Yunanistan FETÖ mensubu darbecileri iade etmeyi reddederek onlara sığınma hakkı tanımış, Ankara’da AB Bakanı Ömer Çelik feryat ediyor:
– Bu Türkiye düşmanlığıdır.
Günaydın sayın bakan, eğer yeni öğrenmişseniz Rum-Yunan âleminin Türk düşmanı olduğunu sabah-ı şerifiniz hayırlar olsun.
Yeni yeni haberdar oluyorsanız bu düşmanlıktan bir not düşünüz bari kayıt defterinize ve bundan sonra hiç unutmayın, çünkü bizim de hâlâ unutamadığımız bir gerçek var.
Yalnız Atina’da ve Güney Kıbrıs’ta değil, küçük bir azınlık olsa da Kuzey Kıbrıs’ta da Türk düşmanları var, Rum-Yunan ikilisinin ve emperyalizmin işbirlikçileri var.
Ve siz yakın geçmişte beraber yürümüştünüz “yes be annem” yollarında ve beraber ıslanmıştınız o Türkiye düşmanlarıyla “yes be annem” yağmurlarında.
***
Vergi Dairesi Müdürü Özdemir Kalkanlı’nın aracı kundaklanmış. Kim yaptı, kimler yaptırdı, aptal olmayan anlar, hatta belki aptala bile malûm olmuştur.
Vergi Müdürü kimin sırtını kaşımızsa onlar yaptırmıştır, yaptırmıştır diyorum, çünkü onlar kendileri yapmaz, yaptırırlar, bazılarının bu amaçla mafyaları da var.
Bir söyleme göre vergi mükellefleri kaza benzemektedir, vergi alırken kazı bağırtmadan yolmaktasın.
Belli ki Vergi Müdürü bazı kazları bağırta-bağırta alenen yolmuş.
Haksız da değil.
Çünkü onlar kazın bir tutam tüyünü bile feda etmek istemezler.
***
Tufan ağamız en sonunda çıkardı ağzındaki baklayı:
– Euro’ya geçme kararımız yok.
Önce ağzına aldı baklayı, masada olduğunu söyledi euro’nun, eveledi-geveledi, baktı ki ne çiğnenebilir ne yutabilir, tükürüverdi.
İlk tükürdüğü de yalanmış oldu.
Öyledir bu işler.
Ciddiyetten uzaksanız, yerli-yersiz işkembeden atar, yutamayacağınız dolmalar üretirsiniz.
Ağız çapınızdan büyükse dolma hapı yuttunuz demektir.
Bu arada dolmadan baklaya geçer, ama baklayı dahi kusmak zorunda kalırsınız.
***
Bir muallim sendikasının “yes be annem”ci ağaları çocuklarımızın geleneksel Çanakkale kampına götürülmesine karşıymış.
Haklıdırlar, Trodos dağında Makarios’un mezarına nazır Maşera kampı dururken ne işimiz var Çanakkale’de?
“Barış” (!) palavralarıyla ENOSİS ruhuyla eğitmek varken öğrencilerimizi, Atatürk’ün Çanakkale ruhuyla mı eğitecektik yani?
Türk Türk’le buluşmaktadır Çanakkale’de, Çanakkale dendiğinde ise akla Atatürk gelmekte.
Oysa Cikko manastırına nazır Elen kamplarında Türkiye düşmanlığının beyin yıkamaları yapılmakta.
Elbette istemezler Çanakkale’yi, Trodos varken meselâ Beşparmak dağının bile lâfı mı olur ki Çanakkale yaylâsına gidilsin.
Trodos olmazsa Montana olabilir tabii.
Oralarda da emperyalizmin beyin yıkama makinaları beklemekte.
Çocuklarımızı Türk olarak değil, Grekofil olarak yetiştirmeliyiz elbette.
Ve herhalde bu nedenledir ki Trodos olabilir, Montana olabilir, Atina’nın Olimpos tepesi olabilir, ama Çanakkale asla olamaz.
Perde gerisinden söylemek istedikleri budur.
Yersek.