Mücahitlere verilen emir, ne pahasına olursa olsun kışkırtmalara kapılmamaları ve emir verilmeden ateş etmemeleri biçiminde idi. Bir mücahidin, üzerlerine yürüyen karşı tarafın askerlerinin çok yaklaşması üzerine havaya tek bir mermi atmasıyla, sarılmış bulunan Geçitkale ile Boğaziçi’ne korkunç bir saldırı başladı. Ağır silahlar, uzun menzilli toplar ve zırhlı araçlarla yapılan saldırıya EOKA lideri Kıbrıs asıllı Yunan Generali Grivas komuta ediyordu
y Türk mücahitleri bütün güçleriyle saldırıya karşı direndi. Ancak çok üstün güçlerle yapılan saldırıyı durdurmak olanağı yoktu. Aynı günün akşamı iki köy de düştü. Yirmi dört şehit ve birçok yaralı verildi. İki köy işgal edildi, ancak Türkiye’nin notası ile sabah olmadan Rum güçleri köyleri boşalttılar
23 Nisan 1964’te, Türkler çifte bayram (23 Nisan Milli Egemenlik Ve Çocuk Bayramı ile Kurban Bayramı) yaparlarken, öğle saatlerinde Boğaziçi’ne, bu kez çevre köylerden de takviye alınarak, hiç nedensiz, ani ve daha büyük bir saldırı yapıldı.
Eğlenme ile yeme içmeye olan düşkünlükleri ve öğle saatlerinde yemekte olacakları bilindiğinden, Boğaziçi Türkleri boşta ve gafil avlanmak istendi. Ancak Türkler kısa sürede toparlanarak saldırıya karşı durdular.
Saldırı beş gün beş gece sürdü.
Sonuçta Rumlar bir adım bile atamadılar. Savaş bittiğinde, taraflar başladıkları yerde idiler.
Ateşkes olmasından sonra, İngiliz Askeri Komutanlığı aracılığı ile Türk ve Rum yetkilileri arasında bir toplantı yapıldı ancak bir uzlaşmaya varılamadı.
Rumlar, Boğaziçi köyünün stratejik bir noktasında bulunan ve köy suyunun ana deposunu da barındıran tepenin boşaltılmasını istediler. Tepe ve su deposu, Türkler tarafından denetleniyordu.
Türkler, stratejik önemi olan bu noktayı terk etmeyi reddettiler.
Rumların ikinci isteği, Türk Mahallesi’nden geçen ve Rum saldırıları başladıktan sonra Türkler’in denetimine alınan köy anayolundan, üniformalı ve silahlı olarak serbestçe geçmekti.
“Türkler, yolun silahsız olmaları koşuluyla sivillerce serbestçe kullanılabileceğini, ancak silah ve üniformalıların geçişini izin vermeyeceklerini söyleyince, uzlaşma olmadan toplantı dağıldı.
Yıllar sonra 15 Kasım 1967’de, tarihin seyrini değiştirecek saldırının gerekçesini bu yolun durumu oluşturacaktı.
Daha sonraki yıllarda bölgede küçük çaplı çarpışmalar hiç durmadı.
15 KASIM 1967 SALDIRISI
SALDIRININ NEDENİ
Saldırının nedeni, yukarıda da anlattığımız Boğaziçi yolundan kaynaklandı.
Rum Hükümeti, polis ve askerlerinin Boğaziçi yolunu üniformalı ve silahlı olarak kullanmama koşulunu egemenlik haklarına saldırı olarak gördü ve yıllarca bu konuda BM Barış Gücü nezdinde girişimlerde bulundu. Konu, Barış Gücü ile Türk Liderliği ve New York’taki Türkiye daimi delegesi ile de uzun süre müzakere edildi.
Türk tarafı, yolu üniformalı ve silahlı Rumlara açmayı reddettiği için 15 Kasım 1967 saldırısı, yolu açmak için yapıldı.
