Niyetten ve eşitlik hikâyesinden sonra şimdi de gelelim yetki paylaşımına.
Anastas’ın niyeti belli.
ENOSİS’e açık kapılı bir Elen devleti yaratma peşinde.
Eşitlik ise hak getire.
İki kere ikinin dört ettiğini bile kabule yanaşmayıp dansöz Asena misali kıvırtıyor.
***
Anastas’ın bu maskaralığına rağmen bir süreden beri oturulmayan masada bir adet de “yetki paylaşımı” varmış.
Aktörler film çevirmeye mola verdiler, senaryo masada beklemekte.
Bir şairin dediği gibi “masa da masaymış ha”.
Tam 50 senelik bir masa.
Nuh devrinden kalmış…
Akıncı ne kadar cilâlasa da cilâ tutmuyor.
O cilâ cascavlak bir kafaya Japon tutkalıyla saç yapıştırmaya benzemekte.
Kör ölür badem gözlü…
Kel ölür sırma saçlı olur…
Bizim masanın hali de bu.
***
“Yetki paylaşımı” imiş…
Miş, miş, miş…
Yahu neyin yetki paylaşımı?
Yetki paylaşımı için iki taraf gerek.
İki halk gerek.
Adam seni halk olarak tanımıyor ki…
Kıbrıs halkı varmış, Kıbrıs Türk’ü de o halkın bir toplumu imiş.
Kafa bu olduğuna göre neyi paylaşacak ki seninle?
Hastalığını bile vermez sana.
Denizde bulduğu gazı mı paylaşacak?
Petrol yataklarını mı?
Bunun açıklamasını yapmış, fetvasını vermiş zaten.
Şöyle diyor Anastas:
– Gaz ve petrol meselesi Türk’leri ilgilendiren temel bir konu değil, dolayısıyla onlara bu noktada söz hakkı vermeye ne gerek?
***
Zaten sadece biz hamle yapmaktayız…
O da durmadan minder dışına sıçrayarak bütün ataklarımızı boşa çıkarmakta.
Geçen gün verdiği fetva da malûm:
– Şu anda masaya dönecek bir ortam yok, Haziran’a kadar olacağı da benzemiyor.
Ne var ki bizim yalaka medyamız yağcılığı sürdürmekte, ucuz elektrik ve telefon hikâyeleri üreterek yağcılık kokan yem boruları öttürmektedir.
Akıncı bu Anastas’la 2015’den beri görüşmekte. Matematiğin, aritmetiğin, geometrinin koyduğu kesin kurallarda bile mutabık değiller, biri ne zaman Mersin’e çekse öteki tersine hamle yapmaktadır. Böyle bir Anastas kafasıyla sözde ve kâğıt üstünde uzlaşsak da ne yazar yani?
Üç kere üçün dokuz olduğunu inkâr eden bu Anastas’la mı birlikte yöneteceğiz bu memleketi? İmzayı atar atmaz bütün hayatımız boyunca kazık yemeğe başlayacak değil miyiz?
***
Akıncı geçen gün buyurdular ki eğer Anastas deniz kaynaklarına tek başına sahip çıkarsa kendisi de eli-kolu bağlı durmayacakmış.
Ne yapacak acaba kollarını?
Masayı yumruklayarak berhava mı edecek?
Söylese de biz de bilsek.