DOLAR 32,5146 0.19%
EURO 34,8801 0.42%
ALTIN 2.485,840,97
BITCOIN 1984207-4,55%
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

AKRİTAS  PLANI’nda Rum stratejisi;   “Daima barışçı görünelim”

AKRİTAS PLANI’nda Rum stratejisi; “Daima barışçı görünelim”

ABONE OL
28 Aralık 2017 13:45
AKRİTAS  PLANI’nda Rum stratejisi;   “Daima barışçı görünelim”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türklerin içten gelen bir direnmesine karşı bizim karşı hücumumuz ani olmazsa Rumlar arasında  panik yaratılması tehli­kesi vardır. O zaman geniş ve çok önemli bölge­leri Türklere kaptırmak tehlikesi de doğacaktır. Bu nedenle  Türklere “hücum gücümüzü” ani olarak ve etkili bir şekilde göstermeliyiz

  1. İÇ CEPHE

İç alandaki hareketlerimiz  Türklerin yapacakları tepkiye, dışta bu hareketlerin yorumlanmasına ve yapacaklarımızın milli davamız üzerindeki etkisine göre düzenlenecektir.

  1.   Aşılmaz diye tanımlayabileceğimiz tek tehlike askeri güç kullanılarak yapılacak bir dış müdahale ihtimalidir. Kısmen veya tüm olarak kendi gücümüzde karşılayabileceğimiz bu tehlike, yaratması muhtemel maddi zarardan ziyade politik alanda yapacağı olumsuz etki yönünden önemlidir. Eğer dış müdahale planımızın “c” safhası uygulanmadan önce yapılırsa böyle bir müdahale tamamen haklı görünmese de hukuki yönden geçerli sayılabilir ki bu da uluslararası alanda ve Birleşmiş Milletlerde aleyhimize olur. Son zamanlarda yer almış olan buna benzer olayların tarihi gösteriyor ki hiç bir müdahale olayında -müdahale hukuk dayanağından tüm olarak yoksun olsa bile- mütecaviz, saldırıya uğrayandan önemli tavizler koparmadan ne Birleşmiş Milletler ne de diğer kuvvetler tarafından sökülüp atılamamıştır. İsrail’in 1956’daki Süveyş saldırısında harekatın Birleşmiş Milletler tarafından takbihine ve Sovyetler Birliğinin duruma müdahale tehdidine rağmen, saldırıyı yapan İsrail, geri çekilmesine karşılık Kızıl Denizdeki Eliat limanını elde etmesini bilmiştir. Kıbrıs için böyle bir durumda çok daha büyük tehlikeler vardır.

İyi çalışır ve yukarıda (a) safhasında belirtilen teşebbüsümüzü başarılı kılarsak göreceğiz ki hem mücadeleyi haksız gösterecek hem de bütün dünyanın desteğini kazanmış olacağız, çünkü Garanti anlaşmasına göre, garantör devletler (İngiltere, Yunanistan ve Türkiye) arasında müzakereler yer almadan müdahale yapılamaz, Asıl uluslararası desteğe işte bu devrede (müdahale öncesi temas devresi) ihtiyacımız olacaktır. Böyle bir desteği de ancak Anayasada yapılmasını teklif ettiğimiz değişiklikler haklı ve akla yakın görüldüğü zaman kazanabiliriz. Bu sebeple öne süreceğimiz değişiklikleri kararlaştırırken çok dikkatli olmamız gerekir.

Bu durumda, ilk adım, müdahale tehlikesini ortadan kaldırmak için anayasayı tadil etme teklifi yapmaktır

İzlenecek taktik: (yayınlanmamıştır).

  1.   Aşikardır ki müdahalenin haklı gösterilmesi için anayasadaki basit bir revizyon teklifinden daha ciddi sebep, daha yakın bir tehlike olması gerekir. Bu sebepler şunlar olabilir:

(a)  “a” ve “c” hareketi yerine getirilmeden ENOSİS’in ilânı.

(b)  “Türklerin katliamı” diye aksettirilebilecek ciddi toplumlararası huzursuzluk ve çarpışma.

İlk sebep, birinci safha için hazırlanan plân gereğince kendiliğinden ortadan kalkmıştır; böylece, geriye “toplum­lararası çatışma” tehlikesi kalmış oluyor. Tahrik edilmeksizin Türklere karşı bir katliama girişmek veya hücum etmek niyetimiz yoktur. Bu sebepten …… (Bu kısım Rum yayın organlarında gizli tutulmuş yayınlanmamıştır) …. Türkler şiddetli reaksiyon göstererek olaylar ve çatışmalar yaratabilirler, veya çarpışmalar yaratarak Rumların kendilerine hücum ettiği ve bu yüzden can ve mal emniyetleri için müdahalenin kaçınılmaz olduğu intibaını yaratmağa çalışabilirler.