16 Kasım – Eylül Sonu 1966 arasında, adı BM kayıtlarına Mehmet olarak geçen, kod adı Çetin olan Türk subayının (Lefkoşa’da Ringo olarak bilinen kişi), agresif davrandığı ve onun görev süresinde BM ve Rumlarla gerginlik yaşandığı doğrudur. Ancak 15 Kasım 1967 saldırısının onunla ilgisi yoktur. Bu saldırı Türk kontrolündeki Boğaziçi yolundan Rumlar’ın askerlerini üniformalı ve silahlı geçirmek istemesinden kaynaklanmıştır.
SALDIRININ GELİŞMESİ
14 Kasım 1967 sabahı, Geçitkale’nin kuzeyi ile kuzeybatısında, gün ağarırken tarlasına sürüsüne giden 30 – 40 Türk köylüsü, o gece Geçitkale’yi saran Rum Kuvvetleri tarafından rehin alındı. Olay, bu askerleri görüp kaçan bir köylünün haber vermesiyle öğrenildi.
“Nitekim bir süre sonra Rumlar, Barış Gücü aracılığıyla bir mesaj gönderdiler. Mesajda, 14 Kasım günü askerlerinin Boğaziçi yolundan geçeceği, eğer bu askerlere müdahale edilirse, ellerinde tuttukları rehinelerin hayatlarının tehlikede olacağı belirtiliyordu.
Rehinelerin yaşamını tehlikeye atmamak için Rum askerlerinin Boğaziçi yolundan geçmesinin engellenmemesine karar verildi.
Yol açıldı ve Rum askeri güçleri yoldan geçti.
Rum Kuvvetleri Komutanı General Grivas da Boğaziçi Rum Mahallesi’ne gitti ve tarlalarından dönerken yakalanıp huzuruna getirilen birkaç Türk köylüsü aracılığıyla, “liderlerinize söyleyin, bizi engellerlerse kafaları koparılacak ve burası kan gölüne dönecek” mesajını ileterek, Türk tarafına gözdağı verdi.
Bu arada Türk rehineler serbest bırakıldı. Bunun üzerine Larnaka’dan yolun tekrar kapatılması emredildi. Bu emir bir süre uygulanmadı, çünkü iki köy çok ağır silahlarla kuşatılmıştı.
Larnaka’nın emriyle, 15 Kasım sabahı günün ilk saatlerinde yol yeniden kapatıldı.
Öğleye kadar süren gergin bekleyişten sonra, saat 14.00’e gelirken, hem kuzey, hem güney yönlerinden Rum askeri konvoyları Boğaziçi yolunun kapalı yerine doğru hareket etti.
İki yönden gelen konvoylar Türk barikatı önünde durup bir süre bekledi. Bir süre sonra silahlı Rum askerleri araçlarından inerek mevzilenmeye ve barikata yaklaşmaya başladılar.
Türk Mücahitleri’ne verilen emir, ne pahasına olursa olsun kışkırtmalara kapılmamaları ve emir verilmeden ateş etmemeleri biçiminde idi. Bir mücahidin, üzerlerine yürüyen karşı tarafın askerlerinin çok yaklaşması üzerine havaya tek bir mermi atmasıyla, sarılmış bulunan Geçitkale ile Boğaziçi’ne korkunç bir saldırı başladı. Ağır silahlar, uzun menzilli toplar ve zırhlı araçlarla yapılan saldırıya EOKA lideri Kıbrıs asıllı Yunan Generali Grivas komuta ediyordu.
Türk mücahitleri bütün güçleriyle saldırıya karşı direndi. Ancak çok üstün güçlerle yapılan saldırıyı durdurmak olanağı yoktu.
Aynı günün akşamı iki köy de düştü. Yirmi dört şehit ve birçok yaralı verildi. İki köy işgal edildi, ancak Türkiye’nin notası ile sabah olmadan Rum güçleri köyleri boşalttılar. (SON)
GÜNDEM
26 Aralık 2024SPOR
26 Aralık 2024GÜNDEM
26 Aralık 2024SPOR
26 Aralık 2024SPOR
26 Aralık 2024GÜNDEM
26 Aralık 2024GÜNDEM
26 Aralık 2024