunma işbirliği ilişkilerinin geliştirilmesi; yapılmış ve yapılacak olan ikili anlaşmalar zemininde, birbirini tanıyan iki kardeş ülke temelinde yürütülecektir.
Kıbrıs Türk halkına ve devletine karşı sürdürülmekte olan insanlık dışı ambargoların aşılması için Anavatan Türkiye ile birlikte her türlü çaba sarf edilecektir.
GKRY’nin Kıbrıs Türk halkı adına söz söyleme ve onu temsil etme hak ve yetkisinin olmadığı ve olamayacağı her fırsatta dile getirilecek, Rum Yönetimi’nin süregelen düşmanca politikasının Kıbrıs’ta bir uzlaşmaya varma yönünde en önemli engellerden birini oluşturduğu vurgulanacaktır.
KKTC’nin sesini daha yaygın ve etkin bir biçimde duyurabilmek amacıyla dış temsilciliklerimiz güçlendirilecek, sayıları arttırılacaktır. Globalleşen dünya gerçekleri ışığında bölgemizdeki ve dünyadaki uluslararası sorunlar ve gelişmeler yakınen takip edilecek ve imkanlar ölçüsünde tüm insanlığı ilgilendiren bu sorunların çözümlenmesine katkıda bulunulmaya çalışılacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri ve KKTC Dışişleri ve Savunma Bakanlıkları arasında imzalanmış olan İşlevsel ve Yapısal İşbirliği Protokolu uyarınca başlatılan uygulama daha da yaygınlaştırılarak devam ettirilecek ve bu yöntemle Kıbrıs konusunun ele alındığı her platformda KKTC’nin sesinin duyurulması için elden gelen çaba gösterilecektir.”
ABD’de neler oldu… Akıncı neden değişti?