İzlenecek taktik: Anayasayı tadil etme çabalarımız gizli olmayacak. Daima barışçı görüşmelere hazır görüneceğiz ve hareketlerimiz hiç bir zaman tahrik edici veya sert şekil almayacak. Patlaması muhtemel her olay, başlangıçta kanun çerçevesinde ve kanunî kuvvetler -Devletin polis gücü- tarafından, belli bir plana göre, karşılanacaktır. Bütün hareketlerimiz hukuki bir çerçeve içinde yapılacaktır.

  1. (Bu madde gizli tutulmuş yayınlanmamıştır.)
  2.   Türklerin, Anayasayı tadil için girişeceğimiz ciddi hareketlere tepki göstermeyeceğini düşünmek ve genel planımızın yukarıda anlatılan birinci safhasını gerçekleştirme çabalarımıza karşı olaylar ve çatışmalar yaratmayacaklarına inanmak safdillik olur. Bu sebeple Teşkilatımızın varlığı ve kuvvetlenmesi zaruridir. Çünkü;

(a)  Türklerin içten gelen bir direnmesine karşı bizim karşı hücumumuz ani olmazsa Rumlar arasında, -özellikle kasabalarda- panik yaratılması tehli­kesi vardır. O zaman geniş ve çok önemli bölge­leri Türklere kaptırmak tehlikesi de doğacaktır. Halbuki Türklere “hücum gücümüzü” ani olarak ve etkili bir şekilde gösterebilirsek kendilerine gelecekler ve hareketleri önemsiz, tecrid edilmiş olaylara inhisar edecektir.

(b)  Türklerin planlı veya plansız herhangi bir hücumu karşısında -bu hücum, bir gösteri olsun veya olmasın- hemen harekete geçmek ve şiddet kullanarak böyle bir hücumu en kısa bir zamanda bastırmak zorundayız. Çünkü durumu bir iki gün içinde tam olarak kontrol edebilirsek dış müdahale mümkün olmayacağı gibi haklı da görülmeyecektir.

(c)  Herhangi bir Türk teşebbüsünün kuvvet kullanarak kati olarak bastırılması bizim sonradan girişeceğimiz ve Anayasada yeni tadilata matuf hareketlerimizi  kolaylaştıracak ve ayni zamanda tatbikatta bir Türk reaksiyonunu önleyecektir.
Çünkü Türkler, gösterecekleri herhangi bir reaksiyonun toplumları için ciddi sonuçlar doğurabileceğini kavramış olacaklardır.

(d) Çatışmaların yayılıp büyümesi halinde plandaki (a) ve (d) safhalarını uygulamağa ve ENOSİS’i derhal ilan etmeğe hazır olmalıyız. Çünkü o zaman
diplomatik faaliyete ihtiyaç kalmamış olacaktır.

  1. Bütün bu safhaların tatbikinde büyük rol oynayacak bir faktörü unutmamak lazım. Üyelerimizi ve halkı aydınlatmak ve planlarımızı bilmeyenler veya bilmesine imkan olmayanlarla “tutucu” çevrelerin propagandalarına karşı koymak. Belirttiğimiz gibi mücadelemizin an azdan dört safhadan geçmesi şarttır. Ayrıca bu süre içinde planlarımızı ve niyetlerimizi, zamansız olarak açıklamamak zorunluluğundayız.

Görüleceği gibi bu konuda her şeyi gizli tutabilmek milli görevden de üstün bir görevdir. “Gizlilik” başarımız ve bekamız için hayati bir önem taşır.

Bunun böyle olması “tutucu” zümreyi ve sorumluluk duygusundan yoksun demagogları, tahrik edici konuşmalar yapmaktan, sözde milli beyannameler dağıtmaktan alıkoymayacaktır. Planlarımızın geçiş safhaları onlara bir çok fırsatlar verecek niteliktedir. Liderlerimizin esas gayesinin “millî hedef” olmadığını ve yalnız anayasayı tadil “etme peşinde koştuğumuzu söyleyecekler, ithamlar yağdıracaklardır. Anayasayı, kararlaştırdığımız gibi aralıklı merhalelerle ve hüküm süren şartlar çerçevesinde tadil etme gerekliliği işimizi daha da güçleştiriyor. Bütün bunlar bizi sorumsuz demagojiye, sokak politikasına ve millicilik yarışına itmemelidir. İcraatımız bizi, inkâr edilemeyecek bir şekilde haklı gösterecektir. Her halükarda, hepimizin iyi bildiği nedenler yüzünden, bu Plânın gelecek seçimlerden çok önce tatbik edilmesi ve başarı ile sonuçlanması gerektiğine göre,  önümüzdeki kısa devre içinde göstereceğimiz itidal ve soğukkanlılıkla temayüz etmeliyiz.  Buna paralel olarak vatansever kuvvetlerimizin birliğini ve disiplinini korumak ve bununla da kifayet etmeyip bu birliği takviye etmek zorunluluğundayız. Bu konuda başarı sağlamak için üyelerimizi iyice aydınlatmalıyız ki onlar da halkı aydınlatabilsinler.

