Nerede kalmıştık?
Evkaf’ın su meselesinde kalmıştık.
Yani Gökçekuş’un görevden alınma aşamasında ve bilâhare icra edilen bir dizi hukuksuzlukta kalmıştık.
O kadar çok hukuksuzluk sergilendi ki bize de, deyim yerindeyse, bu pehlivan tefrikasını vatandaşa anlatmak vecibesi düşmektedir.
***
Hadi diyelim ki Akıncı hukukçu değil ve hukuki yanlışlara düşebilir.
Peki ya mesleğinin zirvelerine kadar çıkmış, bunca yılın eski savcısı Hakkı Önen’e ne demeli, o da mı bilmiyordu içtihatları ve yasaları? Hadi diyelim ki Akıncı bir “soruşturma memuru” atama yetkisi olmadığından bihaberdi ve buna rağmen soruşturma memuru atadı…
Ya Hakkı Önen?
Mahkemeler Yasası’na bakmak zahmetine katlansaydı ilgili zamanda böyle bir yetki bulunmadığını, Yüksek Adliye Kurulu’nun böyle bir yetkiye sahip olmadığını, dolayısıyla Gökçekuş meselesinde de böyle bir yetki kullanılamayacağını anında görecekti.
Hiç mi bakmadı ilgili mevzuata Gökçekuş hakkında bir sürü hukuksuz işlem yaparken?
***
Hadi geçelim bunları.
Hadi diyelim ve bir an için farzedelim ki Akıncı’nın soruşturma memuru atama yetkisi vardı ve bu yetkiyi kullandı.
Meseleye bir de bu faraziye üzerinden bakalım.
***
Bir disiplin meselesinde nedir bir soruşturma memurunun görev ve yetkileri, bu noktada mevzuat da açıktır içtihatlar da açıktır, soruşturma memurunun bir tek görev ve yetkisi vardır, o da suçlanan kişinin ve ilgili konu hakkında bilgisi olan kişilerin ifadelerini almak ve kendisini atayan makama iletmektir, nokta.
Yani hepsi bu kadar.
Onun bir milim ötesine geçme yetkisi yoktur soruşturma memurunun.
***
Burada uygulanması gereken usul ceza davalarındaki usule çok benzer.
Bir suç işlerseniz polis çavuşu gelir ifadenizi alır, tanıkların ifadesini de alır, sonra bunlar Başsavcılık makamına iletilir.
Dava açılacak koşullar varsa Başsavcılık ceza davası ikame eder.
Dava mahkeme huzuruna gelir ve kararı da mahkeme verir.
***
Oysa Hakkı Önen kendini hem “başçavuş” yerine koyup ifade aldı…
Hem Başsavcı yerine koyup itham etti…
Hem kendini mahkeme yerine koyup adamı mahkûm da etti.
Ne güzel şey.
Hem çavuş, hem savcı, hem yargıç rolünde.
Eh, bu kadarına da pes doğrusu.
***
Deniyor ki ve gazeteler de öyle yazdı ki “YÖDAK Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş Akıncı tarafından görevden alındı”.
Ne Akıncı’sı, aslında kararı veren Akıncı değil, Hakkı Önen.
Akıncı’nın yaptığı işlem bir şekilden ibaret.
Hakkı Önen aklınca Gökçekuş’u “suçlu” buldu ve görevden alınmasını önerdi.
Akıncı da buna uyarak Gökçekuş’a “seni görevden aldım” dedi.
Buna görevden alma değil, Hakkı Önen’in kararlarına tasdik mührü vurma denir.
Biri karar aldı, öteki tasdikledi.
Bu da kanunsuzluğun daniskası.