Türk askeri gitsin…
Avrupa Polis Gücü kurulsun…
Böyle diyor Anastas’ın adamları.
***
Türk garantisi gitsin…
AB garantisi gelsin…
Böyle diyor Anastas’ın adamları.
***
Adına ister şimdiki gibi Barış Gücü densin…
İster Avrupa Polis Gücü.
Film aynı filmdir.
Daha önce de görmüştük biz bu filmi.
Halen de görmekteyiz.
***
Bütün katliamlar, Türk köylerinin işgâli, toplu mezarlar, muhasaralar, getto’lara kapatılmalar, işkenceler, bebek sütlerinin bile yasaklanması…
Bütün bunları hep bu toprakta “Barış Gücü” (!) varken yaşadık, bir tekine bile müdahale etmediler, engellemediler.
Sadece zabıt kâtipliği yaptılar.
Şu tarihte şu kadar, bu tarihte bu kadar, falan tarihte falan kadar Türk kaybolmuş veya öldürülmüştü diye zabıt tuttular, rapor verdiler.
Ve şimdi Avrupa Polis Gücü hikâyesine başladılar.
Yemeyiz.
***
Türk garantisi gitsin, AB garantisi gelsinmiş.
AB’nin nasıl çalıştığı belli.
Bir tek ülke “veto” dese karar alınamıyor.
Üstelik AB’de Yunanistan da var.
21 Aralık’ta olduğu gibi bizi kesmeye başlarlarsa kurtarıcı bir ordu mu gönderecek bize AB?
Zaten böyle bir gücü yok, böyle bir olanağı yok.
Olsa bile biz kesilirken Avrupalı seyircilik rolünden keyif alacaktır.
Bunu da çok yaşadık.
***
Akıncı Amerika’ya gidiyormuş yine.
Haçlı seferlerine devam.
50 senedir gidilip geliniyor, netice mafiş kurban.
Biz beyaz bayrak çekmedikçe tarih bir kez daha tekerrür edecektir.
Hatta bir kez değil, bu Haçlı seferleri sürerse bin kez daha.
***
Napacakmış Akıncı New York’ta?
Eşitlik isteyecekmiş…
Belli ki hâyâl içinde.
Gittiği makam taraflara eşit gözle bakmıyor ki eşitlik sağlanmış olsun.
Guterres tarafsız adam değildir.
Rum’un tarafındadır…
Bu kavgada kendisi bizzat tarafmış gibi kararlar vermekte, şartlar vazetmektedirler.
Meselâ Akıncı’ya demiştir ki:
– Garantiler kalkacak.
***
Garantiler kalktıktan sonra konuşacak ne kalır ki?
İndirelim pantolonu, bu iş bitsin.