Olası bir çözümde çözüm içi ve çözüm dışı hayati unsurlar söz konusudur:
1) Niyet.
2) Eşitlik.
3) Yetki paylaşımı.
4) Birincil hukuk.
5) Garantiler.
6) Toprak ve nüfus.
***
Vatandaş hukuk mesleğinde olan bizlere geldiğinde en çok şunu söyler:
– Bana öyle bir sözleşme yap ki karşı tarafın eli-kolu bağlı olsun, kıpırdayamasın.
Biz de şu cevabı veririz:
– Mümkün değildir, bunu dünyanın en ünlü avukatı da yapamaz.
Vatandaş hayretle sorar:
– Ama niçin, bu nasıl bir hukuktur, hakkın korunması demek değil midir hukuk?
Bu sorunun cevabı NİYET cevabında yatmaktadır.
Niyet kötüyse hiçbir hukuki metin hiçbir sorunu çözmez, üstelik seni yıllar boyu
mahkemelerde süründürür.
***
Basit bir örnek verelim ve diyelim ki vatandaş geldi ve dedi ki:
– Sağlam bir kira sözleşmesi yap bana.
Ne yazarız kira sözleşmesine?
Meselâ “kira bedeli her ayın ilk haftasında en geç 7 gün içinde ödenecek” diye yazarız.
Ödemezse ne olur?
Adamın kafasını mı keserler?
Yok.
Hapse mi atarlar?
Yok.
İcra memuru kapısına dayanıp kira bedelini tahsil mi eder?
Yok.
***

Napacaksın?
Hukukçuya gideceksin, kira bedeli olarak hakkını alamadıktan maada bir de avukat ücreti ödeyeceksin.
Dava 2 yılda biterse can kurban.
Bitti diyelim, bunun bir de istinafı var.
İstinaf 3 senede biterse can kurbanla birlikte bir de kurban kes.
Davayı kazansan yıllarca sürebilen icra işlemi başlar.
Adamın bir şeyini bulursan belki alırsın, maddi varlığı yoksa hava alırsın.
Geciken adalet zaten adalet değildir.
***

Bu gerçek yalnız kişisel değil, halklar ve devletler arası hukuk ilişkilerinde de caridir.
Altına imza atılan uzlaşma metninde, yasada, anayasada, babayasada, neneyasada,
dedeyasada, halayasada, teyzeyasada, dayıyasada, amcayasada ne yazarsa yazsın niyet kötüyse,
taraflardan biri cıvıtırsa o iş sadece karakolda biter, 1960 düzeni karakolda bitmişti.
Rum’un bizimle dostça, ahbapça, kardeşçe yaşama niyeti var mı, yok.
Kafalarındaki esas niyet ENOSİS.
Şu anda bunun imkânsızlığını biliyorlar, o nedenledir ki “federal maske” altında halis bir
Rum devleti yaratma peşindedirler, onu ileride, tıpkı geçmişte denedikleri gibi, bir sıçrama
tahtası olarak kullanacaklar, yaylanıp hopladılar mı yallah Atina’ya kavuştuk demektir.
Niyet bu olduğuna göre de Akıncı boşuna didinmektedir.
Başarılı olursa o başarı Kıbrıs Türk’ünün felâketi olacaktır.
Üstelik gideceğimiz bir mahkeme de yoktur.