* PESCO anlaşmasına imza atan 23 ülke arasında Güney Kıbrıs ile Yunanistan da var. Oluşturulacak olan AB ordusu AB topraklarını korumak için müdahalede bulunabilecek
* Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis de anlaşmayı imzaladıktan sonra demişti “ PESCO Türkiye’ye karşı elimize büyük bir güç verdi. Kıbrıs’ta güvenliği Avrupa ordusu sağlayacak, Türk ordusuna gerek kalmayacak”
Avrupa Birliği’nin (AB) 23 üyesinin savunma alanında iş birliğini daimi hale getirmeyi öngören Yapılandırılmış Daimi İşbirliğinin (PESCO) kurulması için ortak bildiriyi imzalayarak somut adım atmasının ardından Avrupa’nın savunma alanında bağımsız güç olma çabası tekrar gündeme geldi.
AB yetkilileri tarafından “savunmada yeni sayfa” olarak nitelendirilen girişim uluslararası basında da “AB ordusu” için ilk adım olarak geniş yankı buldu.
Ancak girişimin içeriğine bakıldığında bunun AB’nin kuruluşundan beri tartışma konusu olan “AB ordusu” düzenlemesinden uzak olduğu görülüyor.
AB’ye savunma alanında “kendi kendine yetebilme kabiliyeti” ve “bağımsızlık” kazandıracak, savunmaya ilişkin iş birliği ve yatırımları artırmayı isteyen ve bu çerçevede kabiliyeti olan ülkeler için bağlayıcı ve kapsayıcı hukuki çerçeve sağlayan PESCO’nun “AB toprakları ve vatandaşlarını korumak” için inşa edildiği bildiriliyor.
Ortak bildiriye imza atan 23 üye ülke, Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Çekya, Hırvatistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İtalya, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Hollanda, Polonya, Romanya, Slovakya, Slovenya, İspanya ve İsveç olarak ön plana çıkıyor. PESCO’ya bu etapta katılmayan ülkeler ise İngiltere, İrlanda, Malta, Portekiz ve Danimarka olarak sıralanıyor.
PESCO’ya katılan ülkeler, savunma harcamalarını arttırmayı, ortak tatbikat ve eğitim projeleri düzenlemeyi, savunma kapasitelerini birlikte geliştirmeyi ve gerekli olduğu durumlarda bu kabiliyetleri AB operasyonlarının kullanımına açmayı taahhüt ediyor. Askeri kabiliyet ve güçlerin ulusal devletlerin egemenliği ve kontrolü altında kalacağı belirtiliyor.
AB’NİN SAVUNMA ADIMLARI İVME KAZANIYOR
AB’de tarihi boyunca sık sık ortak savunma politikası konularının gündeme geldiği görülse de özellikle 2016-2017 yılları arasında bu alanda ivme yakalandığı gözlemleniyor. Son 1 yılda AB kurumlarının ortak savunma ve iş birliğini artırmaya yönelik 20’den fazla önemli belge yayımladığı görülüyor.
Öte yandan AB’nin Kongo, Mali ve Somali’de yürütülen AB operasyonlarının koordinasyonunu sağlamak için Brüksel’de bir askeri karargah bu yıl içinde 30’dan fazla çalışanıyla faaliyete girmiş bulunuyor.
Savunma alanında adımlarını mali olarak desteklemek için de bu yıl Avrupa Savunma Fonu oluşturan AB, bu çerçevede üye ülkelere 5,5 milyar avro tahsis ediyor. Avrupa Parlamentosu (AP) tarafından kabul edilmesi durumunda AB’nin 2021’e kadar savunma için her yıl 1,5 milyar avro harcanması öngörülüyor.
“YUMUŞAK GÜÇ”
AB yetkilileri tarafından demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi değerler üzerine kurulmuş “yumuşak güç” olarak tanımlanan AB’nin giderek savunmaya ağırlık veren birlik olmaya başlaması dikkat çekiyor.
AB’yi savunmada bağımsız güç olmaya iten hususlar arasında uluslararası mecrada son dönemde meydana gelen bazı gelişmelerin etkili olduğu görülüyor.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından geleneksel olarak ABD ve NATO’nun “güvenlik şemsiyesi” altında bulunan AB için dinamiklerin ABD’de Donald Trump’ın başkan seçilmesiyle birlikte değiştiği görülüyor.
NATO’yu “işe yaramaz” olarak tanımlayan Trump, AB’nin savunma harcamalarını arttırarak yük paylaşımına katkıda bulunması için sürekli çağrıda bulunuyor.
Brüksel’de bu sene düzenlenen NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde konuşan Trump’ın, “Koruduğumuz ülkeler sağladığımız savunmanın masraflarına katkıda bulunmalı. Eğer bulunmazlarsa o zaman ABD bu ülkeleri kendi savunmalarını sağlamaları için kendi haline bırakmaya hazırlanmalı.” açıklamasının AB’nin savunmada kendi kendine yetmeye hazırlanmasında etkili olduğu düşünülüyor.
“AGRESİFLEŞEN” RUSYA AB’Yİ KORKUTUYOR
Öte yandan Rusya’nın son yıllarda daha agresif tutum takınması AB’yi tedirgin ederek savunmasını güçlendirmeye zorlayan temel etkenlerden bir diğeri olarak ön plana çıkıyor.
