Advertisement

Av. Fuat VEZİROĞLU YARGIYI ELEŞTİRMEK (VI)

Yargının bir parçası sayılan Başsavcılık kurumuna gelince…
Anayasaya göre Başsavcılık yani Başsavcı ve savcılar devletin avukatıdırlar.
Devlet nedir?
Bir halkın egemen olduğu toprak parçası üzerinde kurduğu en üst örgüte devlet denir.
Devletin sahibi kim?
Halk.
Demek ki Başsavcılık aslında halkın avukatıdır, halkın avukatı olmakla yükümlüdür.
Nitekim savcılara genellikle “kamu avukatı” denmektedir.
İngilizce deyimiyle Public Prosecutor.
***
Devlet başka siyasal iktidar başkadır.
Devleti siyasal iktidarlar yönetir, fakat siyasal iktidarlar bizahiti devlet değildir.
Siyasal iktidarlar geçicidir.
Biri gider öteki gelir.
Ne gelen ne giden iktidar “ben devletim” diyemez.
Dediği anda o ülkede demokrasi de yoktur, hukuk da yoktur, adalet de yoktur.
“Ben devletim” zihniyeti ancak diktatörlüklerde, mutlak monarşilerde olur.
Nitekim bir zamanlar Fransız kralları “devlet demek ben demektir” diyordu.
Tek başına devlet.
***
Bütün bu izahattan sonra gelmek istediğim bir nokta var.
Bizim Başsavcılık şu anda hangi konumdadır?
Pratikte, uygulamada kamunun avukatı mıdır, siyasal iktidarların avukatı mı?
Şu anda benim gözlemlediğim bizim Başsavcılığın kamunun avukatı olmaktan ziyade siyasal iktidarların avukatı olma noktasına geldiğidir.
Bu da yeni değildir, yıllardan beri böyle.
Yer yer istisnalar olabilir.
Derler ki istisnalar kaideyi bozmaz.
***
Neden böyle diyorum, çünkü meslek hayatımda bunu yaşayarak görüyorum.
Nasıl görüyorum?
Şöyle:
Başsavcılık kamunun avukatı olduğuna göre devlet-vatandaş davalaşmalarında vatandaşın açıkça haklı olması halinde devleti savunmaktan kaçınması iktiza eder.
Böyle hallerde yapması gereken şey devlet makamlarına “bu konuda haksızsınız, bu ihtilâfı şu şekilde halletmelisiniz” demesi gerekir. Devlet makamı ısrar ederse savunmasını üstlenmez, zaten doğrusu da budur.
Devletin haksız olduğunu bile bile ihtilâfı yargıya taşımak yargının maliyetini de yükseltir, yargının emek ve zamanını israf etmek suretiyle de adaletsizliğe yol açar.
***
Bir devlet makamı vatandaş tarafından dava edildiğinde dava dilekçesi Başsavcılığa gönderilir ve yaşayarak görüyorum ki devletin haksızlığı açıkça ortada olan ihtilâflarda devlet sonuna kadar savunulur. Mahkemelerimizde bunun çok az istisnasına tanık oldum.
Bazan savcılara şunu söyleriz:
– Devletin bu davayı kazanmasına imkân yok, yargıyı boşuna uğraştırıyorsunuz, neden devletin haksızlığını yargı önünde beyan etmekten kaçınıyorsunuz?
Bir gün bir savcı bana şu yanıtı verdi:
– Ben niye sorumluluk alayım ki, varsın mahkeme karar versin.
***
Zihniyet buysa sözün bittiği yerdeyiz.
Hukukun da bittiği yerde.