Kimi ağızlardan zaman zaman inciler saçılmakta.
Cevahir niteliğinde inciler.
Öylesine ki ne Trump’un parası yeter satın almaya ne de Suudi Kralı’nın.
***
Meselâ Akıncı diyor ki:
– Rum tarafı çözümden uzaklaşıyor.
Bir yerden uzaklaşmak için o yere yaklaşmış olmak gerek.
Ne zaman yaklaştı ki ey efendi kardeşim, şimdi uzaklaşmış olsun?
***
Hangi yaklaşmadan bahsediyorsun?
Sana sadece uzaktan uzağa merhaba çekmekte, “asker gitsin, garanti kalksın” demekte.
Sadece nanik yapmakta.
“Uzaktan uzağa merhaba olmaz” dese de bir şair, “yourfriendAnastas” kös dinlemekte.
***
Meselâ yine Akıncı diyor ki:
– Bu gidişat barış rotası değil.
Rota demek “tarik” demektir.
Haklıdır Akıncı…
Çünkü Anastas kendine göre öyle bir “tarik” belirledi ki Akıncı’yı bir torik balığı gibi yutmak istemekte.
***
Bir şiirinde şöyle diyor Nazım Hikmet:
“Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında
Ne sen bunun farkındasın
Ne polis farkında”.
***
Bir benzetme yapmak gerekirse…
Akıncı da bir torik balığıdır bir su arkında
Ne adamları farkındadır
Ne kendisi farkında.
***
Böyle devam ederse
Daha bin tane ceviz kıracaktır
Derin bir uykudayken bizim ahali
Bir torik misali
Anastas onu yuttuğunda
Eminim farkına varacaktır.
***
Anastas’ın amansız çarkında
Ayvayı yediğimizin
Farkında olacaktır
Lâkin
Dönülmez akşamın ufkunda olacaktır.
***
Ve yine meselâ Akıncı diyor ki:
– Ben sıfır asker sıfır garanti…demedim.
Allah Allah, fesuphanallah…
Guterres’le anca beraber-kanca beraber asker ve garantiyi sıfırla çarptıktan sonra geriye asker ve garanti mi kalır?
Hangi rakam sıfırla çarpılırsa çarpılsın sıfır çıktığını da mı bilmiyor Akıncı?
Aritmetik dersinden hep sınıfta mı kalıyordu…
Lise talebesiyken?