Artık kendi kendimden korkmağa başladım.
Kâhin mi oldum acaba endişesi içindeyim.
Korkunun ecele faydası olmasa da somut ve haklı delilleri var bu korkunun.
Artık yalnız gerçek hayattaki düşüncelerim değil, rüyalarım bile gerçek olmaya başladı.
***
Geçende yazmıştım…
Akıncı ile Anastas beni artık yalnız gündüzleri değil, geceleri de tâciz ediyorlar.
Rüyalarıma da girmeye başladılar.
Ne gündüzleri rahatım var ne de geceleri.
***
O rüyalarımdan birinde Anastas’ın Akıncı’ya yeni bir anayasa taslağı ilettiğini, Akıncı’nın da incelemek üzere bu taslağı teslim aldığını biliyorsunuz.
İçeriğini öğrenmek istedim, Akıncı devlet sırrıdır diyerekten kapı dışarı etti beni.
Naçar kaldım, Anastas’ın özel kalemine başvurarak röportaj talebinde bulundum.
Akıncı’nın tersine beni kabul eyledi Anastas hazretleri.
Sorular sordum, cevaplar aldım.
Hiçbir sorumu cevapsız bırakmadı.
Üstelik Akıncı’nın aksine çok da kibardı rüyamda.
***
İlk sorum şuydu:
– Yeni anayasa taslağınızda temel insan haklarına ilişkin olarak neler var sayın Anastas?
Yaradana sığınıp:
– Kâmil, demokratik ve çağdaş bir anayasada ne varsa bizim taslağımızda da var…dedi.
En önemli ve en birinci temel insan hakkını sordum.
Şu yanıtı verdi:
– En iyi Türk ölü Türk’tür.
Yeni anayasamızın birinci maddesi bu olacakmış.
***
Sonra şu konuşma geçti aramızda Anastas’la:
– Siz diyorsunuz ki en iyi Türk ölü Türk’tür, bu da yeni anayasamızda yer alacaktır.
– Evet doğru.
– Ama bir de şu var sayın Anastas, temel anayasa maddeleri her hukuk devletinde genel ilkeleri vazetmektedir, bu genel ilkelerin istisnaları da olur.
– Haklısın, doğrudur, bizim genel ilkelerimizin de istisnaları olacaktır.
– En iyi Türk ölü Türk’tür ilkesinin de istisnası var mıdır sayın Anastas?
– Evet vardır.
– Bir örnek verir misiniz lütfen bu istisnaya ilişkin olarak?
Bu son soruma şu muhteşem yanıtı vermiştir Anastas hazretleri:
– En iyi Türk ölü Türk’tür ilkesinin tabii ki istisnaları olacaktır, nitekim bunun en birinci örneği de Kızıl Niyazi’dir, bu Niyazi bir istisnadır ve bu Niyazi’nin ölüsü değil canlısı bizim nazarımızda en iyi Türk mevkiindedir.
***
Neden kendimi kâhin gibi hissetmeye ve korkmağa başladım, işte bundan dolayı.
Çünkü rüyamdaki bu kehanet bile gerçek olmuş hayata geçmiştir.
Nasıl olduğunu da biliyorsunuz, hem Kızıl Niyazi aday oldu Evropa seçiminde hem de Şener, bu curcunada Şener tumba gitti, Kızıl Niyazi kanatlanıp Brüksel’e uçtu. Bundan da anlaşıldı ki Kızıl Niyazi gerçekten en iyi Türk ölü Türk’tür ilkesinin en birinciye gelen istisnasıymış. Yani Anastas Şener’i bile bu istisnalar arasına koydurmadı, Kızıl Niyazi el bebek-gül bebek, bizim Şener ise tu-kaka.
İşte bundan dolayıdır ki acaba kâhin mi oldum, müneccim mi oldum, peri mi oldum, cin mi oldum, melek mi yoksa zebani mi oldum korkuları içinde rüyalarımda bile sabahlara kadar ter dökmekte, sırtımdaki pijamayı bile vıcık vıcık ıslatmaktayım.