DOLAR 34,2756 0.03%
EURO 37,3050 0.15%
ALTIN 3.067,51-0,10
BITCOIN 2476208-0,37%
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Asimetrik ilişkinin babası: AB

ABONE OL
09 Eylül 2017 23:20
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Hiç düşündünüz mü Avrupa Birliği neden Akdeniz’de refah ve istikrar bölgesi kavramlarını ortaya koydu? Görünürde istikrar ve refah tanımları oldukça çekici duran ve herkesin arzu ettiği bir söylemi içermekte değil mi? O halde bu durumu biraz daha detaylı irdelemekte fayda var kanısındayım. Avrupa’nın en önemli güvenlik endişelerinin giderilmesi için önce 3 sütunla başlayan, Barselona ve Avrupa Komşuluk Politikası ile devam eden süreç özde Avrupa’nın güvenlik endişelerinden doğdu. Özellikle de Akdeniz’de komşuluk ve diyalog politikaları oluşturulma gerekçelerinin ardında bu kaygı yatmaktaydı.
Güvenlik ama kimin için? Bu sınırlı yazıda ise daha çok ekonomik temelde asimetrik ilişkiler ele alınacaktır. Avrupa Akdeniz Ortaklığı normalde Akdeniz havzasını bir diyalog bölgesi, işbirliği temelinde barış istikrar refah garantisi sağlama çabası olduğu belirtilir. Bunun için demokrasinin ilerletilmesi, insan haklarına saygı,sürdürülebilir ve dengeli bir ekonomik ve sosyal gelişim ile yoksullukla mücadele söylemleri ortaya konur. Oysa AB içinde Kuzey ülkeleri büyük ekonomik güce, refaha sahip ama tek korkuları var istikrarsızlık.
Buna ilaveten de enerji ihtiyaçları var. Öte yandan güney ülkeleri ise küçük, yoksul, istikrarsız, bölgesel ve içsel çatışmalar ekseninde olmalarına karşın enerji kaynakları bakımından zengin ülkeler. Özellikle de Arap-İsrail çatışmaları ve istikrarsızlığı bölgenin gelişme yapısını etkilemekte. Tabi burada Gaza bölgesinde enerji kaynaklarını dikkate aldığımızda bu çatışmaların enerji boyutunu da arka planda görmek gerekmekte. Zaten güneyin bu istikrarsız yapısının kısa zamanda değişmesini beklemek ütopik bir beklenti olur.
Liberalizmin babası sayılan I.Kant’ın Barış Teorisinde ekonomik bağımlılığın ticaret ve uluslararası organizasyonlara üyelik ile savaş riskini azaltacağından bahsetmekte idi. AB de bu temelde çatışmaları önleme ve barış-koruma alt başlıkları ile kendini bir çatışmadan önlemeyi seçti. Kant’ın ticaret ruhu nedir? diye bakıldığında ticaret ve ekonomik etkileşimin uluslar boyunca bağları ürettiği anlayışı görülür. Avrupa Komşuluk Politikası ise AB’nin kendi çıkarlarını ve kaygılarını gidermek için oluşturulduğu belirtilebilir. Zira güneyin tek pazara entegre olmaları kısaca ekonomik bağımlılık temelinde koşullarla ilişki kurmaları sağlandı. Bugün AB’nin güney ülkeleri ile Asimetrik bir ekonomik ilişki temelinde Avrupa ürünleri pazarlaması sağladığı ve bu ülkelerinin çoğuna kotalar koymaya devam eder olması oldukça düşündürücü.
Kısaca, AB kendi tarım ürünlerini Akdeniz’e serbestçe gönderebilirken buralardan gelecek tarım ürünlerine kota ve vergi koymaya devam ediyor. Zaten Kant’ın liberalleşme yaklaşımında vurguladığı çok önemli bir detay vardır ki o da savaş tehlikesi olan ve arabuluculuk gerektiren yerlerde ve bir ulusun ikiye ayrıldığı bölgelerde liberalleşme olamaz düşüncesidir. Ayrıca cumhuriyet temelinde olmayan ülkeler ile kurulacak ticari ilişkiler sadece sömürü,eşitsizlik ve şiddeti getirir bakışı da önemlidir. Nitekim Kant’ın demokratikleşmede ticaret ruhu sadece eşitliği öngörmektedir. Oysa AB’de eşitlik ruhunu görmek mümkün mü? Örneğin, Tarımın liberalleşmesinde Ortak Tarım Politikasının Akdeniz ülkelerine sadece endüstriyel ürünlerini ihracat yapma şansı verir, çünkü çok kota ve şart var Avrupa pazarına girebilmek için.
Bu bile var olan eşitsizliği ve istikrarsızlığı sağlayan bir unsur olarak karşımıza çıkar. Sonuç mu? Kuzey güney arasında Akdeniz’de cereyan eden bir eşitsizlik ve dengesizlik asimetrik ilişkilerin devam etmesini sağlıyor. Kıbrıs Türkleri ise bu bölgesel çıkar kavgasında ille de AB diyerek nasıl bir uçurumun kenarına itilmek istediklerinin farkına bile varamıyorlar. Israrla AB diye politika güdenlere hatırlatmakta fayda vardır ki asimetrik temelde diğer ülkeler ile ilişkiler kuran AB’nin halen ortak bir dış politikası, anayasası, kimliği, askeri gücü (sadece NATO altında) yok! Olması da beklenemez! Zira perdenin gerisinde çıkarlar başka!
Öte yandan, unutulmasın ki Kıbrıs Türklerine “Annan planına evet deyin size izolasyonları kaldıralım” deyip de bunu yerine getirmeyen bir birlikten bahsediyoruz. Şayet insan hakları temelinde eşitlik politikaları tüm dünya devletlerine uygulansa idi Müslüman ve Türk olan Kıbrıs Türklerine hakkaniyet gereği verdikleri sözü yerine getirmeleri gerekmeyecek miydi? Takdir sizin!

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r