Akıncı diyor ki “Kıbrıs Rum’ları eşitliğimizi içlerine sindirmelidir”.
Doğru diyor, tepeden-tırnağa haklı, çünkü…
Çözüm ister federasyon olsun, ister konfederasyon…
İster iki devletli formül, ister taksim temelinde Türkiye ve Yunanistan’a ilhak…
Bütün bunlara temel teşkil eden hak eşitlik hakkıdır.
***
Dolayısıyla Anastas siyaseten doğaldır ki Akıncı’nın sunduğu eşitlik lôkumunu yutmak, çiğnemek, hazmetmek zorundadır eğer bir yere varmak isterse. Anastas ise bunu kabul edeceğe benzemiyor, halinden memnun olduğu, bir yere varmak istemediği de ayan-beyan ortada.
Görülüyor ki ve sözlerinden anlaşılıyor ki eşitlik Anastas için yutamayacağı kadar büyük, hazmedemeyeceği kadar katı bir lôkmadır. Akıncı ne kadar çırpınırsa çırpınsın Anastas’ın sindirim sistemi eşitlik menüsünü sindirmeye hazır değildir, Anastas zaten buna razı da değildir.
Bize bireysel özgürlük önermektedir ki hiçbir kıymet-ül kurabiyesi yoktur, biz kabul etsek bile bunun sadece kâğıt üstünde kalacağını Anastas herkesten iyi bilmektedir. Nerede kaldı ki Kıbrıs Türk’ünün buna evet demesi mümkün değildir, çünkü bireysel eşitliğe razı olup muktesep hakkımız olan toplumsal eşitlikten vazgeçmek intihar demektir. Bu cezirede bireylerin değil, halkların eşitliği önemli ve hayatidir. Kıbrıs Cumhuriyeti bu temel üzerine bina edilmişti. Rum şimdi buna yanaşmıyor, çünkü niyeti kötü, çünkü bizimle barış içinde yaşayacağı bir çözümün değil, imzalar atıldıktan sonra bizi bitirmeye, tüketmeye açık şeytani bir çözümün peşindedir.
***
Bence Akıncı Anastas’a eşitliği yedirip hazmettirmekte zorlanacaktır. Bazı şeylerin hazmı gerçekten zordur. Bir zamanlar Posta’nın arkasında küçük bir kahvede akşam üzerleri toplanır tavla oynardık. Bizim meslek mensuplarının yanısıra merhum Mustafa Defteralı ve merhum Vedat Salih (Cipsi) gibi ünlü futbolcular, Cemal Münir gibi emekli yargıçlar da gelirdi. Bir gün Hasan Hasipoğlu ile tavla oynuyordum. Hasan kötü bir zar attı, kara kara düşünmeye başladı, aradan dakikalar geçti, zarın gereğini yapmıyor, yani oynamıyor, yani bu zarı içine sindiremiyordu. O kadar bekledi ki izleyicilerin bile canı sıkıldı, bu arada Taksici Ali şöyle dedi:
– Ama ne beklen öyle, zarı attın oynaycan, yeyemem-meyemem yok, yeycen.
***
Eşitlik davasında Anastas’ın vaziyeti Hasan Hasipoğlu’nun tavla davasındaki vaziyetinden farklı değildir. Taksici Ali’nin Hasan’a söylediğini Akıncı Anastas’a söyleyemeyeceğine, Anastas’ın sindirim sistemi de eşitliği yutamayacak kadar bozuk olduğuna göre bu aşamada bendeniz devreye girmek, bazı teşhisler koymak, çözüm önerilerinde bulunarak acizane “My Friend Mustafa”ya sunmak durumunda kalmış bulunuyorum.
***
Bu doğrultuda ben Akıncı’ya önereceğim, Akıncı da “His Friend Anastas” önersin…
Sindirim sistemini açmak üzere bence Anastas sık sık şunları yiyip-içmelidir:
***
Bu aşamada şunu da kaydetmeliyim ki bu menünün uygulanmasında aşırıya kaçılmamasına önemle dikkat edilmeli ve Anastas bu hususta Akıncı tarafından uyarılmalıdır, aksi takdirde tam tersi bir netice alınması ve siyasal kabızlıktan siyasal ishale geçilmesi önlenemez.
GÜNDEM
21 Aralık 2024SPOR
21 Aralık 2024GÜNDEM
21 Aralık 2024SPOR
21 Aralık 2024SPOR
21 Aralık 2024GÜNDEM
21 Aralık 2024GÜNDEM
21 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.