DOLAR 34,8935 -0.14%
EURO 36,3211 0.76%
ALTIN 3.013,250,27
BITCOIN %
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Basında ilk kez…. Denktaş’ın TMT anıları (3)

Basında ilk kez…. Denktaş’ın TMT anıları (3)

ABONE OL
20 Ekim 2017 13:34
Basında ilk kez…. Denktaş’ın TMT anıları (3)
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Rum-Yunan gazeteleri TMT’yi karalamaya çalışırken , bizi böyle görmek isteyen bazı kişiler de boş durmuyordu. Bazı kişiler tarafından  yapılmakta olan çirkin dedikodular kulağıma geliyor; “Denktaş İngilizin adamıdır,  Federasyon Başkanlığına İngiliz tarafından getirildi, hem Savcı, hem Federasyon Başkanı olmaz, bu iş İngilizlerin oyunudur.”

Bunları duydukça üzülmemek elde değildi. Arkadaşlar “bunlara kulak asma” diyorlar. Nasıl?  Savcılıkta  elime geçen önemli bilgileri bizimkilere  ulaştırdığımı ortaya çıkıp nasıl söyleyebilirim. İstifamı verdiğim hale İngiliz’in ısrarla istifamı kabul etmediğini bilmiyorlar mı? Bir çirkin dedikodulara bir an önce son vermeliydim.

Şimdi öyle bir durum ki; 6 ay daha dişimi sıksam yeni idareye hizmet edeceklere ne gibi tazminatlar verecekler diye bir yasa tasarısı var önümde, unu hazırlayacağım. 200 sterlin tekaüdiye  alacağım, eğer o zaman emekli olursam. Yani tam 10 yılım dolarsa. Gözümü hiçbir şey görünmüyor.

VOLKAN’ın güvenilir elemanları tarafından bütün ada sathında dağıtılan bildiri halk tarafından büyük bir ilgiyle  karşılanmıştı. Beklediğini bulmuştu halk. TMT’nin kuruluşu benim Federasyon Başkanlığına seçilmemden sonra olduğu için halk otomatikman TMT’nin başı ve idarecisi olarak beni biliyordu. Bu nedenle de teşkilatın ciddiyetine inanmış, teşkilata dört elle sarılmaya hazırdı. Artık gençliğin nabzında TMT vardı. Heyecan büyüktü. Halk  yıllarca EOKA’nın  şiddet eylemleri karşısında teşkilatsızlığın acısını çekmişti, güvenilir bir teşkilata susamıştı. TMT bütün bunlara cevap veren bir kuruluş olacaktı. Bu nedenle kendi çıkarımı ve kendi geleceğimi düşünerek TMT’nin ve halkımızın geleceğini şom ağızlıların dedikodularında tehlikeye atamazdım.

SİLAHLAR

TMT’nin o günlerdeki bütün silah mevcudu 8-9 tabanca ve kırık bir makineli tüfekten ibaretti. Bunların büyük çoğunluğu da VOLKAN’dan  devralınmış ve kişilerin kendilerinin tedarik ettiği silahlardı. Mağusa’da  depoladığımız su borusundan yapılmış 3 silah, 2 el bombası , çok miktarda kapsül ve barut, büyük bir talihsizlik sonucu  yapılan bir aramada İngiliz askerleri tarafından ele geçirilmişti.

İLK ÖRGÜTLENME

TMT’nin ilk örgütlenmesinde ve savunma birimleri oluşturulması çalışmalarında  Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu, Kıbrıs Türktür Partisi, Kıbrıs Türk Liseleri Mezunlar Birliği ,  Türk spor kulüpleri, liseler, Türk polisleri ve öğretmenler  temel alındı.  Köylerde ise güvenilir Türk muhtarlarının çevresinde sağlam ve güvenilir nüveler oluşturuldu.

DEĞERLENDİRME

TMT milli bir siyasetin silahlı koludur.  Silahlı kol veyahut silahlı bir örgüt kendi başına bir siyaset yarattığı takdirde iş kötüye gidere. Siyasetin kolu olduğu takdirde bir netice alınabilir bir ulusal mücadelede. Dolayısıyla VOLKAN’ın çalışmasına baktık. VOLKAN gönüllülerden oluşan fakat siyasi kolla işbirliği halinde değil, silahsız bir topluma Rumların yaptığı vahşete, gaddarlığa, öldürmelere karşı koyan, tepki dile getiren cesaretli bir girişimdi.

