Advertisement

Türkleri doğradılar

Rumlar, erkekleri esir alınan üç Türk köyüne  saldırmaya başladılar. Hayvanları ve altınları çalıyorlar, Türk kadınları ile kızlarına tecavüz ediyorlardı. Daha sonra ise  çocukları, kızları, kadınları ve yaşlıları  makineli tüfekler ve kesici aletlerle katlettiler

 

Atlılar, Sandallar, Muratağa katliamının perde gerisinde yaşanan vahşet gözler önüne serildi. Rumlar, 20 Temmuz günü Türklerin hepsini  toplayıp otobüslere doldurdu ve Peristerona’ya götürdüler. . Akşam saat 8’e kadar yaşlı, kadın ve çocukları serbest bıraktılar, sadece 14 yaş ve üzeri erkekleri tuttular. Onları savaş esiri olarak kullanmak üzere, Maraş’taki Karaolu kışlasına  daha sonra da çoğunu Limasol’a götürdüler

 

21 Temmuz’dan başlayıp Barış Harekâtı’nın ikinci aşamasına kadar geçen günler, geride kalan Kıbrıslı Türk kadınlar için “dehşet günleri” oldu. Peristerono ve Pigi Rumları üç köye akın ediyor, evlere giriyor,  altınları ve hayvanları çalıyor ve Kıbrıslı Türk kadınlara tecavüz ediyordu

 

Pigi köyünden, biri polis 3 Kıbrıslı Rum’un 10 Ağustos’ta  Muratağa köyünün kahvecisi Mustafa  Kukudi’yi tutukladı. Kukudi’yi Pigi’ye götürdüler ve orada, kelimenin tam anlamıyla doğradılar. Parçalarını poşetlere koyup gömdüler.  Kukudi’yi gömdükleri buldozerin şoförü  olan 4’üncü Rum da yine Pigi köyündendi

 

 

Politis “Kıbrıs: Cezalandırılmamış Suçlar” dosyasının dünkü  bölümünde Muratağa, Atlılar ve Sandallar köylerinden kadınların 20 Temmuz 1974-14 Ağustos 1974’e kadar yaşadıklarına ve Muratağa köyü kahvecisi Mustafa Kukudi’nin nasıl öldürüldüğüne dair detaylara yer verdi.
Gazete haberi “Kıbrıslı Türk Kadınların 24 Dehşet Günü… Muratağa: Kıbrıslı Rumların Ahlaksızlıklarıyla İlgili BM’nin Fotoğraf Belgeleri BM’nin (2 Eylül 1974)… Polis Araştırmalarında Kıbrıslı Türk İfadeleri Yok”  başlığıyla birinci sayfasında verdi, iç sayfasında detaylandırdı.
Gazete yaklaşık on yıl önce yayınladığı Muratağa, Sandallar ve Atlılar yaşlı, kadın ve çocuk sivillerinin yaşadığı 24 korku günün ile ilgili röportajda yer verilen ifadeler ile Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların verdiği daha yeni ifadeleri birleştirerek, Muratağa kahvecisi Mustafa Kukudi’nin,  köylülerinden birkaç gün önce öldürülmesinin detaylarını aktardı.
20 Temmuz 1974 ile 136 Kıbrıslı Türkün öldürüldüğü 14 Ağustos 1974 tarihleri arasında, iki Rum köyünden, gazetenin “zorbalar” diye nitelediği kişilerin, “geceleri üç Türk köyüne saldırarak yağmaladığını, hayvanlarını ve altınlarını çalıp tecavüz ettiğini” kaydetti.
Gazete iç sayfasındaki detaylara ise “Ahlaki Çöküntü Görüntüleri… BM Fotoğraf Arşivinden Muratağa Suçu” başlığı ve “Muratağa Kahvecisinin 10 Ağustos 1974’te Öldürülmesi Katliamın  İşaretiydi … “2009’da Muratağa ve Atlılar’daki Suçların Araştırılmaya Başlanması Mağusa Kazası’ndan Siyasi Bir Şahsiyeti Paniğe Soktu ve Politis’in Öğrendiğine Göre Bu Kişi Polisten, Araştırmaların Boyutuna Dair Bilgi İstedi” spotlarıyla dikkat çekti.
Peristerona ve Pigi köyleri sakinlerinden 15’inin ismi, ‘Volkan’ın 2010’daki yayınında cinayet failleri olarak verildiğini hatırlatan gazete Muratağa köyünden, artık hayatta olmayan bir Kıbrıslı Türk şahidin anlattıklarıyla bu listeye aynı Rum köylerinden 15 kişi daha eklendiğine işaret etti.
Habere göre 1974’te 14 yaşında olan ve halen hayatta bulunan bir Kıbrıslı Türk (adı verilmedi), Politis yazarlarından Andreas Parashos’a (2007’de Politis’te yayınlandı) üç köyden Kıbrıslı Türklerin 20 Temmuz’da toplandığını anlattı.
Anlatılanları  “9 Temmuz sabahından itibaren bölgeli EOKA-B’ciler hepsini toplayıp otobüslere doldurdu ve Peristerona’ya götürdü. Akşam saat 8’e kadar yaşlı, kadın ve çocukları serbest bıraktılar, sadece 14 yaş ve üzeri erkekleri tuttular. Onları savaş esiri olarak, Yunan subayın  müdahalesi üzerine  Maraş’taki Karaolu kışlasına (daha sonra çoğunu Limasol’a) götürdüler. Yani üç köyün 14 yaş ve üzeri bütün erkekleri, tutuklanmalarına katılan komşu köylülerinin kimler olduğunu söyleyebilir”  şeklinde aktaran gazete Rum polisinin 2013 tarihli Muratağa-Atlılar-Sandallar araştırma raporunda, hayatta olan bu Kıbrıslı Türklerden ifade almadığına vurgu yaptı.
21 Temmuz’dan başlayıp Barış Harekâtı’nın ikinci aşamasına kadar geçen günlerin, geride kalan Kıbrıslı Türk kadınlar için “dehşet günleri” olduğuna dikkat çeken gazete “Peristerono-Pigi’nin zorbaları üç köye akın ediyor, evlere giriyor, çalıyor ve Kıbrıslı Türk kadınlara tecavüz ediyordu. Yaklaşık 30 Kıbrıslı Rum’un ilk barbarlıkları, Kıbrıs Türk evlerinden hayvan çalmaktı. Muratağa köyünün Kıbrıslı Türk kahvecisine, bu hayvanları pişirmesini emrettikleri de oluyordu. Günler geçti ve mütecavizlerin ahlakı düpedüz tükeniyordu” ifadelerini kullandı.
Pigi köyünden, biri polis 3 Kıbrıslı Rum’un 10 Ağustos’ta  baba Kukudi’yi tutukladığını belirten gazete şöyle devam etti: “Kukudi’yi köylerine (Pigi) götürdüler ve orada, kelimenin tam anlamıyla doğradılar. Parçalarını poşetlere koyup gömdüler.  Kukudi’yi gömdükleri buldozerin şoförü  olan 4’üncü Rum da yine Pigi köyündendi.  Bu birincil ifadeleri sorgu memurları değil gazetecilerin almış olması makamların, 9 yıl önce başlayan araştırmayı tamamlama iradesiyle ilgili soru işaretleri yaratıyor.”