20 Haziran tarihli yazımız bizim Ticaret Odası üstüneydi. Kısa bir aradan sonra devam ediyoruz, çünkü 20 Haziran tarihli basında Ticaret Odası Başkanı Turgay Deniz’in yeni yumurtlanan incileri var. Nitekim şöyle diyor Turgay Deniz:
– AB verdiği sözleri yerine getirmedi, Kıbrıs Türk’leri 2004 yılında Annan Plânı’na evet dedi, izolâsyonların kaldırılacağı yönünde sözler verildi, ancak bu sözler tutulmadı, bu sözler bugüne kadar uygulanmadı, bu da olacak iş değildir.
***
Günaydın Deniz Bey, günaydın, sabah şerifler hayır olsun.
Good morning, bonjur.
Ve Cambo, ki Svahili dilinde günaydın demektir.
Uyandıysanız sabah-ı nur olsun.
Yoksa hâlâ gerneşmekte, uyanma ekzersizleri mi yapmaktasınız?
***
Neymiş efendim, AB söz vermiş de tutmamış. Ne yani, hem söz verip hem bir de tutacak mıydı? Bilmiyor muydunuz tutulmamak üzere söz verildiğini? Dünyadan habersiz süt kuzusu muydunuz o günlerde? İdrakten aciz sabiler miydiniz, yoksa memeden kesilmemiş miydiniz daha? Hacir altında mıydınız AB kasapları tarafından tıpış-tıpış mezbahaya götürülürken?
***
AB verdiği sözleri tabii ki tutmayacaktı. Dereyi geçinceye kadar dayıya ayı diyeceğini Mısır’daki Sağır Sultan bile duymamış mıydı? Bayram haftasında baklava yedirmek yerine size, mangal tahtasında uyku hapı yutturacağının da mı farkında değildiniz?
Mezardaki dedem farkındaydı, bizim bahçedeki kara karga farkındaydı, Toros dağından Beşparmak dağına uçan üveyik farkındaydı, damdan dama dolanan mırnav kedimiz Naciye farkındaydı da siz hangi gaflet uykusundaydınız Ticaret Odası olarak?
Hiç biriniz uyumuyordu aslında, birinci sınıf uyanık geçinmekte, lâdes olacağınızı bile bile kıraç tilkisi misali dere-tepe dolanarak “yes be annem” gazelleri okumaktaydınız.
***
Hadi bir an için diyelim ki gelmekte olan “yes be annem” kazığının farkında değildiniz…
Denktaş söyledi, bin kez söyledi bu AB’nin verdiği sözleri tutmayacağını. Yüzlerce insan söyledi, ben 2 yıl boyunca televizyonlarda haykırdım, gazetelerde yazdım, hiçbirine kulak asmadınız, Ali Erel’in kılavuzluğunda AB’nin taşeronluğuna ve acentalığına soyundunuz.
Neymiş şimdi, AB verdiği sözleri tutmamış, bunun martavalını nakarat etmekte Deniz efendi. Kimi kandırıyorsunuz yahu siz, Ticaret Odası olarak gittiniz, CUK AB’nin kucağına oturdunuz, şimdi timsah gözyaşı döküyorsunuz, hangi hakla?
***
Haaa, bir de şunu belki yirminci kez tekrar edeyim. O günlerde, bir televizyon programında birlikte olduğumuz bir tarihte damdan düşercesine, baskın basanındır havalarında Ali Erel’in kulağına şöyle bir şey fısıldamıştım. “Ali’ciğim” demiştim, “hade gene kaptınız parayı AB’den”. Önce şaşırdı, sonra “aldık” dedi, “ama şahsen almadım, Oda olarak aldık, proje tahtında üyelerimize yansıtacağız”.
Aradan 14 sene geçti, bu paranın nereye gittiğini soruyorum, Ali Erel’den tık yok.
Şimdi bir de Turgay Deniz’e soruyorum, bizzat Ali Erel o tarihlerde para alındığını kabul ettiğine göre nereye gitti bu paralar?
***
İlk yazımın başlığı “bu kafayla gidersen askere” idi, bugünkü başlık “alamazsın tezkere”.
“Bu kafayla gidersen askere, tabii ki alamazsın tezkere”.
AB’nin askerliğine soyunmuştunuz Ticaret Odası olarak.
Bu iş sizin için mecburi ve bilâmüddet askerlikmiş meğer, çünkü hem sözünü tutmadı, hem bir adet “yes be annem” kazığı atarak sizi aldattı, ama AB taşeronluğunu hâlâ sürdürmektesiniz. Tezkeresi de yok bu askerliğin, terhisi de. Ökseye yapıştınız ciklâ misali, çırpınmaktasınız. AB sizi kandırdı, siz de halkı, özür dileyeceğinize bir de kem-küm etmektesiniz.
Yemezler.