Anastas’a göre Türkiye hiç değişmedi, yani Anastas’ın şartlarını kabul edip teslim olmadı.

Hem haklı hem haksızdır Anastas, zira hem değişti hem değişmedi Türkiye. “Yes be annem” kazığını yedikten sonra değişti, tadı damağında kaldığından ondan sonra hiç değişmedi. 

                                                                       ***  

Aslında Anastas “yes be annem” faslında Türkiye ile aynı kulvarda gitmekte, aynı yollarda beraber yürümekte, emperyalist yağmurlarda beraber ıslanmaktaydı. Anastas Türkiye ile yanak yanağa tango dansları yapmaktaydı. Aynı ağacın altında buluşmuştu o günlerde Türkiye ile. Aynı saksıyı sulamaktaydılar Türkiye ile.

Dehşetli “yes be annem” nutukları çekmekteydi Tayyip Bey ile Anastas. Önce bizi alacaklardı AB cennetine, sonra da sözde Türkiye’yi. Emperyalizm böyle aldatmıştı Türkiye’yi. Yes çekenler taltif edilecek, OHİ diyenler bedelini ödeyecekti.

                                                           *** 

Sonracığıma efendim, olanlar malûm.

Tayyip Bey bize evet dedirtti, ama Anastas kendi ahalisinin OHİ’sini değiştiremedi.

Neden değiştiremedi, AKEL’den dolayı.

AKEL de evet deseydi bu iş çoktan bitmiş, bu toprakta nûmune olarak bile tek bir Türk kalmamış olacaktı.

Hal böyle olduğuna göre Anastas Türkiye’yi değiştirme sevdasından vazgeçip faaliyetini AKEL üzerine yoğunlaştırsın, çünkü…

Türkiye “yes be annem” kazığını yer yemez değişmiştir, bir kez daha değişmeye de niyeti yoktur.

Zaten asıl değişmesi gereken de Türkiye değil, Anastas’ın kendisidir.      

                                                           ***

Değişmek Anastas için zor olmasa gerek.

Çünkü zaten çok değişkendir mübarek.

Sabahtan akşama, akşamdan sabaha değişmektedir.

Önce “Maraş’ı isterim” dedi…

Sonra değişti “Maraş’ın yanında Karpaz’ı da isterim” dedi…

Sonra bir daha değişti “Maraş’ın ve Karpaz’ın yanında tüm Dillirga’yı da isterim” dedi…

Sonra yine değişti, “Mesarya’yı da isterim” dedi.

                                                           *** 

Eşitliği kabul ettim dedi…

Sonra değişti, kabul etmem dedi.

Sonra yine değişti, yine kabul ederim dedi…

Sonra tekrar değişti, tekrar kabul etmem dedi.

Bu değişiklik sabahtan akşama sürmektedir.

Bir gün kabul ettim diyor, eşit olacağız diyor…

Ertesi gün “bu eşitlik kararların müştereken alınacağı bir eşitlik zannedilmesin” diyor.

Velhasıl-ı kelâm bizim Anastas dansöz Asena misali durmadan kıvırtmakta, kıvırttıkça değişmektedir, bu kadar değişken birinin başkasından değişkenlik talebine gerek yoktur.

                                                           ***

Bizim meslekte adı ve soyadı hayli enteresan bir arkadaşımız var.

Adı Muhabbet…

Soyadı Mevsimler.

Bu arkadaşımız hiç değişmeden her mevsimi muhabbetle yaşamakta, mevsimleri hiç değişmeden muhabbet bağına döndürmektedir.

Anastas bunun tam tersidir.

Siyaset sloganı ise şöyledir:

– Ben mevsimler gibiyim, değişirim sevgilim.

                                                           ***

Değiş Anastas değiş…

Ama ne bizden ne anavatanımızdan değişiklik bekleme artık.