Rum medyası baştan başa bir kopyadan ibarettir.
50 yıl önce ne yazdılarsa bugün de her sabah onun anonsunu yapmakta, o eski filmi vizyona koymakta, onun nakaratını teganni eylemektedir:
– Türk askeri gitmelidir.
– Türk garantisi kalkmalıdır.
– Kıbrıs Elen’dir.
– Elenizmin mücadelesi hedefe varıncaya kadar sürecektir.
– Makarios’un vasiyetine bağlıyız.
– EOKA’nın ideallerini unutmadık, unutmayacağız.
***
Fotoğraf bu.
Askerlik hatırası olarak 50 yıl önce çekilmiş resimlere benzer.
Bunun kabak tadı veren somut yansımalarını her sabah Rum medyasında okuyabilirsiniz.
Meselâ…
– Kıbrıs Türklerine olumlu oy hakkı verilemez.
– Deniz kaynaklarından istifade konusunda Kıbrıs Türklerine söz hakkı verilemez.
– Kıbrıs’ın tamamı vatandır.
Tabii ki Elen vatanı.
Yorgo Vasiliu zaten şunu söylemişti:
– Türk’ler burada 500 senelik misafirdir.
Ne demek misafir?
Hiçbir misafir misafirliğe gittiği yerde kazık çakamayacağına göre…
Gidici demek.
***
Biz ne yapıyoruz?
50 seneden beri bu kopyanın etrafında deli danalar misali dolanıp duruyoruz.
Onlar söylüyor, onlar yazıyor, gündemi onlar tesbit ediyor, biz haybeye nefes tüketerek helâk olmaktayız.
Ama Akıncı’nın hiç acelesi yok.
Federasyon kazığına çakılıp kaldık.
Onlar çalıyor, biz oynuyoruz, oynat-babam oynatıyorlar bizi.
***
Yani federasyon bizim A plânımız.
B plânımız var mı, yok.
O halde bu iş 50 değil 1050 yıl daha sürer.
Siyasette ve diplomaside kuraldır…
B plânınız yoksa A plânınız beş para etmez.
Kimse sizi ciddiye almaz.
A kazığına bağlandığına, kazıktan çözülme niyetinde olmadığına göre, ya ellerine aldıkları kırbaçla seni döverler ya da gazete sayfalarında her sabah kopya çekerek seninle alay ederler.
Şimdi yaptıkları budur.
***
Ne diyor adamlar:
– Temel meselelerde Kıbrıs Türküne oy hakkı verilemez.
Ne demek bu?
Sen bana eşit değilsin, ben yöneteceğim, sen benim tarafımdan yönetileceksin demek.
Yani adam sana diyor ki “ben federasyon-mederasyon istemem, federal-mederal örtüsü altında halis bir Elen devleti isterem”.
Akıncı’nın bunu duyduğu yok, duysa da anlamazlıktan gelmekte.
Peki, daha ne desin adamlar Akıncı’nın tıkalı kulaklarına duyurmak için?
Şarkı mı söylesinler, türkü mü?
Samanbahçeli Salahi dayımızdan bir adet gazel mi sallasınlar?