Rum-Yunan gazeteleri TMT’yi karalamaya çalışırken , bizi böyle görmek isteyen bazı kişiler de boş durmuyordu. Bazı kişiler tarafından yapılmakta olan çirkin dedikodular kulağıma geliyor; “Denktaş İngilizin adamıdır, Federasyon Başkanlığına İngiliz tarafından getirildi, hem Savcı, hem Federasyon Başkanı olmaz, bu iş İngilizlerin oyunudur.”
Bunları duydukça üzülmemek elde değildi. Arkadaşlar “bunlara kulak asma” diyorlar. Nasıl? Savcılıkta elime geçen önemli bilgileri bizimkilere ulaştırdığımı ortaya çıkıp nasıl söyleyebilirim. İstifamı verdiğim hale İngiliz’in ısrarla istifamı kabul etmediğini bilmiyorlar mı? Bir çirkin dedikodulara bir an önce son vermeliydim.
Şimdi öyle bir durum ki; 6 ay daha dişimi sıksam yeni idareye hizmet edeceklere ne gibi tazminatlar verecekler diye bir yasa tasarısı var önümde, unu hazırlayacağım. 200 sterlin tekaüdiye alacağım, eğer o zaman emekli olursam. Yani tam 10 yılım dolarsa. Gözümü hiçbir şey görünmüyor.
VOLKAN’ın güvenilir elemanları tarafından bütün ada sathında dağıtılan bildiri halk tarafından büyük bir ilgiyle karşılanmıştı. Beklediğini bulmuştu halk. TMT’nin kuruluşu benim Federasyon Başkanlığına seçilmemden sonra olduğu için halk otomatikman TMT’nin başı ve idarecisi olarak beni biliyordu. Bu nedenle de teşkilatın ciddiyetine inanmış, teşkilata dört elle sarılmaya hazırdı. Artık gençliğin nabzında TMT vardı. Heyecan büyüktü. Halk yıllarca EOKA’nın şiddet eylemleri karşısında teşkilatsızlığın acısını çekmişti, güvenilir bir teşkilata susamıştı. TMT bütün bunlara cevap veren bir kuruluş olacaktı. Bu nedenle kendi çıkarımı ve kendi geleceğimi düşünerek TMT’nin ve halkımızın geleceğini şom ağızlıların dedikodularında tehlikeye atamazdım.
SİLAHLAR
TMT’nin o günlerdeki bütün silah mevcudu 8-9 tabanca ve kırık bir makineli tüfekten ibaretti. Bunların büyük çoğunluğu da VOLKAN’dan devralınmış ve kişilerin kendilerinin tedarik ettiği silahlardı. Mağusa’da depoladığımız su borusundan yapılmış 3 silah, 2 el bombası , çok miktarda kapsül ve barut, büyük bir talihsizlik sonucu yapılan bir aramada İngiliz askerleri tarafından ele geçirilmişti.
İLK ÖRGÜTLENME
TMT’nin ilk örgütlenmesinde ve savunma birimleri oluşturulması çalışmalarında Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu, Kıbrıs Türktür Partisi, Kıbrıs Türk Liseleri Mezunlar Birliği , Türk spor kulüpleri, liseler, Türk polisleri ve öğretmenler temel alındı. Köylerde ise güvenilir Türk muhtarlarının çevresinde sağlam ve güvenilir nüveler oluşturuldu.
DEĞERLENDİRME
TMT milli bir siyasetin silahlı koludur. Silahlı kol veyahut silahlı bir örgüt kendi başına bir siyaset yarattığı takdirde iş kötüye gidere. Siyasetin kolu olduğu takdirde bir netice alınabilir bir ulusal mücadelede. Dolayısıyla VOLKAN’ın çalışmasına baktık. VOLKAN gönüllülerden oluşan fakat siyasi kolla işbirliği halinde değil, silahsız bir topluma Rumların yaptığı vahşete, gaddarlığa, öldürmelere karşı koyan, tepki dile getiren cesaretli bir girişimdi.
