İstanbul’lular bülbül dinlemek için Belgrat ormanına giderlermiş. Ben eskiden bülbül dinlemek için Beşparmak dağının Girne’ye nazır yamaçlarına giderdim. Şimdi ne bülbül kaldı ne bülbülcük. Ne bülbül sesi var ne kadifeden kesesi. Ne gül var ne sümbül, ne de bülbül. Ne Girne dağında saç, ne bülbülün konacağı ağaç kaldı. Ne gelen ne giden var, Girne dağının eteklerinde artık sadece gökdelen var.
Girne kariyesine ŞEHREMİNİ tayin edilen adamlar doğayla fena halde elleşmiş bulunmaktadır, bundan dolayı da saçı dökülen Girne dağı kelleşmiş bulunmaktadır.
Girne’de artık ne şafak ne tan vardır, sadece kocaman bir Manhattan vardır. Bülbül artık Girne’ye gelemiyor, çünkü gökdelenlerden oluşan Çin Seddi’ni delemiyor.
***
Madem bülbül artık bana gelemiyor ben bülbüle giderim. Hiç kimse beni bülbül dinlemekten alıkoyamaz diyorum, bülbül dinlemek için yeşilhat denen cezireye gidiyorum. Bülbülün ne budu ne eti vardır, oralarda ise bülbül kıyameti vardır. Oranın bülbülleri bana yeterler, çünkü sabahtan akşama bi-fasıla öterler.
Yeşilhat denen nesne aslında suni bir duvardır, nitekim oralarda sabahtan akşama hiç susmayan bülbüller vardır.
***
Sabah ezanıyla birlikte en önce AKEL bülbülü başlar ötmeye:
Herkesler herkesi taşlamalıdır
Her gece fasulye haşlamalıdır
Bu iş böyle devam edemez gayrı
Müzakere derhal başlamalıdır
***
AKEL bülbülü daha susmadan Anastas bülbülü başlar:
Bu kadar zaman artık yetmelidir
Kıbrıs işi mutlaka bitmelidir
Başka bir çaresi hiç yoktur bunun
Türk askeri mutlaka gitmelidir
***
Anastas bülbülü bu nakaratı daha bitirmeden sazı Atina bülbülü almaktadır:
Bu işin icabına bakmalıdır
Pişen armut ağzıma sarkmalıdır
Bellidir olmazsa olmaz şartımız
Garantiler mutlaka kalkmalıdır
***
Türk askeri gitmeliymiş…
Nasıl ki ötmeyeni öttürürler, gitmeyeni de götürürler.
Gel de götür kardeşim, Molôn Lâve, cesursan gel de götür arkadaş.
Ben getirmedim o askeri, Başpapaz getirdi, götürmek getirene düşer.
***
Garantiler kalkmalıymış.
Kaldırabilirsen, iktidarın varsa, kaldır be kardeşim.
Elini-belini tutan mı var?
***
Eskiden de şakırlardı sınır boylarında. Günün 24 saatinde “bekledim de gelmedin” ötüşleriyle davetiye çıkarırlardı Mehmetçik’lere.
Mehmetçik geldi, kavuştular, hasret bitti, şimdi bülbüller bize değişik gazeller dinletmektedir, asker ve garanti havaları ortalığı inletmektedir.
***
Kabak tadı verdi be efendiler kabak tadı, anladık, asker gitmeli, garanti kalkmalıdır.
Gel de götür, gel de kaldır, öttürmek başka şeydir, götürmek başka.
Kafanı kuma daldırmak başka şeydir, kaldırmak başka.