“Mustafa Kemal kızkardeşini milletvekili yapabilirdi, yapmadı, kızkardeşi Makbule 1935 yılında ikinci defa evlendi, Edirne milletvekili Mecdi Boysan’la nikâhlandı, düğün yapmadı, nikâh fotoğrafları basında yer almadı. Mecdi Boysan’ın İstanbul Mecidiyeköy’de fabrikası vardı, Makbule ile evlenir evlenmez müteahhitliğe başladı, dikkat çekici hızla zenginleşiyordu.
Mustafa Kemal’in kulağına tatsız lâflar geliyordu, bir akşam sofradayken Maliye Bakanı Abdülhalik Renda’yı hemen yanındaki sandalyeye oturttu, ‘ne yapıp yap bizim enişteye iltimas geçilmesine mani ol, benim namıma iş yaptığı zannedilebilir, kendisinin öyle bir niyeti olmasa bile öyle zannederler’ dedi.
Lisanı münasiple ‘defterini dür’ demişti, çok geçmeden fabrika kapandı, Mecdi Boysan’ın iflâs ettiği duyuldu, 1939’da da milletvekilliği sona erdi, aynı yıl boşandılar.
***
Mustafa Kemal manevi çocuklarını milletvekili yapmadı, ‘politikaya girmeyeceksiniz’ diye vasiyeti vardı.
Rahmetli olduktan sonra siyasi patiler manevi çocuklarına teklif götürdü, CHP dahil, her defasında ‘hayır’ cevabı aldılar.
Mustafa Kemal akrabalarını milletvekili yapmadı.
Baba tarafından akrabaları, amcasının çocukları İstanbul’da yaşıyordu, onca işinin arasında kuzenlerini ihmal etmezdi, hepsiyle yakından ilgilenirdi, ihtiyaçları olursa Makbule üzerinden haberdar olurdu.
Nişanlarını yaptırdı, düğünlerini yaptırdı, davetiyelerini bile bizzat hazırlattı, hiçbirini milletvekili yapmadı.
Mustafa Kemal’in akrabaları Mustafa Kemal’e yaraşır bir hayat sürdüler, ne menfaat talep ettiler, ne şöhret gayreti sarfettiler. Son derece mütevazi, sıradan yurttaşlar olarak yaşadılar. Dördüncü, beşinci kuşaklar da bugün aynı böyle devam ediyorlar.
***
‘Liyakat aşığıyım’ diyen Mustafa Kemal asla adam kayırmazdı, asla torpil yapmazdı.
Yağcılıktan, yalakalıktan, dalkavukluktan tiksinirdi.
‘Hayatta en kötü şey riyakârlıktır’ diyordu.
Dürüst cevapları seviyordu.
‘Birbirimize daima hakikati söyleyeceğiz, felâket veya saadet getirsin, iyi veya fena olsun, daima hakikatten ayrılmayacağız’ diyordu.
‘Hakikatın ta gözünün içine bakmak lâzımdır’ diyordu.
***
Methedilmekten hoşlanmazdı, konuyu değiştirirdi.
Sırıta sırıta pohpohlayanları çevresinden uzaklaştırırdı.
‘Şunu yanıma sokmayın, fena muamele yaparım’ diye uyarırdı.
***
1923…Bazı işgüzar milletvekilleri, vatana hizmetinden ötürü, para ödülü vermeye kalkıştı.
‘Hidemat-ı vataniyesine mükâfaten Gazi Mustafa Kemal Paşa hazretlerine bir milyon lira ihdas edilmiştir’ diye kanun teklifi bile hazırlandı, imzaya açıldı.
Mustafa Kemal’in haberi yoktu.
‘Küstahlık etmişler, ayıptır’ dedi.
Söz konusu kanun teklifini getirtti, bizzat yırtıp attı.
***
Yalakalığından sıkıldığı kişiler için çok çarpıcı bir benzetme yapıyordu.
‘Çöp tenekesine her türlü süprüntüler konur, ne kadar boşaltsanız da dibinde yapışık bir şeyler kalır, işte bunlar o şeylerdendir’ diyordu”.
***
(Yılmaz Özdil’in 7 Kasım 2019 tarihli Sözcü gazetesindeki köşesinden iktibas edilmiştir).
Av. Fuat VEZİROĞLU; ATATÜRK VE… (V)
