23 Ocak 2025 Perşembe
Azerbaycan'dan tanınmaya yönelik tam destek mesajı
Medya Etik Kurulu, Kıbrıs Gerçek Gazetesi’ni kınadı
Prof. Dr. Ata Atun; Biz İsyan Etmedik
Atilla ÇİLİNGİR; ONLARIN ACILARI SESSİZ AMA ÇOK DERİNDİR…
Aydın AKKURT; 21 ARALIK, GİRİT VE KIBRIS
Antalya’da tıbbi aromatik bitkilerin yaygınlaştırılması ve bilinçli tarımla üretilmesi için çalışma yapılıyor
Medya Etik Kurulu, Kıbrıs Gerçek Gazetesi’ni, “Bir kişinin yargı süreciyle ilgili hazırlanan haberde gazetecilik etik ilkelerini ihlal ettiği” gerekçesiyle kınadı.
Medya Etik Kurulundan yapılan açıklamada, medya organlarının yayınlarına yönelik gerçekleştirilen rutin denetimlerde, Kıbrıs Gerçek Gazetesi’nin, bugünkü nüshasında yayımlanan ve bir kişinin yargı süreciyle ilgili hazırlanan haberin gazetecilik etik ilkelerini ihlal ettiğinin belirlendiği kaydedildi.
Yapılan detaylı incelemede, haberin hazırlanış ve sunuş şekliyle etik ihlaller içerdiğinin tespit edildiği belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Haberde kullanılan ‘terör estiriyorlar’, ‘korkakça yüzünü kapattı’ gibi ifadeler, mahkemede bulunan kişi ve ailesine yönelik açık bir önyargı ve hakaret içermektedir. Gazetecilik Meslek İlkeleri’nin 21. maddesi, gazetecinin eleştiri sınırlarını aşarak kişi ve kuruluşları aşağılayan, hakaret içeren ifadeler kullanmaması gerektiğini vurgular.
Haberde, kullanılan dil ve görsellerin okuyucuda mahkemede bulunan kişi ve ailesine karşı olumsuz bir algı oluşturmayı hedeflemesi de bir diğer etik sorundur. Haberde yer alan bu tür ifadelerin, kamuoyunda önyargı oluşturma gayesi taşıdığı ve adil yargılama sürecine zarar verme potansiyeline sahip olduğu görülmektedir. Bu durum, Gazetecilik Meslek İlkeleri’nin 1. maddesi olan ‘Gazetecinin temel görevi, gerçekleri nesnel bir biçimde, çarpıtmadan, sansürlemeden aktarmaktır’ ilkesine açıkça aykırıdır. Haberin taraflı ve manipülatif bir şekilde hazırlanması, gazetecilik mesleğinin temel etik değerlerini ihlal etmektedir.
Gazetecilik mesleği, kamuoyunu bilgilendirme sorumluluğunu taşırken aynı zamanda bireylerin onuruna, itibarına ve özel hayat haklarına saygı göstermeyi de gerektirir. Mahkeme sürecindeki kişilerin özel hayat hakkı korunmalıdır. Mahkemede bulunan kişilerin fotoğraf vermesi bir zorunluluk değildir; aksine basın, zanlının fotoğrafını çekerek kişiyi ifşa etmekten kaçınmalıdır. Bu tür uygulamalar, kişilik haklarını ve masumiyet karinesini zedeleme riski taşımaktadır.”
Medya Etik Kurulu, Kıbrıs Gerçek Gazetesi’nin bu haberle, etik gazetecilik anlayışını ihlal ettiği, manipülatif bir dil kullanarak bireyleri hedef aldığı ve toplumda algı yaratmaya çalıştığının belirlediğini kaydetti.
Yapılan değerlendirme neticesinde Medya Etik Kurulu, oy birliğiyle Kıbrıs Gerçek Gazetesi’ni kınama kararı aldı. Kurul, Kıbrıs Gerçek Gazetesi’ni, benzeri etik ihlallerin tekrarını önlemek için gerekli düzenlemeleri yapmaya ve habercilik faaliyetlerinde etik kurallara titizlikle uymaya çağırdı.
Hür İşçi Sendikaları Federasyonu (Hür-İş) Başkanı Ahmet Serdaroğlu, asgari ücrete yapılan yüzde 7.5’lik artışı “insanlık ayıbı” olarak niteleyerek, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bugün resmi itiraz başvurusunu yaptıklarını duyurdu.
