Anastas parti liderlerini toplamış, uzun süre fiskos etmişler, çıkışta hiç kimse hiçbir açıklama yapmamış, böyle bir toplantıdan sonraki bu suskunluk ise ilk defa oluyormuş.
Bu dut yemiş bülbül rolüne Rum medyası şöyle bir yorum getirdi:
– Kıbrıs sorunu şimdilik rafa kaldırıldı.
***
Tren raydan çıkmıştı, Akıncı CUK rayına oturttu.
Mübarek tren demek ki şimdi de kanguru misali hoplayaraktan rafa çıkmış bulunuyor.
Hadi indir bakalım.
Önce indir sonra da oturt bakalım.
***
Belki diyeceksiniz ki “koskoca tren rafa çıkar mı, çini işlemeli antika tabak mıdır ki rafa dizilsin”?
Şöyle bir türkü vardır:
– Manda yuva yapmış söğüt dalına, yavrusunu sinek kapmış gördün mü?
Eğer öküz söğüt dalına yuva yapar, inek yavrusunu sinek kaparsa, Akıncı’nın kara treni neden çıkmasın ki rafa?
Üstelik türkü şöyle devam etmekte:
– Sabahleyin erken çifte giderken, öküzüm torbadan düştü gördün mü?
Koca öküz önce torbaya girer, sonra torbadan düşerse bu Venedik ekspresi raydan da çıkar, rafa da çıkar.
***
Raydan çıkmak yerine, rafa çıkmak yerine, maazallah dağa da çıkabilirdi, hatta aya da çıkabilirdi, dua edelim ki çıkmamış. Gerçi kimileri diyor ki dağa da çıksaydı, aya da çıksaydı beis yoktu, dünya ağırlık kaldırma şampiyonu Akıncı bir HERKÜL kimliğine bürünerek dağdan da indirirdi kara treni, bağdan da indirir, aydan da indirir, çaydan da geçirir, hatta üstüne üstlük bir de federasyon kolası içirirdi kara trene.
İnanırım, çünkü federasyonculuk oynamak adına yapamayacağı şey yoktur bizimkinin.
***
Siz yine meselâ diyebilirsiniz ki ya bu kara tren bir çekirge misali hoplayaraktan maazallah kutup yıldızına çıksaydı ne olurdu halimiz?
Federasyon türküsünde zaten Ahmet Becerikli de aynı şeyi sormaktadır:
– Ah federasyon, vah federasyon, federasyon olmasaydı ne olurdu halimiz?
Yıldıza da hoplasaydı kara tren ne gam be arkadaş ne gam? Yıldız bir politikacı olaraktan o katarı yıldızdan aşağı tumba ederekten tam rayına oturtmak hiç de zor olmazdı Akıncı paşamız için, zira sadece politikanın değil, aynı zamanda mimarlığın da yıldızıdır zat-ı âlileri.
Bir hesap adamıdır, ipliği yıldızdan aşağı atsa iğne deliğinden geçer.
Yeter ki federasyonculuk oynayalım, nitekim eskiden “yeter ki Fenerbahçe’ye gol olmasın” derlerdi, şimdi her şey gibi o da değişti:
– Yeter ki Atina’ya giden federasyon treni yoldan çıkmasın.
***
Rum medyasında raf edebiyatı dışında bir de şöyle bir yorum var:
– Kıbrıs işi rafa değil, şimdilik buzdolabına kaldırıldı.
Mübarek tren ne menem bir nesne olmalı ki istersen raydaki yerinden kaldır, istersen rafa kaldır, istersen buzdolabına kaldır, kaldır babam kaldır.
Demek ki şimdi mesele “to be or not to be”dir, yani koca tren buzdolabından çıkar mı?
Çıksa da bu federasyon veledi kuzey kutbunda donmuş gibi gebermiş ve de eşek cennetini boylamış olmaz mı?
***
Olabilir…
Zaten bizim Akıncı paşanın şu anda yapmakta olduğu tek şey o federasyon kadavrasını ileride hepimizi yutmak üzere bir robot olarak hortlatmaktan ibaret değil midir?