Çok şey gibi solculuk da türlü-çeşitlidir.
Gerçek solcu var…
Sözde solcu var…
Bizdeki solcuların ezici çoğunluğu bu ikinci kategoriye dahildir.
***
Sözde solcuların sloganları var.
En önemlisi şu:
– Kıbrıs Kıbrıslı’larındır.
***
Bu bir palavradır, çünkü…
“Kıbrıs Kıbrıslı’larındır” lâfını sadece lâf olarak ve anavatan karşıtlığını vurgulamak amacıyla kullanır, eylem bazında ise “Kıbrıs Kıbrıslı’larındır” değil, “Kıbrıs emperyalizmindir” yönünde hareket ederler.
Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz.
Lâfı başka işi başkadır onların.
Lâfta “Kıbrıs Kıbrıslı’larındır”, eylemde “Kıbrıs Kıbrıslı’lardan başka herkesindir.”
Yaptıkları budur.
***
Eğer Kıbrıs Kıbrıslı’ların ise Kıbrıs işini Kıbrıslı’ların çözmesi gerek.
Oysa “Kıbrıs Kıbrıslı’larındır” diyenlerin topu Kıbrıs işini emperyalizme havale etmişlerdir.
Bütün yaptıkları bu niteliktedir.
Meselâ derler ki “BM Genel Sekreteri’nin Montana çerçevesi aynen kabul edilsin”.
O çerçeve Kıbrıslılar değil, hatta BM Genel Sekreteri de değil, perde gerisinde emperyalizmin şeytan zekâlı Amerikan ve İngiliz diplomatları tarafından çizilmiştir.
Bizim sözde solcular bunun sadece şakşakçılığını yapmaktadır.
***
Meselâ derler ki “Kıbrıs’ta barış engellenemez”.
Meselâ derler ki “barış istiyoruz, derhal, hemen, şimdi”.
Kim bunlar?
Kim bu sözde solcular?
Denktaş olmasaydı Kıbrıs işinin 3 ayda çözüleceğini söyleyen Talât’ın adamları…
Denktaş’la barışın imkânsız olduğunu söyleyen Akıncı’nın adamları.
Talât 5 sene, Akıncı neredeyse 4 yıla yakın görüşme yaptılar.
Aha Denktaş yok.
Niçin çözmediler, niçin bitirmediler, niçin çözemiyor, niçin bitiremiyorlar?
Nerede o Kıbrıs’ta barışın engelleyemeyeceğini salya akıtarak nakarat edenler, nerede o derhal, hemen, şimdi barış gazelleri okuyanlar?
Kimdir barışı engelleyen, kimdir derhal, hemen, şimdi barış çeşmesini çevirip barış suyu akıtmayanlar, Talât mıydı, Akıncı mı, Anastas mı?
Bunun hesabını veremez, izahını da yapamazlar.
Çünkü aslında onların eylemli kafa yapısına göre Kıbrıs Kıbrıslı’ların değildir.
Onların işi slogancılıktan ibarettir, Kıbrıs’ın Kıbrıslı’ların olduğunu kabul etmeyen emperyalizme çanak yalayıcılığı yapmaktırlar.
***
Aslında “yes be annem” döneminde de ipliği pazara çıkmıştı bu sözde solcuların.
Annan Plânı Kıbrıslı’ların değil, emperyalizmin katıksız bir plânıydı, şeytani zekâ sahibi Amerikan ve İngiliz diplomat ve hukukçuları tarafından Rum Başsavcısı Markidis’le birlikte kaleme alınmıştı. 2 yıl boyunca Kıbrıslı’ların değil, emperyalizmin plânına “yes be annem” çektiler, sonra da emperyalizm tarafından limon misali sıkılarak posaları çöpe atıldı.
Neden böyledirler?
Çünkü aslında solcu bile değildirler.