Hayata veda eden yoldaş Dimitri Hristofyas dün son yolculuğuna çıkmış.
AKEL önünde ve kilisede yapılan törenlerden sonra defnedilmiş.
Ne diyelim, toprağı bol olsun diyelim.
Allah taksiratını affetsin diyelim.
Çünkü refik-i şefiki ve yapışık müttefiki Talât’a karşı işlenmiş yığınla günahı var.
***
Musalla taşının bazı kuramcılarına göre Dimitri yoldaşın postu deldirmesinin nedeni kalp rahatsızlığı ve solunum yetersizliğidir.
Bendeniz inanmadım, çünkü Dimitri yoldaş ölmüş değil, öldürülmüştür.
“Katil”in (!) kim olduğunu açıklama vecibesi ise bana kalmıştır.
***
Peki, kim öldürdü, nasıl öldürdü?
Bazı ilâhiyatçılara göre Dimitri yoldaş Beşparmak dağında gezinen bir barış kuşuydu, barış kuşu olarak barış sembolü bir zeytin dalına konmuş, barış şarkıları teganni eyliyordu.
Aksiliğe bakın ki tam o sırada TMT’den kalma bir tüfekle ava çıkan ünlü avcılardan Rauf Denktaş tarafından vurularak yere serildi.
***
Bendeniz buna da inanmadım.
O zaman da kim tarafından ve nasıl öldürüldü sorusu askıda kalmaktadır.
Tabancayla mı vuruldu, atom bombasıyla mı berhava edildi?
Dinamitle havaya mı uçuruldu, bıçaklanarak mı öldürüldü?
***
Bunların hiçbiri değil.
Adam kahrından öldü, kahrından.
72 yaşındaydı, o gencecik yaşında, hayatının daha ilkbaharında kahır silâhıyla katledilerek öldürüldü.
O silâhı kullanan ve Dimitri yoldaşımızı kahrından katır cennetine gönderen adam ise rahatlıkla tahmin edebileceğiniz gibi bizim Talât efendidir.
***
Belki diyeceksiniz ki yapışık Siyam ikizleri gibiydi onlar.
İçtikleri su ayrı gitmiyordu.
Aynı davada dadaş, aynı hedefte yoldaştılar.
Refik-i şefik ve ezeli müttefik idiler.
Bu ahvâl ve şerait içinde nasıl öldürür bizim Talât onların Dimitri’sini diyeceksiniz…
***
Bana göre Talât’ın kini vardı sevgili Dimitri’ye, intikam saikiyle öldürdü onu.
Çünkü müthiş bir siyasal kazık atmıştı Talât’a Dimitri yoldaş “yes be annem” cursunasında.
Talât bunu hiç unutmadı ve en sonunda onu kahrından öldürerek intikamını alıverdi.
***
Nasıl bir kahırdı bu?
Talât bazı hikâyeler uydurarak (!) Atatürk meydanında asılmak üzere İngiliz ipi aradığını açıkladığı zaman Dimitri yoldaşta kahır denen kanser türü başladı.
Talât efendi napayım be gardaş “Rumlar (yani Dimitri) barış istemiyor ki barış yapayım” dedikçe kanser illeti azıtmaya başladı.
En sonunda Talât efendi “ellerinden gelse (yani Dimitri’nin elinden gelse) nefes aldığımız havayı da kesecekler” fetvasını verince zavallı Dimitri kahrından son nefesini vermiş oldu.
***
Netice itibarıyla Dimtri yoldaşımız siyasal bir cinayete kurban gitmiştir.
Maznun Talât efendi Anastas ve Akıncı’dan oluşan yüksek barış mahkemesinde yargılanmak üzere derhal tutuklanmalı…
Dimitri’nin kanı yerde kalmamalıdır.