Fakat dediğim gibi, disiplin açısından siyasi liderliğin “siyaset budur, bir şey yapılmasın, siyaset budur canlılık getirilsin, harekete geçilsin” demesine bakmaksızın Türk öldürüldüğü an, o yerde VOLKAN kendi kendine toplanır ve bir karşı gösteriye veya karşı harekete geçerdi. Bu devam edemezdi. Bu nedenledir ki, VOLKAN’ı daha örgütlenmiş, disiplinli ve bir uzman başkanlığında eğitilen bir kuvvet haline getirmek ihtiyacını gördük ve tam zamanında karar aldık ve TMT’yi kurduk. Çünkü artık EOKA son darbeyi vurmak için hazırlanıyordu. İngilizler de Rumlarla her ne pahasına olursa olsun, Türklerin şöyle yüzünü okşayan, gerçekte hak vermeyen, kısa vadede Kıbrıs’ı Rum’a devretmek için bir anlaşma yapmak üzere temaslar sürdürüyorlardı.
VOLKAN’ın TMT’ye dönüştürülmesi, dolayısıyla VOLKAN’ın içerisinde bu kendi kendine buyruk haline gelmiş kişilerin de, onore edilerek “size teşekkür ederiz, fakat şimdi yeni bir örgüt kurulmuştur, bunun çalışmasına engel olmayınız” diyerek işlerin devri teslim alınması, işte bu bugünlere rastlar.
TMT kurulduğu maksada sadece o gün değil, ondan sonraki mücadelede de disiplinli, vatanperver gençleri ve üyeleri sayesinde bütün halkımıza mal olan büyük bir ulusal mücadele verilmesinde yardımcı oldu. 20 Temmuz günlerine bizi getirdi.
***
1957 yılının sonlarına gelindiğinde Yunanistan “Kıbrıs halkına self determinasyon hakkı verilsin” diyerek Enosisi gerçekleştirmeye çalışıyordu. İngiltere de buna yatkındı. Geriye ise Enosise karşı çıkan Kıbrıs Türklerini sindirmek kalmıştı. BU hedefe yönelik olarak da ada çağında, tüm köylerde Türklere yönelik EOKA saldırıları başladı. Savunmasız soydaşlarımız öldürülürken, EOKA ateş ve kan kusuyordu. Buna karşılık TMT’nin savunma birimlerini harekete geçirdik ve 13 Aralık 1957 tarihinde şu bildiriyi ada çapında dağıtarak, halkı mücadeleye davet ettik; ,
EY TÜRK KÖYLÜSÜ
Bugüne kadar maruz kaldığınız tehdit, baskın, sindirme ve tedhiş hadiseleri karşısında Türk’e yakışır soğuk kanlılığınız gereği veçhiyle anlaşılmamış ve lazım geldiği şekilde takdir edilmemiştir. Artık ne can, ne namus ve ne de mal emniyetinizin kalmadığını görüyoruz.
Vasilya ve Afanya gibi köylerde umumi, diğer köylerde ise hususi mahiyette katillikler, tehditle köylerden kaçırmalar, ırza tecavüzler, Türk emlakinin, Türk cami ve mekteplerinin taarruza uğraması ve buna mümasil birçok hadiseler, Türk polislerinin en mert ve kabiliyetli elemanlarının öldürülmesi ve nihayet Melandra faciası.
Bu tüyler ürpertici olay, evvelce Girit’te yapıldığı gibi Kıbrıs Türkünü insan dışı vahşiyane katliamlarla yok etme ve adadan kaçırmaya doğru bir hareket ve gidişin en bariz bir işaretidir.
Atina’dan gelen haberlerden sizlere karşı Rumların umumi bir taarruza geçeceği anlaşılmaktadır. Artık sabır ve tahammülünüzün tükendiğini biliyoruz. Fakat bir müddet daha sabretmeniz elzemdir. Bu tevekkül değil, hazırlık için bir merhale olmalıdır. Bizler sizin aranızdan çıktık, istikbale ve size olan güvenle, düşmanın sizlere daha fazla zulüm yapmasına mani olmak için mücadeleye atılarak şerefle ölmeyi, köle olarak yaşamaya tercih ettik.
Ecdat yadigarı olan bu topraklar bizimdir. Mevcut endişe, ızdırap ve acılarınız ile maruz kaldığınız haksızlıklar birer ibret dersidir. Hepimize düşen vazife elbirliği ile çalışmak ve düşmana anlayacağı dil ve silah ile mukabele etmektir.