Fakat dediğim gibi, disiplin açısından siyasi liderliğin “siyaset budur, bir şey yapılmasın, siyaset budur canlılık getirilsin, harekete geçilsin” demesine bakmaksızın Türk öldürüldüğü an, o yerde VOLKAN kendi kendine toplanır ve bir karşı gösteriye veya karşı harekete geçerdi. Bu devam edemezdi. Bu nedenledir ki, VOLKAN’ı daha örgütlenmiş, disiplinli ve bir uzman başkanlığında eğitilen bir kuvvet haline getirmek ihtiyacını gördük ve tam zamanında karar aldık ve TMT’yi kurduk. Çünkü artık EOKA son darbeyi vurmak için hazırlanıyordu. İngilizler de Rumlarla her ne pahasına olursa olsun, Türklerin şöyle yüzünü okşayan, gerçekte hak vermeyen, kısa vadede Kıbrıs’ı Rum’a  devretmek için bir anlaşma yapmak üzere temaslar sürdürüyorlardı.

VOLKAN’ın  TMT’ye dönüştürülmesi, dolayısıyla VOLKAN’ın  içerisinde bu kendi kendine buyruk haline gelmiş kişilerin de, onore  edilerek “size teşekkür ederiz, fakat şimdi yeni bir örgüt kurulmuştur, bunun çalışmasına engel olmayınız” diyerek işlerin devri teslim alınması, işte bu bugünlere  rastlar.

TMT kurulduğu maksada sadece o gün değil, ondan sonraki mücadelede de disiplinli, vatanperver gençleri ve üyeleri sayesinde bütün halkımıza mal olan büyük bir ulusal mücadele verilmesinde yardımcı oldu. 20 Temmuz  günlerine bizi getirdi.

***

1957 yılının sonlarına gelindiğinde Yunanistan  “Kıbrıs halkına self determinasyon hakkı verilsin” diyerek Enosisi gerçekleştirmeye çalışıyordu. İngiltere  de buna yatkındı. Geriye ise Enosise karşı çıkan Kıbrıs Türklerini  sindirmek kalmıştı.  BU hedefe yönelik olarak da ada çağında, tüm köylerde Türklere yönelik EOKA saldırıları başladı. Savunmasız soydaşlarımız  öldürülürken, EOKA ateş ve kan kusuyordu.  Buna karşılık  TMT’nin savunma birimlerini harekete geçirdik ve  13 Aralık 1957 tarihinde şu bildiriyi ada çapında dağıtarak, halkı mücadeleye davet ettik; ,

EY TÜRK KÖYLÜSÜ

Bugüne kadar maruz kaldığınız tehdit, baskın, sindirme ve tedhiş hadiseleri karşısında Türk’e yakışır soğuk kanlılığınız gereği veçhiyle anlaşılmamış ve lazım geldiği şekilde takdir edilmemiştir. Artık ne can, ne namus ve ne de mal emniyetinizin kalmadığını görüyoruz.

Vasilya ve Afanya gibi köylerde umumi, diğer köylerde ise hususi mahiyette katillikler, tehditle köylerden kaçırmalar, ırza tecavüzler, Türk emlakinin, Türk cami ve mekteplerinin taarruza uğraması ve buna mümasil birçok hadiseler, Türk polislerinin en mert ve kabiliyetli elemanlarının öldürülmesi ve nihayet Melandra faciası.

Bu tüyler ürpertici olay, evvelce Girit’te yapıldığı gibi Kıbrıs Türkünü insan dışı vahşiyane katliamlarla yok etme ve adadan kaçırmaya doğru bir hareket ve gidişin en bariz bir işaretidir.

Atina’dan gelen haberlerden  sizlere karşı Rumların  umumi bir taarruza geçeceği anlaşılmaktadır. Artık sabır ve tahammülünüzün tükendiğini biliyoruz. Fakat bir müddet daha sabretmeniz elzemdir. Bu tevekkül değil, hazırlık için bir merhale olmalıdır.  Bizler sizin aranızdan çıktık, istikbale ve size olan güvenle, düşmanın sizlere daha fazla zulüm yapmasına mani olmak için mücadeleye atılarak şerefle ölmeyi, köle olarak yaşamaya tercih ettik.

Ecdat yadigarı olan bu topraklar bizimdir. Mevcut endişe, ızdırap ve acılarınız ile maruz kaldığınız haksızlıklar birer ibret dersidir. Hepimize düşen vazife elbirliği ile çalışmak ve düşmana  anlayacağı dil ve silah ile mukabele etmektir.

