Rum Yönetimi’nin AB üyesi olması için ekonomik ve sosyal nedenleri yoktu. Tek hedef siyasiydi ve bunu da Rum liderliği şöyle açıklıyordu;
“AB üyeliğindeki hedefimiz Kıbrıs’ta Türkiye’nin karşısına AB’yi çıkarmaktır. Bu en büyük başarımız olacaktır.”
Öyle de oldu.
Rum tarafı tek yanlı olarak AB üyeliğine alındıktan sonra, AB daha çok devreye girerek, Türkiye’ye karşı daha sert baskı ve tutumlara girdi. Rum tarafı “Türkiye’nin garantörlüğü kaldırılmalı, Türk askeri Kıbrıs’tan çekilmeli” derken, buna destek veren AB liderliği de şu söylemi geliştirdi; “AB üyesi olan Kıbrıs’ta , AB üyesi olmayan Türkiye’nin garantörlüğü ve Türk askeri varlığı kabul edilemez.”
Rum Yönetimi’nin istediği gibi de, AB, Kıbrıs’ta Türkiye’nin karşısına çıktı.
Dahası da var;
Türkiye’nin AB ile üyelik müzakereleri bir baskı unsuru olarak kullanılırken, Türkiye’ye karşı da hala daha şu şart ileri sürülüyor;
“Türkiye Kıbrıs meselesini halletmeden AB üyesi olamaz.”
Buradaki “halletme” meselesi ise Türkiye’nin garantörlüğünün kaldırılması ve Türk askerinin Kıbrıs’tan çekilmesi. Sonuçta ise Kıbrıs’ın bir Elen adasına dönüşmesi.
***
Tabii ki, bu arada 2004 yılında Annan Planı ile ilgili referandumda AB ülkelerinin verdikleri sözleri de hatırlatmak gerekir. Şu sözü vermişlerdi;
“Kıbrıs Türkleri referandumda evet derse, Kıbrıs konusu, AB şile müzakerelerinde Türkiye’nin önüne bir kere daha engel olarak konulmayacaktır.”
Ama, Kıbrıs Türkleri referandumda “evet” demesine rağmen, Kıbrıs konusu hala daha Türkiye’nin önüne engel olarak konuluyor. Bu da AB’nin ne kadar Rum yanlısı olduğunu gösterir.
***
Rum tarafı, AB üyeliğinde izlediği stratejiyi, doğal gaz konusunda da izliyor. Buradaki hedefi de Türkiye’nin karşısına büyük petrol şirketlerinin ait olduğu ülkeleri çıkarmak. Bunların başında da ABD ile İtalya ve Fransa geliyor.
Rum tarafı, Kıbrıs’ın enerji enerji kaynaklarına tek başına sahip çıkmaya çalışırken, büyük petrol şirketleriyle de anlaşmalar imzaladı. Hedefi de bu şirketlerin ait olduğu ülkeleri çıkarmaktı.
Öyle de oldu.
AB, İngiltere ve ABD yaptıkları açıklamalarda “Rum tarafının sondaj çalışmaları yapmasının egemenlik hakkı olduğunu söylerken” Türkiye’ye yönelik her türlü müdahalede de bulunuyorlar.
Ana hedef ise; Doğu Akdeniz’deki Türk egemenliğini sona erdirmek.
Ama her ne pahasına olursa olsun Türkiye buna seyirci kalmayacak, gereğini de yapacaktır.