Müjdeler olsun, kaldığı yerden muhabbete devam edelim diyor Anastas.

Ya bizimki?

Sormaya gerek yok, izci teşkilâtının en disiplinli oymak beyi misali çoktan teşne.

Arada-sırada takvimden dem vurmasına, ucu açık işlere artık bulaşmayacağı makamında hüzzam şarkılar söylemesine rağmen.

                                                           ***

Neyi konuşacaklar?

Bellidir.

Garantiyi konuşacaklar.

Yani kimin hangi hakkı kapacağını değil, ikinci 21 Aralık başladığında Ankara’nın elinin-kolunun nasıl bağlı tutulacağının garantisini konuşacaklar.

                                                           ***

Anastas’ın Atina ile birlikte bir süreden beri atıp tutmasının nedeni meçhul olmasa gerek.

Diyorlar ki “en büyük başarımız garantileri masaya taşımaktır”.

Masada ise bir milli maç oynanmaktadır.

Masa kocaman bir stadyum konumundadır.

O sahada topu santraya koydunuz mu vurmak zorundasınız.

Vursan da senin attığın şutların gol olma olasılığı yok, çünkü sahaya yenik olarak girdin.

“Garanti tabu değil, artık konuşalım” dediğin an bir önceki maçta zaten hükmen ve 5-0 mağluptun.

Daha sahaya çıkmadan mağluptun.

İkinci maçta zaten gol atma yeteneğin ve olasılığın yok.

Ve zaten ne yazar ve kaç yazar birkaç gol atsan bile?

                                                           *** 

Başka neyi konuşacaklar?

Eşit olmayan eşitliği…

Veya eşitlik denen eşitsizliği.

Anastas dış dünyaya diyor ki:

– Siyasal eşitliği kabul ettim.

Bize dönüp diyor ki:

– Yeni oluşumda kararlar oybirliği ile alınacak değildir, esas olan kelle sayısıdır.

Anastas’ın bize lütfedeceği eşitlik işte bu çeşit türlü-çeşit bir eşitliktir.

                                                           ***

Emperyalizm mutat oyunlarını yine sahnelemekte.

Güya “barış” (!) için devrede, iki adet “My Friend” arasında mekik dokumakta.

Oysa karar çoktan verilmiştir.

Sadece ve en önde garanti konuşulacaktır.

Hatta konuşmaya bile gerek yoktur…

Çünkü bizim “My Friend” Guterres kâğıdını peşinen kabullenmiştir…

O kâğıtta ise garanti “mafiş kurban” edilmiştir, mevcut değildir.

Yani bu kez o kereste masaya tartışmaya değil, bir kabulü, bir malûmu ilâma ve ilâna gidecekler.

Bu arada şapur-şupur hasret gidermeleri, bizimkinin kıyafetinin Anastas’ın buhar kazanından neşet eden dumanla tütün kokusuna bulandırılması da muhtemeldir.

                                                           *** 

Eskiden “My Friend” idiler…

Bizimki garantiyi Anastas’a teslim eylediğine göre herhalde bundan sonra “My Brother” olarak işlem görecektir, zaten halklar kardeştir zurnası da bunu böyle demektedir.

Bizimki zannetmektedir ki madem ki garantiyi teslim etmiştir, bunun karşılığını Anastas’tan alacaktır, buna ben de inanıyorum.

Anastas ciddi bir grip geçirmektedir, onu da bizimkine geçirip minnet borcunu ödemek niyetindedir.