EY TÜRK ERKEĞİ ; Ecdadının kanı ile yoğrulmuş olan bu toprakların altında yatan atalarını, ananı, babanı, kız kardeşini, karını ve çocuklarını düşün ve onları yad ellere bırakma. Yatağında veya düşmanın kirli elleri ile değil, er meydanında şerefle ölmesini bil. Ancak o zaman yaşamağa hak kazanırsın.
EY TÜRK KADINI; Türk İstiklal harbi Anadolu kadının eseridir., sen de onun bir parçasısın, bunu ispat et.
AZİZ TÜRK KÖYLÜSÜ; Can, namus ve malınızı korumak için köylerinizde derhal müdafaa birlikleri teşkil ediniz. İman eden insan herşeyi yapar. En kuvvetli silahımız imanınız olsun
Müdafaa gruplarımız gündüz ve gece her an hazır olmalıdır. Yalnız kendi köylerinizi değil kalabalık Rum köyleri içinde azınlıkta bulunan kardeşlerimizi de düşününüz ve onlara yapılan bir harekete şiddetle mukabele ediniz.
Her köyde teşkilatımızın temsilcileri mevcuttur. Bunlara ve şehirden gelecek elemanlarımıza elden gelen kolaylığı gösteriniz. Zira onlar sizin için can vereceklerdir. Bunlar hakkında en yakın dostlarınıza dahi bahsetmeyiniz. Bunu yapmayan, düşmana bilerek veya bilmeyerek hizmet eden, haber ve malumat veren gafil ve hainlerin cezası ölümdür.
Türklüğe ve Müslümanlığa yakışır bir surette çalışınız, çalışmak bizden tevfik Allah’tan.
Arş yiğitler vatan imdadına.
TÜRK MUKAVEMET TEŞKİLATI
***
Türklere yönelik saldırılar her geçen günle deha da yoğunlaşırken, Kıbrıs konusunda İngiltere, Rum tarafı ve Yunanistan’tan arasında gizlşi görüşmeler ve temaslar da devam eder. İngiliz hükümeti, sürgünde bulunan Başpiskopos Makarios ile de temasa geçerken, Kıbrıs’a muhtariyet verilmesi de gündeme gelmişti. İngiltere’de düzenlenmesi planlanan toplantıya cemaat liderleri de davet edilecekti.
Bize ulaşan bilgilere göre de; İngiliz Sömürge İdaresi, Kıbrıs Türk liderliğini saf dışı edip, İngiliz menfaatlerine hizmet edebilecek yeni bir liderlik oluşturma gayreti içindedir
TMT Merkez Komitesi bu gelişmeleri değerlendirir ve 20 aralık 1957 günü şu bildiriyi yayınlar ve uyarılarda bulunur;
TÜRK MUKAVEMET TEŞKİLATI
Aziz Kıbrıs Türkü;
Birleşmiş Milletler’de Türk gücü karşısında hezimete uğrayan ENOSİS yeni bir şekilde ortaya çıkarılmak istenmektedir.
Son günlerde Atina ve Londra’dan aynı akordu taşıyan sesler gelmektedir. Bir taraftan Averoff, 360 derecede bir çarla “Kıbrıs meselesi yalnız Kıbrıs halkını alakadar eder” ve “muhtariyet kabili tatbiktir” gibi sözler sarfedereken, İşçi Partisi ve bir takım İngiliz basıını, ilaveten Britanya hükümeti de Müstemlekeler Müsteşarı Profumo’nun “evvelce, Kıbrıslı liderlerle muhtariyet üzerinde görüşmeler yapılması teklifimiz hala bakidir” beyanı ile nihayet baklayı ağzından çıkardı. Bu beyanat İngiltere’nin yalnız Yunanistan’la el ele verdiğini değil aynı zamanda Orta Şark’ta yegane dost ve müttefiki olan Türkiye’ye karşı aklı selimden ve anlayıştan uzak dostluk ve müttefikliğe yakışmaz bir politika takip etmekte olduğunun delilsiz bir ispatıdır. Bu taraflı politikada ısrar, devletlerin teşekkülü esnasından zamanımıza kadar hiçbir devletin düşmediği bir gaflet ve delalet numunesidir.