Kamu İşçileri Sendikası’ndan yapılan açıklamaya göre, Serdaroğlu, dört aylık hayat pahalılığı olan yüzde 11.12’nin altında yapılan asgari ücret artışının hükümet için “utanç verici” olduğunu kaydetti.
Serdaroğlu, “Hayat pahalılığın üzerinde, çalışana insanca yaşam koşullarını sağlayacak bir artış için Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yeniden toplanmasını talep ettik. Hükümet edenlere, emekçinin hakkını vermeleri için son bir şans daha veriyoruz. Umarız vicdanları sızlatan bu karardan dönerek, çalışma hayatında huzur ve adaleti sağlarlar.” dedi.
KTMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO), Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Rektörü Prof. Dr. Hasan Kılıç’ı makamında ziyaret etti.
Ziyarete, KTMMOB İMO Başkanı Abdullah Ekinci, Sayman Hüsnü Coşan, Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Pekrioğlu Balkıs ve İMO üyesi Şener Çağnan katılırken, DAÜ Rektörlük Koordinatörü ve İMO üyesi Doç. Dr. Tolga Çelik de görüşmede yer aldı.
Görüşmede, İMO ile DAÜ iş birliği kapsamında üniversite bünyesinde yapı malzemeleri laboratuvarı kurulması için adımlar atılmasının planlandığı belirtildi ve laboratuvarın, sektöre önemli katkılar sağlayarak yapı denetimi süreçlerini güçlendireceği ifade edildi.
İMO tarafından yapılan açıklamaya göre, planlanan laboratuvar inşaat projelerinde kullanılan malzemelerin kalite kontrolü ve güvenlik standartlarına uygunluğunu test ederek bölge için kritik bir yer olacak.
Açıklamada, ilk aşamada beton ve donatı çeliğinin test edilmesine başlanacağı ve numunelerin dayanıklılık, mukavemet ve standartlara uygunluğunun inceleneceği belirtildi.
Açıklamada, ilerleyen dönemlerde laboratuvarın kapsamının diğer yapı malzemelerinin de test edilebilmesini sağlayacak şekilde geliştirilmesinin hedeflendiği de kaydedildi.
Girişimin, özellikle Gazimağusa ve çevresinde faaliyet gösteren inşaat firmalarına daha etkin hizmet sunmayı amaçladığı, projelerde güvenliği ve kaliteyi artırmanın yanı sıra, yapı denetimi ve kontrolü açısından büyük önem taşıdığı vurgulandı.
Görüşmede, laboratuvarın kurulumu sırasında teknik donanım, ekipman ve uzman personel ihtiyaçlarının karşılanması için İMO ve DAÜ’nün ortak bir çalışma grubu oluşturacağı da ifade edildi.
İlerleyen günlerde hazırlanacak protokolle bu iş birliğinin resmiyete kavuşması için çalışmaların başlayacağı ve protokolün imzalanmasıyla birlikte laboratuvarın faaliyete geçmesi için gerekli adımların atılacağı belirtildi.
KKTC’ye çalışmak için gelen yabancı uyruklu işçilerin nitelik, yeterlilik ve deneyim kriterlerinin belirlenmesini de amaçlayan “Mesleki Eğitim Faaliyetlerine İlişkin İş birliği Protokolü” yenilendi. Yeni düzenlemeyle KKTC’ye çalışmaya gelecek yabancı uyruklu işçilerden A2 seviyesinde Türkçe Dil Belgesi de talep edilecek.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan ve 2019’da yürürlüğe giren söz konusu protokol yeniden düzenlendi. Çalışma Bakanlığı’ndan verilen bilgiye göre protokole Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu ile Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu imza koydu.
Milli Eğitim Bakanlığı’nda düzenlenen imza töreninde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı Tahir Serhat, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Aytunç Şirket, Çalışma Dairesi Müdürü Sezgi Ballı ile Mesleki Teknik Öğretim Dairesi Müdürü Gülşen Hocanın da hazır bulundu.
-Gardiyanoğlu: “Bu protokolü önemsiyoruz”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu, imza töreninde yaptığı konuşmada, süresi biten protokolün konjonktüre uygun şekilde yeniden düzenlendiğini söyledi.
Protokolle Çalışma Dairesi tarafından kullanılan meslek kodlarının Eğitim Bakanlığı ile uyumlu hale getirildiğini ifade eden Gardiyanoğlu, çalışma uygunluk belgesi alarak ülkeye gelen yabancı uyruklu işçilerin çalışma izni yenileme ya da aynı meslek dalında yatay geçiş işlemi yapması halinde bazı eğitimler almak zorunda olacağını kaydetti.
