Sağ elleriyle sağ kulaklarını tutmak varken sağ elleriyle sol kulaklarını tutar gibi yaptılar, fakat tutmadılar. Montana macerasını anlatır gibi yaptılar, Montana yerine masal anlattılar.
Onlar dut yemiş bülbül rolüne soyunurken öte tarafta EİDE bülbülü ile Anastas bülbülü Safiye Aylâ’nın arap bülbülü gibi şakımakta, ötmekte, çilemektedir. Türk garantisini teslim ettiklerini, Türk askerini postalama işlemi başlattıklarını böylece bizim milli bülbüller yerine gayrı milli bülbüllerden öğrenmiş olduk. Zaten eskiden de müzakere masasında yumurtlanan müşterek yumurtaları Akıncı sülâlesinden bülbüller yerine Bizans ve emperyalizm kökenli bülbüllerden öğreniyorduk.
***
Ama baktılar ki zırva tevil götürmez, şifreli bir lisanla olsada, bizim bülbüller de kerhen ve cebren ötmeye, öterken de dillerinin altındaki baklaları düşürmeye başladılar. Nevar ki Türk’ün zeytin dalına tüneyeceklerine Bizans’ın zeytin dalında şakımayı tercih ettiler. Bu cümleden olmak üzere “yes be annem” bülbüllerinden Özdil efendi Türk medyası yerine bir Rum gazetesini tercih ederek şahane açıklamalar yaptı. Türk sahnesine çıkmaktan korktular, kadim Yunan tiyatrosunu daha uygun buldular.
***
Özdil efendiye göre Genel Sekreter Guterres “bu müdahale hakkı böyle ilelebet süremez” buyurmuş, bizimkiler de hiç sektirmeden, pazarda domates satar gibi, “emrin olur paşam” demişler. Mesele bu kadar basit, Türk garantisi bu kadar ucuz, hatta sudan da ucuz ve hatta Anadolu’dan getirilen su misali ya beleş.
Bu arada bizim bülbüller yaradana sığınarak bir istirhamda bulunmuşlar ve demişler ki “Türk garantisi kalksın ama biraz daha, bir sürecik daha dursun, yerine başka bir garanticik koyalım da sonra kalksın, Türk askeri gitsin ama toptan değil taksit taksit gitsin”.
Geçin efendim geçin, kime yutturuyorsunuz. Türk garantisinden de vazgeçtiniz, Türk askerinden de vazgeçtiniz. Esas budur, gerisi teferruat, bahane ve hikâyedir. Türk garantisinin bırakınız kalkmasını, tartışmaya açılması bile yeterlidir, teslim bayrağı çektiğimizin kanıtıdır. O garanti kalktığında onu aynı etkinlikte başka bir garanti ile ikame olanağı da yoktur.
***
Perşembe’nin gelişi zaten Çarşamba’dan belliydi, nitekim Akıncı’nın sözcü bülbülü veya bülbül sözcüsü Barış Burcu paşamız Türk garantisinin tâbu olmadığını çoktan ilan etmiş, direğe beyaz mendil asacağımızın teslimiyetini çoktan tescil etmişti.
Türk garantisi bizim için ölüm-kalım meselesidir. Böylesi hayati bir konuda sözcü seviyesinde bir adamın peşinen fetva verme hakkı ve haddi değildir, böylesi bir teslimiyet fişeği ancak Akıncı sülâlesinden şeyda bülbüllere has bir haslet olsa gerek.
Tabii ki biz söyleyene değil söyletene bakarız.
Yalnız söyleyenin değil, söyletenin de Türk garantisinden hoşlanmadığı bir sır değildir.
İlk günden tâbu değil dediler, Anastas’a teslim işareti verdiler, “yallah tazyik, haydi bastır” mesajı gönderdiler, “siz dışardan, biz içerden bu binayı yıkalım” dediler.
Ve yıktılar.
Akıncı için Türk garantisi tâbu değildir, ama TMT tâbudur, Rum dostlarının cenaze törenlerine bile temsilci göndermekte, ama burnunun dibindeki TMT’cilere uğramaktan kaçınmaktadır.
***
Evet, Türk garantisinin oturduğu temeli yıktılar.
Bu noktada Anastas bülbülü ile göçmen kuşlardan Guterres efendiye teslim oldular.
“Yes be annem” canavarının daha kötü bir versiyonunu hortlattılar.
Montana da imzalar atılmamış olsa da orada verilenler alınmıştır, bir kez daha istirdadı olası değildir, yanmış harmanın öşürü yoktur, geçmişe mazi, yenmişe kuzu derler.
Gerisi timsah gözyaşıdır.
Timsah, gözyaşını silmek için şimdi bizden oyalı mendil beklemektedir.
Mendil değil, onlara verecek yırtık bir bez parçamız bile yoktur.
Çünkü yemeyiz ve yutmayız.
GÜNDEM
26 Aralık 2024SPOR
26 Aralık 2024GÜNDEM
26 Aralık 2024SPOR
26 Aralık 2024SPOR
26 Aralık 2024GÜNDEM
26 Aralık 2024GÜNDEM
26 Aralık 2024