Akay Cemal diyor ki “keşke her şeyde denizler kadar temiz olabilsek.
Acaba temiz mi, ak-pak mı denizlerimiz?
Temizlikte her yerde ve her şeyde denizlerimiz emsâl teşkil edebilir mi?
Hiç sanmıyorum.
Temizlikte denizlerimizi rehber kabul edersek baştanbaşa kire ve pisliğe gömülmeyi tercih etmiş oluruz kanısındayım.
***
Örnek mi isteniyor, gitsinler Alâgadi deniz suyunu tahlil etsinler.
Denizlerde insan sağlığına zararlı olmayacak belli oranda kirlilik bulunması dünyanın her yerinde doğal sayılmaktadır, hiçbir deniz dünyanın yaratıldığı günkü gibi değildir.
Alâgadi sahili bu açıdan bir felâkettir. Normal kirlilik oranının dört katı pislik vardır o sahilde. Nereden kaynaklanıyor bu pislik, söylemekten utansam da söylemiş olayım.
İnsan dışkısından kaynaklanıyor.
Bu da demektir ki birilerinin kanalizasyonu o denize akıtılmakta, gelmiş-geçmiş hükümetler ve sağlık bakanlıkları da bu gerçeği bildikleri halde seyircilik rolünü kendilerine daha uygun görmektedirler.
Dost mu kayırıyorlar, müstakbel oy avcılığı mı yapıyorlar, yoksa salla başı kap maaşı kafasıyla nemelâzımcılığın kirli denizlerinde kulaç mı atıyorlar, bilemiyorum.
Nedeni ne olursa olsun süzme bir rezalet yaşamaktayız.
***
Dünyanın uygar ülkelerinde deniz mevsiminin başlangıç dönemlerinde bütün plâjlarda deniz suyu tahlil edilir, tehlike varsa vatandaşlar uyarılır, kirli sahillere uyarı levhaları bırakılır.
Bakanlık demek uzaktan bakmak değildir.
Kırmızı plâkalı arabalarda şov yapmak ya da millete çalım atmak da değildir.
İşine bakmak, işinin gereğini yapmak demektir.
Sağlık Bakanlığı bu tahlilleri her yıl yaptırmak, halka bilgi vermek zorundadır.
Ama nerede?
***
Tabii ki pislik içinde olan sadece Alâgadi denizi değildir.
Girne sahillerinde deniz suyu fena halde kirlenmiş başka yöreler de vardır.
Ve aslında kanunun yetkili saydığı fakat yetki kullanmaktan kaçınmayı meslek edinen adamlar da bunu bilmektedirler.
Bildikleri halde susmakta, es geçmektedirler.
Bu konuda korkunç bir iddia var.
Deniz kirliliği hususunda bir vatandaş bir yetkiliyi uyarmış, bu konuda neden halkın bilgisiz bırakıldığını ve böylece halk sağlığının tehlikeye maruz kılındığını sormuş ve şu müthiş cevabı almış:
– Kirliliği biz de biliyoruz ama açıklama yapamayız, böyle bir açıklama yaparsak memlekete tek bir turist gelmez, gelmiş olanlar gider, oteller bomboş kalır, ekonomi çöker.
***
Kafa buysa vay halimize.
Buna kafa değil mankafa denir.
Ortaçağ kafası bile değil.
Tunç ve demir devri kafası bile değil, taş devri kafasıdır.
Yani taş kafa.
Nato kafa Nato mermerde hiç olmazsa mermer var, bu kafada mermer de yok.
Halis taş kafa.
***
Netice olarak soruyorum, bizde Sağlık Bakanlığı var mıdır, varsa kâğıt üstünde midir, var diyorlarsa gitsin Alâgadi denizini tahlil ettirsin, numara yapmadan, kıvırtmadan, dansöz Asena misali göbek dansına soyunmadan gerçeğin ne olduğunu halka dobra dobra söylesin.
Bekliyorum ve bu işin peşini bırakacak değilim.