Gardiyanoğlu, kalifiye eleman olarak yetişen yerli iş gücünün korunması amacıyla ülkeye gelen yabancı işçilerin Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen kriterlere uygun olarak sertifikalandırılmasının hedeflendiğini de söyledi.
Bakanlık olarak bu protokolü çok önemsediklerini ifade eden Gardiyanoğlu, dünyada değişen iş gücü hacminin KKTC’ye de yansıdığını, son yıllarda adaya üçüncü dünya ülkelerinden çok sayıda çalışan geldiğine işaret etti.
Ülkeye gelen yabancı uyruklu işçilerden çalışacakları mesleklerle ilgili mesleki belge talep ettiklerini belirten Gardiyanoğlu, bu belgelerin Milli Eğitim Bakanlığı’ndan onaylandığını, protokolde yapılan yeni düzenlemeyle gerek iş sağlığı güvenliği, gerekse yabancı dille ilgili Çalışma Dairesi ile Mesleki Teknik Öğretim Dairesi tarafından belli dönemlerde kalifiye eleman yetiştirilmesi amacıyla mesleki eğitimler gerçekleştirileceğini söyledi.
-Çavuşoğlu: “İş hayatında sertifikasız kimse kalmayacak prensibi ile yola çıktık”
Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu da, mesleki eğitimle ilgili yasal düzenlemelerden sonra mesleklerin sertifikalandırılması, yurt dışından gelen iş gücünün KKTC’deki denkliğine başvurulması süreçlerinin protokol kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sürdürüldüğünü kaydetti.
“İş hayatında sertifikasız kimse kalmayacak” prensibiyle yola çıktıklarını vurgulayan Çavuşoğlu, tüm bakanlıkların bu süreçte büyük adımlar attığını söyledi.
İş güvenliği konusundaki yeterliliklerin protokol kapsamına eklendiğini de belirten Çavuşoğlu, Çalışma Bakanlığı’nın uyguladığı kod sistemini Eğitim Bakanlığı ile uyumlaştırmanın bir ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
Yurt dışından gelen insanlara gereken eğitimin verilmesi, dil açısından da topluma uyum sağlanmasıyla ilgili sürece destek verecek bir protokol imzaladıklarını kaydeden Nazım Çavuşoğlu, şunları belirtti:
“Yabancı işçiler ülkeye gelirken, aileleri de gelmekte. Okullarda dil sorunu yaşanmaktadır. Bundan sonra yabancı işçiler kayıt olurken onlardan Türkçe yeterlilik sertifikası talep edeceğiz. Buraya gelen insanlara ülkemizin dilini, kültürünü anlatarak, sisteme dahil etmeyi amaçlayan düzenlemeler yaptık.”
-Protokol neyi içeriyor?
Protokol, ülkeye çalışma amacıyla gelen yabancı uyruklu işçilerin Meslek Eğitim Yasası ve Mesleki Yeterlilik Yasası kapsamında; nitelik, yeterlilik ve deneyim kriterlerinin belirlenmesini ve iş gücü talebinin kalifiye eleman olarak karşılanmasını amaçlıyor.
Protokole göre, yurtdışından gelen yabancılar çalışma izni alabilmek için mesleki eğitim ve deneyimlerini belgeleyerek iki bakanlık tarafından belirlenen kriterlere uygun olarak Çalışma Uygunluk Belgesi alarak iş gücü piyasasına dahil olurken, yapılan yeni düzenlemeyle KKTC’ye çalışmaya gelecek yabancı uyruklu işçiler için Hijyen ve Sanitasyon Sertifikası, İş Sağlığı ve Güvenliği Sertifikası ve A2 seviyesinde Türkçe Dil Belgesi aranacak.
Diyarbakır’da, 8 yaşındaki Narin Güran cinayetinde yargılandıkları davada ceza alan 4 sanığa verilen 3 ağırlaştırmış müebbet ile hapis cezasının gerekçeli kararı tamamlandı. Sanıkların, Narin’in öldürüldüğü zamanda birbirlerinden haberdar olduğu belirtildi.
Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın 28 Aralık 2024’teki karar duruşmasında, tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile Narin’in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi’ne sakladığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar hakkında verilen hapis cezasına ilişkin 944 sayfalık gerekçeli karar yazıldı.
Gerekçeli kararda, sanık ve tanıkların dava aşamasındaki ifadelerine yer verildi.