Biz Kıbrıs Türkleri buna hayret etmiş değiliz. Seksen yıldır tabi tutulduğumuz muamele bir üvey evlada reva görülenden de ziyade , bir parya ve düpedüz bir kölenin hepimizce malum birkaç hain müstesna-vaziyetinden farksız olmuştur. Sulh perisi kisvesine bürünmüş bazı hükümet erkanının kasaba ve köylerde kendilerine gösterilen Türk misafirperverliği ve ali cenaplığından ümit ve hülyalara kapılarak, karanlık emellerinin tahakkuku veçhesinde zemin ve zamanın müsait olduğu düşüncesinde iseler, Kıbrıs Türkünün kendilerini tebessüm, istihfaf ve ibretle seyretmekte olduğunu ve kafalarındaki karanlık planları hiçbir zaman tatbik edemeyeceklerini, burunlarını taşa vurdukları gün anlayacaklardır.
Kıbrıs Türklerini, Lafontaine’nin kargası gibi, parlak sözle ve tatlı ümitlerle aldatarak Hürriyet ve İstiklalden mahrum etmek hayalinde olan sahte sulhseverleri, pembe pelerinleri ve sırıtan maskelerinin altında nelerin bulunduğunu ve oynanan dramın fecaatini göremediğimiz zehabında iseler hakikat ışığından haberi olmayan bu biçareler aldandıklarını hazırladıkları tuzağa kendileri düşmekle anlayacaklar ve gaflet uykusundan uyanacaklardır.
Yunanistan’a ilhak hangi boyaya boyanırsa boyansın, ne şekilde ortaya çıkarılırsa çıkarılsın, Kıbrıs Türkleri tarafından asla kabul edilmeyecektir. Bu yeni idarenin ismi, ister doğrudan doğruya muhtariyet , ister Dominyon yolu muhtariyet, ister Radcliffe anayasası ve ismi TAKSİM’den gayrı ne olursa olsun, Kıbrıs Türkü bunların altındaki manayı ve kendisi için hazırlanan karanlık akıbeti pek iyi bilmekte ve görmektedir.
Bu iş mahalli bir mesele ve Türk topluluğunu da iptidai bir kabile olarak görenler, Kıbrıs Türklerinin asil ve kahraman Türk milletinin bir kolu ve onun yegane mensubunun da kudretli TÜRKİYE olduğunu ve Kıbrıs meselesinin yalnız ada Türklerinin değil 26 milyon Türk’ün davası olduğu u anlamak mecburiyetindedirler. Kıbrıs Türkleri arasından hiçbir ferdin kendileri ile bu yolda bir müzakereye yanaşmayacağını bildiririz.
İsmi Türk olan, kanı, sütü veya aklı bozuk satılmış bir köpeğin ortaya çıkarılmasında sarfedilecek bütün gayret ve teşebbüslerin hezimete uğrayacağını ve böyle bir mahlukun , hem kim olursa olsun Kıbrıs Türklerince lanetlenmekle kalmayı , tatlı canı, evladı ve imanını teşkil eden mal ve mülkü ile yerle yeksan edileceğini ihtar ederiz.
Kıbrıs Türklerinin yegane temsilcisi Türkiye’dir ve parolası TAKSİM sadece TAKSİM’dir
***.
İngiliz Büyükelçi Sir Roger Allen’in 24 Aralık günü Atina’da Yunan hükümetiyle muhtariyet üzerinde gizli pazarlıklar yaptığı haberi geldi. Ankara’daki İngiliz Büyükelçi de , Türk hükümetiyle üçlü konferans üzerinde görüşüyordu. İngiliz hükümetinin bu davranışı, Kıbrıs konusunda ikili oynadığını ve Yunan görüşüne yaklaştığını gösteriyordu.
Bu gelişmeler üzerine, Dr. Küçük ile birlikte Ankara’ya gidip, Dışişleri Bakanlığı ile görüşmeye karar verdik. Bu arada TMT Merkez Komitesi olarak bir toplantı yaptık. TMT’nin uzman subay ve silah ihtiyacının Türkiye tarafından karşılanması ve TMT üyelerinin askeri eğitim konularını tartıştık. Yunan Genel Kurmayı tarafından desteklenen ve uzman bir Yunan subayı tarafından yönetilen, tepeden tırnağa silahlı EOKA karşısında mücadele etmek kolay değildi.(DEVAM EDECEK)
GÜNDEM
25 Kasım 2024SPOR
25 Kasım 2024GÜNDEM
25 Kasım 2024SPOR
25 Kasım 2024SPOR
25 Kasım 2024GÜNDEM
25 Kasım 2024GÜNDEM
25 Kasım 2024