Akıncı diyor ki:
– Halk iradesine saygı gösterin.
Demek istiyor ki:
– Bana saygı gösterin.
Demek istiyor ki:
– Halk iradesini ben temsil etmekteyim.
***
Bendeniz Akıncı’yı demokratik yollardan devletin tepesine tırmanmış siyasal bir kamu görevlisi olarak bilirdim.
Galiba yanılmışım.
Bu çerçevede değil, adeta imparator edalarında konuşmakta.
Konuşmak bile değil aslında.
Bir Şeyhülislâm misali fetva vermekte, bir padişah misali de ferman çıkarmaktadır.
Fransa Kralı XIV. Lui de öyleydi.
Kendini “Güneş İmparatoru” ilân etmişti.
– Devlet demek, ben demek…diyordu.
***
Neyin ve hangi halk iradesine saygı beklemektedir Akıncı?
Halk sana “Türk garantisini kaldır” yetkisi mi vermiştir?
Seçime girerken “ben Türk garantisini berhava edeceğim” sözünü mü vermiştin, böyle bir madde mi vardı seçim bildirgende?
Ki şimdi bu garantiyi duman etmenin manevrası içindesin, kim verdi sana böyle bir yetki?
Eşitlik lâfını ağzından hiç düşürmeden, kanun diye diye kanunu tepeleyenler misali sen de eşitlik diye diye eşitliği tepelemekte, Rum’a teslim etmekte, bizi 1960 anayasasının gerisine bile götürmekte değil misin?
Bize lider olacak kişiyi seçerken Rum’a da söz hakkı, oy hakkı vermedin mi?
Ne zaman yetki aldın halktan bunu yapmak için ki şimdi nişaburek faslından gazeller okumaktasın halk iradesi üstüne?
Ne biçim eşitliktir bu?
Ne zaman sordun bunu halka?
Var mıydı bu ucube eşitlik modeli seçim bildirgende?
Bir tek seçim nutkunda bile “ben eşitliği böyle anlıyorum, onayınızı istiyorum” dedin miydi bu halka?
Hangi hakla kanatları çırpılmış, uçma yeteneğini yitirmiş, topal bir ördeğe döndürmektesin eşitlik kavramını?
***
Bir de güvenden bahsedersin…
Hangi güven, nasıl bir güven, nasıl bir güvenlik mekanizması?
“Güven” yuvarlak lâftır, içi boştur.
İçini doldurdun mu?
“Güvenlik şöyle, şöyle, şöyle olacak” dedin mi?
Ne zaman dedin ve halktan ne zaman yetki aldın ki her sıkıştığın anda halk iradesi üstüne Esop masalları söylemektesin?
Aslında sen halk iradesine değil, kendine biat talep etmektesin.
Bir tek açıklaman, seçim bildirgende bir tek atıf var mıydı güvenlik üstüne?
Bir tek lâf ettin mi seçim nutuklarında?
“Ben şu, şu şu şekilde sağlayacağım güvenliği” dedin mi?
***
Demedin ve tıpkı bugün olduğu gibi o günlerde de sadece yuvarlak lâflar ürettin.
Ve şimdi kendi arzularını, kendi ihtiraslarını bir halk iradesi olarak kakalamaktasın bize.
Yemezler arkadaşım.