Bir yandan diyorlar ki “16 Nisan buluşması çok samimi geçti”.
Diğer yandan Akıncı buyurdu ki “yeni bir durum yok”.
Yeni durum yok, yani tarafların pozisyonunda değişiklik yok.
Herkes kendi çakılı olduğu yerde durmakta.
Bizim çakılı olduğumuz kazık kuzey kutbunda ise Rum’un kazığı güney kutbunda.
O zaman sormak gerekir, samimiyet bunun neresinde?
***
Kemal Tahir’in bir kitabında okumuştum. Ahmet Ağaoğlu’nun Türk siyasal tarihinde önemli bir yeri var. Oğlu Samet Ağaoğlu DP iktidarının önemli isimlerindendi. Başbakan Yardımcılığı ve bakanlık yapmıştır. “Babamın Arkadaşları” adlı kitabında maceralı bir geçmişin hikâyesi anlatılmakta. Ahmet Ağaoğlu bir gözünü kaybetmişti, o gözün yerinde camdan yapılmış suni bir göz vardı ve gerçek bir gözden ayırt edilmesi pek de mümkün değildi.
Ağaoğlu sempatizanı birisi Ağaoğlu’nun ne kadar şefkatli bir adam olduğunu bir toplantıda anlatırken Ağaoğlu karşıtı birisi şöyle demişti:
– Evet, şefkatli adamdır, ancak o şefkat sadece cam gözünde bulunmaktadır.
Anastas’ın samimiyetinin de bundan farkı yoktur.
Anastas’taki samimiyet belki sadece giydiği ceketin düğmesinde bulunur.
***
Bir Rum gazetesi 16 Nisan buluşması için diyor ki “kapının kilidi açıldı, ama kapı hâlâ kapalı”.
Demek ki görüşmeye devam zemini mafiş-kurban.
O zaman tekrar sormak gerekir, nerede bu samimiyet denen muhabbet kuşu?
Neden konmuyor Akıncı’nın başına devlet kuşu misali?
Milli piyangonun kırlangıç kuşu misali hangi ağaçlarda dolanmakta?
***
Anahtarı soktular, çevirdiler, kilit açıldı, kapı açılmıyor.
Benim bildiğim kilit açıldı mı kapı da açılır.
Bu kapı, bu meret barış kapısı (!) ne menem bir kapıdır ki bana mısın demiyor?
Kale kapısı mı, han kapısı mı?
***
Han kapısı olsa açılırdı, oysa bu müzakere kapısı han kapısı bile değil emperyalizmin sorma-gir hanının kapısı, hanın ise ne gireni belli ne çıkanı.
Bu kapı herhalde kale kapısı olsa gerek.
Biz kalenin içinde, Rum dışında.
Rum kapıyı zorlamakta.
Kale kapılarının açılma yöntemi ise bellidir.
Kalenin burcuna beyaz bayrak çektiğimizde kapı açılacaktır.
Rum’un zorladığı budur.
***
Haaa, açmak isterseniz bu kapıyı bir tek seçeneği vardır Akıncı’nın…
Tek çare Talât’ı imdada çağırmaktır.
Bu kapıyı yalnız Talât açar, hem de 3 ay gibi kısa zamanda.
Zaten ramazan da yakın, 3 ayların içindeyiz.
3 ayda bitirir Talât bu işi.
***
Talât da açamazsa Ali Erel’i çağırsın Akıncı.
Yanına da prim olarak müşavir sıfatıyla sendika ağalarımızdan Şener ağayı katıversin.
Bastılar mı düğmeye 3 ayda değil 3 saniyede de açılır kapı.
Ali Erel’in elinde tereyağı, Şener ağanın elinde graso hazır.
Sürdüler mi kilide, yalama olur dakkasında.
Dokun açılsın.