Arslan Bıçaklı aslanlar misali haykırmakta:
– Çalışanların hakları kısıtlanacak.
***
Bu haykırışın nedenini de izah ediyor Türk-Sen Başkanı Arslan Bıçaklı:
– Hükümet kamu reformu adı altında çalışanların haklarını geriletmek, kamu görevlilerinin izinlerini azaltmak, terfi haklarını kısıtlamak, çalışma saatlerini artırmak istiyor.
Bu izahatın hemen ardından son noktayı şöyle koymakta:
– Bu şekilde verimlilik artırılamaz, biz her şeyi biliriz ve yaparız anlayışı ile davranılmasını kabul edemeyiz, buna karşı geçmişte olduğu gibi yasal haklarımızı kullanmaktan çekinmeyeceğiz.
***
Hak geriletmek…
İzin azaltmak…
Terfi kısıtlamak…
Mesai saatlerini uzatmak…
Arslan’ın dediği doğruysa bunun da anlamı kimi hakların törpülenmesi, rendelenmesi, o haklardan yonga çıkarılması demek.
***
Yapma aslanım yapma, yapma bıçaklım yapma, sen ki hem aslan hem bıçaklısın yapma bunları be birader, kandırma (!) milleti kardeşim, vazgeç iftiradan (!).
İnanılır gibi değil (!) anlattığın masallar.
***
Ben inanmadım meselâ, çünkü Allah eksik etmesin, Tufan ağa misali bir sadrazam bulunmakta başımızda, emek şampiyonu, düzen düşmanı kebir bir ağa.
Ne mümkün Tufan ağanın devr-i iktidarında emekçi hakkı kısıtlamak?
Tam tersine, sabahtan akşama can havliyle çırpınmaktadır (!) emeğin kutsallığını daha da yüceltmek, astronot misali şimal yıldızına çıkarmak için…
***
Kör müsün sen be arkadaş, görmüyor musun bu doğrultuda şimdiye kadar yaptıklarını?
Görmüyor musun fikrini ve zikrini nasıl belli ettiğini, üçlü kararname faslını tek hamlede nasıl hallettiğini?
Miyop musun sen?
Oturtmadı mı militanlarını üçlü kararname koltuklarına?
Ve böylece ısbatlamadı mı en yüce, en kutsal değerin üçlü kararname olduğunu?
Hangi haktan, hangi emekçiden dem vurmaktasın sen?
Emekçi demek müdür, müsteşar, danışman, falan-filân demek değil midir?
Şoförü, odacıyı, işçiyi, sıradan memuru da mı emekçi saymaktasın sen?
Bu kafadaysan yazık sana.
Bilmiyorsan öğren arkadaş.
Emek ne demek, emekçi ne demek, işçi ne demek, çalışan ne demek, git de öğren birader.
Öğren de gel, geldikten sonra da ona göre lâf-ı güzaf eyle.
Git, rahle-i tedrisinden geç Tufan ağanın.
Düzeni değiştirmek gibi bir derdi vardır ağamızın.
Nasıl değiştirecektir?
Tabii ki üçlü kararname makinasını çalıştırarak değiştirecektir.
Geri kalanların isterse boynu kopsun. Zaten ne âlâkası var onların emekle, emekçilikle?
Hangi haktan bahsetmektesin sen?
Hak yok, vazife vardır aslanım.
Olmayan hakkın kısıtlanması mı olurmuş?
Haybeye konuşmaktasın sen…
Git, biat eyle Tufan ağaya, sen de kap bir müsteşarlık…
Hak da budur, hukuk da. Emek de böyledir, emekçilik de.