Cici Partimiz CTP’nin bici-bici, yeni ve yepyeni Başvekili ki tufan misali esen hür bir er’dir, buyurdular ki iki ayrı konuda vermiş olduğu her iki sözü de yerine getirmiştir.

Elhak, haklıdır, elbette yerine getirecekti.

Ve yerine getirmiştir elhak.

Fiziken mini olsa da siyaseten mega bir kişiliktir.

Nasıl ki pop müziği sahasında Ajda Pekkan süper stardır, politik maçlarda da sahanın değişmez yıldızıdır bizim Tufan’ımız.

Her iki sözünü de tutmuş, helâl olsun, ne var ki tutmadığı üçüncü bir sözü daha var ki kendisi hasıraltı etse de meccanen biz hatırlatmış olalım.

Seçim kampanyası sürecinde “bizim bir derdimiz var” demişti Tufan ağa.

“Bizim bu düzeni değiştirmek gibi bir derdimiz var” buyurmuşlardı.

Bu söz henüz yerine gelmiş değil, geleceği de yok, çünkü şu anda düzeni değiştirmekle değil, düzeni perçinlemekle meşguldür muhterem hazret.

O düzeni değiştireceğine, düzen onu değiştirmiştir.

Bir seçimden hezimetle çıkar ve buna rağmen sadrazam koltuğunun cazibesine hoplarsan böyledir bu işler.

Muhalefette çaldığın zeybek havasını iktidarda çiftetelliye tahvil zorunda kalırsın.

                                               *** 

Gazete haberlerine göre KIB-TEK’te kriz varmış, 2 ay önce 4 yeni santral alımına ilişkin bir karar alınmış, aradan geçen süreye rağmen Sadrazam Tufan vekil-i vükelâsı henüz ihaleye çıkmamış, bu yüzden KIB-TEK’in bazı yönetim kurulu üyeleri istifayı düşünüyormuş.

Klâsik bir CTP romanıdır bu.

Devlet kurumlarını batırtma ustasıdır CTP.

Kriz varsa batma sırası demek ki KIB-TEK’e gelmiştir.

Deneyimli ve uzmandırlar bu alanda.

Kitabını yazdılar bu işin.

O kitaba göre Kıbrıs Türk Hava Yolları’ndan sonra KIB-TEK’in mezarını kazacaklar herhalde.

Profesörüdürler bu işin.

Sıradan değil, ordinaryüs profesör. 

                                                           *** 

Bir gazete haberine göre 25 milyonluk ihracata 14 milyon teşvik ödenmiş.    

Ödenir mi, ödenir.

Bir başka gazete haberine göre hastanede klimalar bozulmuş, hastalar perişanmış, vaziyeti vantilatör ile idare-i maslahat ediyorlarmış.

Ederler mi, ederler, hikmetinden sual mi edilecek, devr-i iktidarı CTP’de yoktur bu işlerin hesabını sormak.

Kendi içindeki işin hesabını sormazsan dışarıdaki hesaba dokunamazsın.

Dokunursan nasırına basarlar senin, basarlar ve de şöyle derler:

– Ne oldu acaba bir zamanlar CTP’li bakan Hüseyin Celâl’in televizyonlarda haykıra haykıra açıladığı imtihan hırsızlığı?

Doğru mudur, yalan mıdır, araştırdınız mı?

Kim yaptı bu imtihan hırsızlığını ve neden hasıraltı edilmektedir?

                                                           ***

Her yolsuzluğun üstüne gidecekti cedit yeni CTP iktidarı.   

Ama galiba imtihan hırsızlığı hariç.

Çünkü itham eden de CTP’li, hırsız diye itham edilen de CTP’li.

Hal böyle olunca parolamız şudur:

– Kol kırılır yen içinde.

Veya:

– Ben başkalarının hırsızlarının peşindeyim, merhum Hasan Pulur’un dediği gibi “benim hırsızım iyidir”.