Her şeyden önce “tutucuların” gerçek kimliklerini açıklamalıyız. Bunlar küçük, sorumsuz demagoglar ve fırsatçılardır. Son yılların tarihi bunu açıkça ortaya koymuştur. Bunlar, liderliğimize kuduz köpekler gibi saldıran, fakat geçerli, pratik ve akla yakın herhangi bir çözüm yolu göstermekten aciz, başarı yoksunu, menfi ruhu genci insanlardır.
Hareketlerimizde başarı sağlayabilmemiz için, son dakikaya kadar kuvvetli ve istikrarlı bir hükümete ihtiyacımız vardır. Bu böyle bilinmelidir. Bu tutucular güruhu, nutuk çekmekten başka bir şey yapmaktan aciz gürültücü parolacılardır. Daima, ciddi ve kesin bir hareket gerektiği zaman, fedakarlık gerektiği zaman, ortada güçsüz zavallılar olarak kalmışlardır ve kalacaklardır. Bunun en tipik örneği şimdiki tutumlarıdır: En iyi hareketin Birleşmiş Milletler’e başvurmak olduğunu teklif ediyorlar. Bu yüzden bunların tecrit edilmeleri ve daima uzakta tutulmaları şarttır.

Planımızı üyelerimize yalnız sözlü olarak anlatmalıyız. Toplantılar teşkilatın Alt-Karargahlarında (bölge karargahlarında) yapılmalı ve üyelerimizin halkımızı aydınlatabilmeleri için, bölge karargah lideri ile üyeleri, planımız ve niyetlerimiz konusunda iyice aydınlatılmalıdır. Herhangi bir yazılı izahat yapılmamalıdır. Yukarıdakilerle ilgili her hangi bir dökümanın kaybı veya dışarıya sızdırılması  vatana ihanet suçu sayılır.  Bu dokümanın açıklanması, ihbarı veya muhalefet tarafından yayınlanması kadar zararlı ve mücadelemize bu kadar ağır bir darbe indirecek başka bir hareket düşünülemez.

Üyelerimizin sözlü aydınlatılması dışındaki bütün çalışmalarımız, bilhassa basındaki yayınlarımız çok ılımlı olmalı ve planımız hiçbir şekilde ifşa edilmemelidir. Yalnız sorumlu üyeler halka hitap edebilir, nutuk söyleyebilir beyanat verebilir. Onlar da planımıza temas ederken kendi şahsi sorumluluklarına ek olarak alt-karargah başkanlarının sorumluluğu ile hareket ederler. Yazılı plandan söz etmek gerekirse, bu, alt-karargah başkanlarının izni ile yapılır. Başkanlar yapılacak konuşmayı veya verilecek demeci iyice kontrol ederler. Hemen şunu de bildirelim: Böyle bir konuşma veya demecin hiçbir şekilde basında veya baka yayınlarda yer almasına izin verilmemelidir.

İzlenecek taktik: Üyelerimizi ve halkı sözlü olarak  aydınlatmak için büyük çabalar harcanmalıdır. Kendimizi “ılımlı” gösterebilmek için hiç bir çaba esirgenmemelidir. Hiç bir yazıda, veya basında, veya herhangi bir dokümanda planımızdan bahsedilmemelidir, böyle bir konuya temas edilmemelidir. Sorumlu üyelerimiz halkı aydınlatmaya devam edecekler, moral yükseltmek, halkın mücadele ruhunu takviye etmek için gerekli çalışmayı -basın veya diğer kanallarla planlarımızı ifşa etmeden- en iyi şekilde yapacaklardır.

NOT: Bu doküman, alındığı günden itibaren on gün içinde, alt-karargah başkanının sorumluluğu altında ve bütün kurmay üyelerinin huzurunda yakılmak suretiyle yok edilecektir. Bu dokümanı kısmen veya tüm olarak kopya etmek şiddetle yasaktır. Alt-
karargahın kurmay üyeleri, başkanlarının sorumluluğu altında planı alıp inceleyebilirler. Lakin bölge başkanı dahil hiç bir üye bu dokümanı alt-karargah binasından çıkaramaz.

En az 10 karakter gerekli
Tüm Yorumlar (3)


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.