EY TÜRK ERKEĞİ ;  Ecdadının kanı ile yoğrulmuş olan bu toprakların altında yatan atalarını, ananı, babanı, kız kardeşini, karını ve çocuklarını düşün ve onları yad ellere bırakma. Yatağında veya düşmanın kirli elleri ile değil, er meydanında şerefle ölmesini bil. Ancak o zaman yaşamağa hak kazanırsın.

EY TÜRK KADINI;  Türk İstiklal harbi Anadolu kadının eseridir., sen de onun bir parçasısın, bunu ispat et.

AZİZ TÜRK KÖYLÜSÜ; Can, namus ve  malınızı korumak için köylerinizde derhal müdafaa birlikleri teşkil ediniz. İman eden insan herşeyi yapar. En kuvvetli silahımız  imanınız olsun

Müdafaa gruplarımız gündüz ve gece her an  hazır olmalıdır. Yalnız kendi köylerinizi değil kalabalık Rum köyleri içinde azınlıkta bulunan kardeşlerimizi de düşününüz ve onlara yapılan bir harekete şiddetle mukabele ediniz.

Her köyde teşkilatımızın temsilcileri mevcuttur. Bunlara ve  şehirden gelecek elemanlarımıza elden gelen kolaylığı gösteriniz. Zira onlar sizin için can vereceklerdir. Bunlar hakkında en yakın  dostlarınıza  dahi bahsetmeyiniz. Bunu yapmayan, düşmana bilerek veya bilmeyerek hizmet eden, haber ve malumat veren  gafil ve hainlerin cezası ölümdür.

Türklüğe ve Müslümanlığa  yakışır bir surette çalışınız, çalışmak bizden  tevfik Allah’tan.

Arş yiğitler  vatan imdadına.

TÜRK MUKAVEMET TEŞKİLATI

***

Türklere yönelik saldırılar her geçen günle deha da yoğunlaşırken, Kıbrıs konusunda İngiltere, Rum tarafı ve Yunanistan’tan arasında gizlşi görüşmeler ve temaslar da devam eder.   İngiliz hükümeti, sürgünde bulunan  Başpiskopos  Makarios ile de temasa geçerken,  Kıbrıs’a muhtariyet verilmesi de gündeme gelmişti. İngiltere’de düzenlenmesi planlanan toplantıya cemaat liderleri  de davet edilecekti.

Bize ulaşan bilgilere göre de;  İngiliz Sömürge İdaresi, Kıbrıs Türk liderliğini  saf dışı edip, İngiliz menfaatlerine hizmet edebilecek yeni bir liderlik oluşturma gayreti içindedir

TMT Merkez Komitesi bu gelişmeleri değerlendirir ve  20 aralık 1957 günü  şu bildiriyi yayınlar ve uyarılarda bulunur;

TÜRK MUKAVEMET TEŞKİLATI

Aziz Kıbrıs Türkü;

Birleşmiş Milletler’de Türk gücü karşısında hezimete uğrayan  ENOSİS  yeni bir şekilde ortaya çıkarılmak istenmektedir.

Son günlerde Atina ve Londra’dan  aynı akordu taşıyan sesler gelmektedir. Bir taraftan Averoff, 360 derecede bir çarla “Kıbrıs meselesi yalnız Kıbrıs halkını alakadar eder” ve “muhtariyet kabili tatbiktir” gibi sözler sarfedereken, İşçi Partisi ve bir takım İngiliz basıını, ilaveten Britanya hükümeti de Müstemlekeler Müsteşarı Profumo’nun “evvelce, Kıbrıslı liderlerle muhtariyet üzerinde görüşmeler yapılması teklifimiz hala bakidir” beyanı ile nihayet baklayı ağzından çıkardı. Bu beyanat İngiltere’nin yalnız Yunanistan’la el ele verdiğini değil aynı zamanda Orta Şark’ta yegane  dost ve  müttefiki olan  Türkiye’ye karşı aklı selimden ve anlayıştan uzak dostluk ve müttefikliğe yakışmaz bir politika takip etmekte olduğunun delilsiz bir ispatıdır. Bu taraflı politikada ısrar, devletlerin teşekkülü  esnasından zamanımıza kadar hiçbir devletin düşmediği bir gaflet ve delalet numunesidir.

