Anastas derhal ve kayıtsız-şartsız Maraş’ı istiyor.

            Maraş iade edilmeliymiş.

Maraş sahiplerine geri verilmeliymiş.

Bu nakaratı televizyon kanallarında dinlemediğimiz, yazılı basında okumadığımız bir tek gün yok.

Adamlar haklı tabii.

O kükrerken sen bissi kedi misali sinersen kükremenin tonu yükselecektir elbette.

                                                           *** 

Maraş hikâyesine ilişkin Rum taleplerine ilişkin olarak bizim Akıncı acaba Anastas’a Küçük Kaymaklı’yı hiç hatırlattı mı?

Şu soruları sordu mu:

1. a) Bir zamanlar Küçük Kaymaklı diye bir Türk ceziresi vardı, hatırlar mısın ey Anastas?
2. b) 1963 Aralığında ne oldu oralarda unuttun mu ey Anastas?
3. c) Küçük Kaymaklı’yı kaç yıl işgâl altında tuttuğunuzu hatırlar mısın?
4. d) Sonra Küçük Kaymaklı’nın ancak savaşarak geri alındığından da haberin var mı?
5. e) Hep Maraş’tan bahsediyorsun, Küçük Kaymaklı’yı da anlatsan biraz olmaz mı?
6. f) Üstelik Türk askerinin Maraş’a girmekte haklı bir nedeni vardı, ENOSİS’i önlemek için gelmişti buraya, bu tarih bilgisinden de haberdar değil misin?
7. g) Oysa Küçük Kaymaklı tecavüze uğradığında ortada Türk’ten gelen herhangi bir tahrik de yoktu, TMT o sırada sadece ve sadece Akritas tecavüzünü önlemek için savunma yapmaktaydı, bunu da mı öğretmediler sana mürekkep yaladığın mekteplerde?

                                                           *** 

Tabii ki bizim Akıncı böyle soruları sormaz ve karakteri itibarıyla soramaz Anastas’a.

Barışçıdır çünkü.

Eh, barış için çok şeyi de sineye çekmek gerek.

Üstelik Kaymaklı savunmasını TMT yapmış.

Eğer Kaymaklı’dan bahsederse TMT’yi de telâffuz etmesi gerek.

Oysa TMT’yi yok saymak gerek.

Anastas her gün EOKA nutku atarken bizimki TMT’nin adından bile fellik fellik kaçmakta.

O TMT ki Akıncı’nın da hayat sebebidir…

O TMT ki olmasaydı dünyada Akıncı diye biri de olmayacaktı.

                                                           *** 

Nereye varıyoruz, şuraya varıyoruz…

Anastas söylemesi gerekenin bin mislini söylemekte, bizim Akıncı söylemesi gerekenin %70’ini tasarruf etmekte, Anastas kedi rollerinden aslanlığa soyunmakta, bizimki aslanlıktan bissi kediliğe hoplamakta.

Bu bir rol meselesidir.

Yanlış role soyunursanız doğru yere varamazsınız.

                                                           *** 

Denktaş sürgünden dönmüştü, yıl 1968…Küçük Kaymaklı 5 yıldan beri işgâl altındaydı, göçmen olan Küçük Kaymaklı halkı çok zor günler yaşamaktaydı. Denktaş-Klerides görüşmeleri başlamıştı bir süre sonra. Bu toplantılardan birinde Denktaş gündeme getirdi Küçük Kaymaklı işgâlini. Kasabanın sırf insani nedenlerle iade edilmesini istedi Klerides’ten.

Klerides purosunun dumanını Denktaş’ın burun deliklerine üfleye üfleye şunu söyledi:

– Biz Kaymaklı’yı savaşarak, kan dökerek aldık.

                                                           *** 

Ben olsam ikide bir Maraş’ı öne süren Anastas’a bunu hatırlatırdım.

Ama Akıncı’dan bunu beklemek hâyâldir, umutsuz vakadır.

Böyle olduğu içindir ki Anastas hep hücumda, bizimki ise sanki kabahatli çocukmuş gibi hep savunmadadır.

Bu gidişat iyi bir gidişat olmasa gerek.