Kararın değerlendirme kısmında, şunlar kaydedildi:
“Sanıklar Enes, Salim ve Yüksel Güran’ın Narin’in öldürüldüğü zaman diliminde ev, ahır veya eklentilerinde bulundukları, bu hususun Ulusal Kriminal, daraltılmış baz verileri, kamera kayıtları, analiz raporu ve diğer tüm deliller ile sabit olduğu, mahkememizce net olarak tespit edilemeyen sanık veya sanıklar tarafından ev, ahır veya eklentilerinde Narin’in öldürülme eylemine başlandığı, ardından Narin’in bedeninin eve taşındığı, burada sanıklar Enes, Yüksel ve Salim tarafından öldürülme eyleminin tamamlanmasının beklenildiği, her 3 sanığın da ev, ahır veya eklentilerinde yapılacak bir tıbbi müdahale ile Narin’i ölümden kurtarma ihtimali varken bu müdahalenin yapılmayarak Narin’in ölmesine rıza gösterdikleri kaldı ki Yüksel’in maktulün annesi, Salim’in amcası ve Enes’in de ağabeyi olduğu, sanıkların maktule gelecek saldırı, kötülük ya da başkaca olumsuz eylemleri defetme, engelleme gibi yasal görevleri varken bunları yerine getirmedikleri gibi öldürme eylemini başlatan kişiye de engel olmayarak Narin’in ölmesine iştiraken katıldıkları belirlendi.”
Sanıkların Narin’in bedeninin eve getirilmesi ve ölüm eyleminin gerçekleşmesi sonrası ölüm olayı üzerine yapacakları eylem, davranış ve söylemler konusunda fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek ne yapacaklarını kararlaştırdıkları kaydedilen kararda, Narin’in cansız bedenini olay yeri yakınlarında bulunan Nevzat Bahtiyar’a verip dereye gömmesini isteyerek cesedi saklama, yok etme gibi konusunda ortak hareket ettikleri bildirildi.
Sanıkların ölüm olayına ilişkin bilgi sahibi olmadıkları yönünde hal ve hareketlerde bulundukları belirtilen kararda, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
“Yine Narin’in cansız bedeninin Nevzat’a verildiğinde ev içerisinde sadece Salim’in olması ve diğer kapıların kapalı olması karşısında evde olan Yüksel ve Enes’in bu konuda Salim ile anlaşarak kapalı kapılar arkasında bekledikleri, sanık Salim’in, öldürme eyleminin asıl maksadının gizlenmesi için Nevzat’a, Yüksel ile ilişkisini gördüğü için Narin’i öldürdüğü şeklindeki söylemlerin de diğer sanıklar tarafından birlikte kararlaştırıldığı ve bu şekilde asıl maksadı gizlemeye çalıştıkları, Narin’in cansız bedeninin Nevzat tarafından alınıp olay yerinden ayrılırken Yüksel’i gördüğünü ve ağladığını belirttiği, dolayısıyla sanık Salim tarafından sanık Nevzat’a Narin’in cansız bedeni verilirken diğer sanıkların olaydan haberdar oldukları, her 3 sanığın suçun işlenmesinde üstlendikleri rol ve kendi eylemleri ile diğer sanıkların eylemlerini tamamlayarak suçun işlenmesi üzerinde diğer sanıklar ile birlikte ortak hakimiyet kurduğu, bu bağlamda sanıkların olayın sonuna kadar zaman ve mekan birlikteliği içerisinde oldukları ve iştirak halinde hareket ederek sanıklar Salim, Enes ve Yüksel Güran’ın fikir ve eylem birlikteliği içerisinde Narin Güran’ı iştirak halinde ölümüne sebebiyet verdikleri mahkememizce kabul edilmiştir. Tüm bu anlatımlar karşısında Narin’in öldürülme olayının her 3 sanık tarafından birlikte gerçekleştirilerek tamamlandığı anlaşılmıştır.”
Mahkeme heyeti, 28 Aralık 2024’teki duruşmada oy birliğiyle aldığı kararda tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran’ın “iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, Narin’in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi’ne sakladığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar’ın da “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” suçundan 4 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmalarına ve tutukluluk halinin devamına karar vermişti.
“3 sanık, kurtarma ihtimali varken ölüme rıza gösterdi”
“Salim Güran, Enes Güran ve Yüksel Güran’ın fikir ve eylem birlikteliği içerisinde maktül Narin Güran’ın iştirak halinde ölümüne sebebiyet verdikleri Mahkememizce kabul edilmiştir. Tüm bu anlatımlar karşısında Maktul Narin’in öldürülme olayının her 3 sanık tarafından birlikte gerçekleştirilerek tamamlandığı anlaşılmıştır”.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.