Akıncı mahkeme kararı çıktıktan sonra yaptığı açıklamada kısmen doğrudan doğruya, kısmen de dolaylı olarak kusuru görüş aldığı hukuk kurumlarına atfetmiştir. Hal böyle olduğuna göre bir de bunu irdeleyelim.
***
KKTC Başsavcılığı, Cumhurbaşkanlığı’na muhatap 19 Ekim 2015 tarihli yazısında özetle şunları vurgulamaktadır:
– YÖDAK Başkan ve üyelerinin görevden alınmalarını düzenleyen mevzuat hakkında tarafınıza bilgi verilen 24/8/2015 tarihli yazımızda, Girne Üniversitesi Pilotaj Bölümü lisans onayındaki usulsüzlük iddialarının sabit olması durumunda YÖDAK Başkanı’nın, Başkanlık vakar ve onuru ile bağdaşmayan veya haysiyet ve itibar kırıcı veya görev icabına uymayan davranışta bulunma sebebiyle görevden alınabileceği kanaatinde olduğumuz belirtilmiştir.
***
Burada meselenin özü şudur ki Gökçekuş’un ancak hakkındaki iddiaların sabit olması halinde görevden alınabileceği vurgulanmaktadır. Sabit olması demek ısbat edilmiş olması demektir. Oysa Hakkı Önen’e kanunsuz olarak yaptırılan soruşturmada Hüseyin Gökçekuş’a mevzuatın öngördüğü şekilde müdafaa hakkı dahi verilmemiştir. Hakkı Önen’in de şahitlik yaptığı mahkemede ise Gökçekuş hakkındaki usulsüzlük iddialarının ısbatı doğrultusunda herhangi bir şahadet sunulmamış, kanunsuz soruşturma aşamasında Gökçekuş aleyhinde ifade veren adamların hiç biri mahkemeye getirilmemiştir. Dolayısıyla Gökçekuş hakkındaki usulsüzlük iddialarının ısbat edilemediği ortadadır.
***
Söz konusu Başsavcılık yazısı şöyle devam etmektedir:
– Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş, hakkındaki ithamları kabul etmemiş ve konu ile ilgili kendi iddialarını belirtmiştir. YÖDAK Üyesi Prof. Dr. Umay Türkeş Günay 28/9/2015 tarihli yazısında Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş’un iddialarını teyit etmiştir. Yine aynı şekilde 21/3/2014 tarihli toplantıda hazır bulunan kıdemli idare memuru Aytül Ulutekin Benzinci ve Hülya Çağman da 28/9/2015 tarihli yazılarında Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş’un iddialarını teyit etmiştirler. Ancak YÖDAK Üyesi Prof. Dr. Necdet Osam, Prof. Dr. Olgun Çiçek ve Prof. Dr. Hasan Kömürcügil 21/3/2014 tarihli toplantıda Girne Üniversitesi Pilotaj Bölümü için olumlu oy kullanmadıklarını tarafıma belirtmişlerdir. Tüm bilgi ve belgeler değerlendirildiği zaman konu ile ilgili çelişkili iddialar olduğu ve bazı üyelerin gerçekleri söylemediği görülmektedir.
***
Bu Başsavcılık yazısına göre tanık ifadeleri çelişkilidir. Bir taraf usulsüzlük var diyor, yani olumlu bir iddiada bulunuyor, öteki taraf yok diyor, yani olumsuz bir iddia öne sürüyor.
Hukukta bir kural vardır, ısbat külfeti olumlu iddiada bulunan tarafa aittir, yani usulsüzlük var diyen taraf bunu ısbatla mükelleftir. Bu mükellefiyet ise Hakkı Önen’e yaptırılan kanunsuz soruşturmada da, mahkemede de yerine getirilmiş değildir. Buna rağmen Akıncı Hakkı Önen’in kanunsuz soruşturmasına ve kanunsuz yargısına istinaden Gökçekuş’u görevden almayı tercih etmiştir. Tabii o sıralarda Akıncı’nın sendika ağalarımızdan Şener ağanın ağır baskısı altında bulunduğunu da unutmayalım.
***
Şimdi dikkat isterim, Başsavcılığın Akıncı’ya muhatap yazısı özetle şöyle sona eriyor:
– Tarafınıza gönderilen tüm evrak incelendiği zaman usulsüzlük iddialarının sabit olduğunun söylenmesinin mümkün olmadığı kanaatindeyim. Bu nedenle Gökçekuş’un görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle görevden alınmasının, takdir yetkisinin Cumhurbaşkanı’nda olduğunu tekrar belirterek, hukuken mümkün olmadığı kanaatindeyim.
***
Başsavcılığın söyledikleri açıktır, söylenenlerin anlamı aslında şudur:
– Bizim kanaatimize göre bu adamı görevden alamazsın, ama kanunen takdir sendedir, yani kanuna uymasa da istersen alırsın.
Nitekim Akıncı da öyle yaptı.