Biz Kıbrıs Türkleri buna hayret etmiş değiliz. Seksen yıldır tabi tutulduğumuz muamele bir üvey evlada reva görülenden de ziyade , bir parya ve düpedüz bir kölenin  hepimizce  malum birkaç hain müstesna-vaziyetinden farksız olmuştur. Sulh  perisi kisvesine bürünmüş bazı hükümet erkanının kasaba ve köylerde kendilerine gösterilen Türk misafirperverliği ve ali cenaplığından ümit  ve hülyalara kapılarak, karanlık emellerinin tahakkuku veçhesinde zemin ve zamanın müsait olduğu düşüncesinde iseler, Kıbrıs Türkünün kendilerini tebessüm, istihfaf ve ibretle seyretmekte  olduğunu ve kafalarındaki karanlık planları hiçbir zaman tatbik edemeyeceklerini, burunlarını taşa vurdukları gün anlayacaklardır.

Kıbrıs Türklerini, Lafontaine’nin kargası gibi, parlak sözle ve tatlı ümitlerle aldatarak Hürriyet ve İstiklalden  mahrum  etmek hayalinde olan sahte sulhseverleri, pembe pelerinleri ve sırıtan  maskelerinin altında  nelerin bulunduğunu ve oynanan dramın fecaatini göremediğimiz zehabında iseler  hakikat ışığından haberi olmayan bu biçareler aldandıklarını hazırladıkları  tuzağa kendileri düşmekle anlayacaklar ve  gaflet uykusundan  uyanacaklardır.

Yunanistan’a ilhak  hangi boyaya boyanırsa boyansın, ne şekilde ortaya çıkarılırsa çıkarılsın, Kıbrıs Türkleri tarafından asla kabul edilmeyecektir.   Bu yeni idarenin ismi, ister doğrudan doğruya muhtariyet , ister Dominyon yolu muhtariyet, ister Radcliffe anayasası ve ismi TAKSİM’den gayrı ne olursa olsun, Kıbrıs Türkü bunların altındaki manayı ve kendisi  için hazırlanan karanlık akıbeti pek iyi bilmekte ve görmektedir.

Bu iş mahalli bir mesele ve Türk topluluğunu da iptidai bir kabile olarak görenler, Kıbrıs Türklerinin asil ve kahraman Türk milletinin bir kolu ve onun yegane mensubunun da kudretli  TÜRKİYE olduğunu ve Kıbrıs meselesinin yalnız ada Türklerinin değil 26 milyon Türk’ün davası olduğu u anlamak  mecburiyetindedirler.  Kıbrıs Türkleri arasından hiçbir ferdin kendileri ile  bu yolda bir müzakereye  yanaşmayacağını bildiririz.

İsmi Türk olan, kanı, sütü veya aklı bozuk satılmış bir köpeğin  ortaya çıkarılmasında sarfedilecek bütün gayret ve teşebbüslerin hezimete  uğrayacağını ve böyle bir mahlukun , hem kim olursa olsun Kıbrıs Türklerince lanetlenmekle kalmayı , tatlı canı, evladı ve imanını teşkil eden mal ve mülkü ile yerle  yeksan edileceğini  ihtar ederiz.

Kıbrıs Türklerinin yegane temsilcisi Türkiye’dir ve parolası TAKSİM sadece TAKSİM’dir

***.

İngiliz Büyükelçi  Sir Roger Allen’in 24 Aralık günü Atina’da  Yunan hükümetiyle muhtariyet üzerinde gizli pazarlıklar yaptığı haberi geldi.  Ankara’daki İngiliz Büyükelçi de , Türk hükümetiyle  üçlü konferans üzerinde görüşüyordu.  İngiliz hükümetinin  bu davranışı, Kıbrıs konusunda ikili oynadığını  ve Yunan görüşüne yaklaştığını gösteriyordu.

Bu gelişmeler üzerine, Dr. Küçük ile  birlikte Ankara’ya gidip, Dışişleri Bakanlığı ile  görüşmeye karar verdik.  Bu arada TMT Merkez Komitesi olarak bir toplantı yaptık.   TMT’nin  uzman subay ve  silah ihtiyacının Türkiye tarafından  karşılanması ve TMT üyelerinin askeri eğitim konularını tartıştık.  Yunan Genel Kurmayı tarafından desteklenen  ve uzman bir Yunan subayı tarafından  yönetilen, tepeden tırnağa silahlı EOKA karşısında  mücadele etmek kolay değildi.(DEVAM EDECEK)

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r