Anastas ciddi bir rahatsızlık geçirmekteymiş.

Anastas’ın sözcüsü Mavroyannis daha da ağır bir rahatsızlık içindeymiş.

Anastas’ın kabinesi de rahatsız, muhalefeti de. 

Rahatsız olmayan kimse kalmamış.

Dehşetengiz bir rahatsızlık kasırgası kırıp geçirmekteymiş Rum kardeşlerimizi (!).

Salgın, bulaşıcı bir hastalık. 

Uzun uğraşlardan sonra teşhis konabilmiş.

Nedeni belli, fakat tedavisi mümkün değilmiş, çaresi ve ilâcı bulunamamış.

Bir iddiaya göre bu hastalık ancak Tahtalıköy’de sona erermiş.  

                                                           *** 

            Adına “rahatsızlık” denen bu hastalık hakkında gazetecilerin sorularına muhatap kalan Anastas bizzat konuşacağına perde gerisinde kalarak görüşmecisi Mavroyannis vasıtasıyla şöyle bir açıklama yaptırmıştır:

– Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC’ye yapacağı ziyaret çok rahatsız edicidir, yalnız bizim için değil, Kıbrıslı Türk’ler için de rahatsız olmalı, bu ziyaretin ne manası var bilmiyor ve Kıbrıs meselesine yardımcı olacak bir şey söyleyeceğine inanmıyorum, bizim gördüğümüz işgâl bölgelerinin İslâmlaştırılması mesajıdır.

                                                           ***

Görüyorsunuz, o kadar barışçıdırlar (!) ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapacağı sıradan bir ziyaret bile onları neredeyse yatağa düşürecek kadar hasta ve rahatsız etmektedir.

Neden acaba?

Kıbrıs Türk’ünün Türk milletiyle, yavruvatanın anavatanla dayanışması sürdükçe Kıbrıs’ı Türk unsurundan arındıramayacaklarını, ENOSİS kapısını açamayacakları gibi bu toprakta halis, katıksız ve katkısız bir ikinci Elen devleti yaratamayacaklarını biliyorlar da onun için. Erdoğan’ın ziyaretini bu açıdan değerlendirmektedirler.

                                                           ***

Şaşırmış değiliz, çünkü daha önce de belki bin kez şunu da söylemiştir: 

– Bizim Kıbrıs Türk’leriyle sorunumuz yoktur, bizim sorunumuz Türkiye iledir, Kıbrıs Türk’leri Ankara ile göbek bağını kesmelidir.

Hemen arkasından sık sık şunu da söylerler:

– Makarios’un vasiyetinden ve EOKA ruhundan ilham almaktayız, Elenizm’in çıkarlarını korumaktan asla vazgeçmeyeceğiz.

                                                           *** 

Bana diyor ki “sen Ankara’yı unut”.

Kendi halkına diyor ki “yolumuz EOKA’nın yoludur”.

EOKA yolu ise malûm ENOSİS’tir.

Yol Atina’da sona ermektedir.

Ben Ankara’yı unutacağım, o Atina’yı unutmayacak, üstelik Atina trenine beni de bindirecek, bütün hikâye budur.

                                                           *** 

Bundan dolayıdır ki gayet doğal bir ziyaretten hastalık derecesinde rahatsız olmakta, sar’a nöbetlerine tutulmaktadırlar.

Bizim ihanet erbabı…

Emperyalizmin aramızdaki akçeli beslemeleri…

Rum’un aramızdaki akçeli-akçesiz Truva atları…

Bizi işte böyle bir kafaya teslim etmenin, bunun adına da barış demenin ihanet tiyatrosunu oynamaktadırlar.

                                                           *** 

Ben, bugüne kadar çok eleştirdiğim, bundan sonra da eleştireceğim, birçok konuda hemfikir olmadığım Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şimdiden hoş geldiniz diyorum, anavatan Cumhurbaşkanı kim olursa olsun, ne zaman gelirse gelsin, ne kadar sık gelirse gelsin, başımızın üstünde yeri vardır diyorum.