2008’deki Rusya-Gürcistan savaşının ardından Rusya’nın 2014’te Ukrayna’ya müdahalesi ve Kırım’ı yasadışı ilhakı, Rusya’nın Baltıklarda hava sahası ihlalleri ve en son Rusya’nın ZAPAD 2017 askeri tatbikatının Soğuk Savaş sonrasında düzenlediği en kapsamlı tatbikat olması, AB nezdinde endişeyle karşılanıyor.
BREXİT’LE ÖNEMLİ ASKERİ GÜCÜNÜ KAYBEDİYOR
İngiltere’nin AB’den ayrılma kararıyla (Brexit), birlik en güçlü ordularından birini kaybediyor.
Yapılan araştırmalar, Brexit’in ardından AB’nin savunma kabiliyetinin dörtte birini kaybedebileceğine işaret ediyor. AB’nin “sert gücü” olarak, özellikle müdahale gerektiren operasyonlara katılımıyla ön plana çıkan İngiltere’nin birlikten ayrıldıktan sonra savunma alanında AB’yle nasıl bir iş birliği yürüteceği belirsizliğini koruyor.
Bu bağlamda, PESCO girişiminin Almanya ve Fransa öncülüğünde ortaya atılması ayrı bir anlam taşıyor. Bu iki ülkenin savunma alanında iş birliğini arttırarak İngiltere’nin birlikten ayrılmasıyla oluşacak askeri boşluğu doldurmaya çalıştığı görülüyor.
AB’NİN İÇ DİNAMİKLERİ
İngiltere’nin birlikten ayrılmasının savunma alanında etkisinin yanı sıra ciddi ekonomik, siyasi ve sosyal etkileri bulunuyor. Önemli bir üyenin birlikten ayrılması diğer üye ülkelerde endişe yaratmakla birlikte AB’nin geleceğine ilişkin soruları da beraberinde getiriyor.
AB, savunma alanında iş birliğini arttırarak üye ülkeler için yeni bir “birlikte hareket etme alanı” yaratarak üye ülkelere birliğin hala “geçerli” ve “güçlü” olduğu mesajını veriyor.
AB TERÖRÜ EVİNDE TECRÜBE ETTİ
Yakın dönemde Paris, Londra, Brüksel gibi AB başkentlerinde meydana gelen terör saldırıları AB’yi savunmasını güçlendirmeye iten farklı bir etken olarak boy gösteriyor.
Terörü “kendi evinde”, çok da hazırlıklı olmadığı bir dönemde tecrübe eden ve toplumsal tepkiyle karşılaşan AB yetkilileri, vatandaşlarının güvenliğini savunmada iş birliğine giderek arttıracağını taahhüt ediyor.
Bu nedenle PESCO’nun temel amacı “AB vatandaşlarını ve topraklarını korumak” olarak tanımlanıyor.
AB’DEKİ DÜŞÜK SAVUNMA HARCAMALARI
Öte yandan AB ülkelerinde uzun yıllardır savunma harcamalarındaki düşüş dikkat çekiyor. AB İstatistik Kurumuna göre (EUROSTAT) AB genelinde savunma harcamaları 2002-2015 yılları arasında düşüş gösteriyor.
Savunma harcamalarındaki düşüş ve her ülkenin bireysel olarak savunma kabiliyetlerini geliştirmesi, bir taraftan birlik içinde aynı kapasitelerin farklı ülkelerde üretilmesi sonucu tekrarlara yol açarken diğer taraftan AB ordularını olumsuz etkiliyor.
Bu çerçevede AB, PESCO’yla gereksiz tekrarların önüne geçerek AB ordularının gerekli alanlarda yatırım yaparak güçlenmesini öngörüyor.
PESCO’NUN UZUN VADEDE ETKİSİ
AB’nin savunmada ortaklaşa hareket etme arzusunun uluslararası camiada ve AB çerçevesinde dönemsel gelişmelere bağlı olduğu görülüyor.
Bu bağlamda, uzun vadede AB’nin tehdit algısında bir değişim olması durumunda “tarihi adım” olarak nitelendirilen PESCO’nun da diğer ortak savunma projeleri gibi gündemden düşme ihtimali bulunuyor.
AB’nin savunma alanında bağımsız hareket etme girişimleri ileride NATO’yla sıkıntı yaşama olasılığını da beraberinde getiriyor. Her ne kadar AB’li yetkililer AB savunma gücünün NATO’ya “rakip” olmadığını, “tamamlayıcı” nitelikte olacağını belirtse de birliğin savunma kabiliyetlerinin NATO kapasitesinin tekrarı olması riski bulunuyor.
Diğer yandan AB’nin savunma gücünün hiçbir zaman NATO’nun 5’inci maddesiyle güvence altına aldığı “kolektif savunmayı” sağlayamayacak olması, AB ülkelerinin güvenlik anlamında NATO ve aynı zamanda ABD’ye olan bağımlılığını sürdüreceğine işaret ediyor.
GÜNDEM
27 Aralık 2024SPOR
27 Aralık 2024GÜNDEM
27 Aralık 2024SPOR
27 Aralık 2024SPOR
27 Aralık 2024GÜNDEM
27 Aralık 2024GÜNDEM
27 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.