Akıncı soruyor:
– Bu topraklar için bundan sonra ortak bir yol yürünebilecek mi?
Anastas bu tür sorulara Tarzan dilinden cevap verdiği, ancak Akıncı Tarzan’ca bilmediği için ben tercüme ediyorum:
– Makarios’un yolundan gidilecekse elbette ortak bir yol bulunacaktır.
***
Akıncı diyor ki:
– Gelecek kuşakların barış ve huzur içinde olmasını istiyoruz, ancak bunu benim tek taraflı istemem yetmez.
Anastas’ın cevabını tercüme ediyorum:
– Benim dediğime geldiğin zaman ikimiz de istemiş oluruz, biz Elen’ler barış içinde yaşar, siz de Konya ovasına doğru topluca maraton koşarsınız.
***
Akıncı diyor ki:
– Barış içinde bir gelecek için Kıbrıs’ta enerji ve güvenlik politikalarında akıl yolunda buluşmak gerekir.
Anastas’ın cevabını tercüme ediyorum:
– Enerji demek bizim egemenlik hakkımız demektir, sahte devletlerin egemenliği yoktur; güvenlik demek ranti-maranti denen maskaralıklara son verilmesi, asker kılıklı Yörük’lerin kasaplık hayvan misali yük gemilerine doldurularak Mersin sahillerine tahliye edilmesi demektir.
***
Akıncı diyor ki:
– Geldiğimiz noktada artık gerçekten bu olayın bir 50 yıl daha devam edemeyeceğini herkesin idrak ettiğini düşünüyorum.
Anastas’ın cevabını tercüme ediyorum:
– Derler ki tekkede sabreden Derviş çorbayı içermiş. Eroğlu’nun Derviş’ine bile bu çorbayı içirmediğime göre herhalde Lemeşani “Arkadaşım Mustafa”ya içirecek değilim, aradan 50 sene değil 50 asır da geçse ben bu tekkede bekleyecek ve ENOSİS çorbasını ergeç içeceğim.
***
Akıncı diyor ki:
– İdrak edemeyenler varsa onların da idrak etmelerine yardımcı olmamız gerekir.
Anastas’ın cevabını tercüme ediyorum:
– Senin yardımına ihtiyacım olsaydı bit pazarına nur yağardı, EOKA ruhunun yardımı bana yeter ve artar bile.
***
Akıncı diyor ki:
– Bu işin bu şekilde 50 yıl daha gitmesine koşullar izin vermez.
Anastas’ın cevabını tercüme ediyorum:
– Sen kimsin be efendi, sen kimsin ki izinden-mizinden dem vurmaktasın, bizim izne ihtiyacımız olduğunu da nereden çıkardın, koşulları ise sen değil ben saptamaktayım, üstelik yalnız Atina ile değil, senin yoldaş sandığın Brüksel ile birlikte saptamaktayım.
***
Akıncı diyor ki:
– Bu halkın seçilmiş cumhurbaşkanı olarak halkıma 3 yıl önce vaat ettiğim çizgimi aynen muhafaza ediyorum, Kıbrıs’ta çözüm gündeminin baş köşesinde olmaya devam ediyorum.
Anastas’ın cevabını tercüme ediyorum:
– Ne cumhurbaşkanı my friend, hangi cumhurbaşkanı, sahte devletin başkanı mı olurmuş, sen sadece ve sadece benim vatandaşımsın, hepsi o kadar, baş köşede değil olsan olsan ancak kıç köşede olabilirsin, seni baş köşeye oturtmam ancak tek bir şartla mümkündür, o da Silihtar köşkünden bana doğru beyaz bir bez parçası sallamandır.