Duyduk duymadık demeyin, federasyon nanesinden başka hiçbir nane yemeyin, “büyük dostumuz ve müttefikimiz Kıbrıs Rum devleti”nin (!) sabık başsavcısı Markidis’ten bizim Akıncı’ya can-ı yürekten, can-ı gönülden ve can-ı işkembeden şahane bir destek çağrısı gelmiştir, hayırlara vesile olur inşallah.
***
“Yes be annem”in kurucu paşalarından Markidis şöyle diyor:
– Akıncı iki bölgeli iki toplumlu federasyonda ısrar eden bir siyasi liderdir. Dolayısıyla, Akıncı’nın seçimle olası devrilmesinden önce Kıbrıs sorununun çözüm tarihinin zaman çizelgesi var. Akıncı’yı bozmak yerine ona karşı tavrımızı değiştirsek daha iyi olur”.
***
Markidis’in sözlerini anlamak için tercümana gerek yok.
Adam diyor ki:
– Akıncı federasyoncudur, ilk seçimde devrilebilir, oysa bir daha onun gibisini bulamayız, aklımızı başımıza toplayalım, Akıncı gitmeden bu Kıbrıs işini bitirelim, aksi halde ayvayı yeriz.
Verdiği açık mesaj budur.
***
Rum medyasında Akıncı hakkında sık sık yer alan “işgâl lideri”, “sahte lider” gibisinden bunca aşağılamaya rağmen bunca yılın suskunluğundan sonra Markidis’in birden bire durumdan vazife çıkararak Akıncı avukatlığına soyunmasının hikmeti ne olsa acaba?
Neden bu muhabbet, neden bu Akıncı sevdası?
***
Asgari müşterekleri var.
Hem Akıncı hem Markidis referandum sürecinin “yes be annem paşaları” arasındadır.
Markidis üstelik Annanist projenin sadece destekçilerinden biri değildi.
Çok önemli bir özelliği daha var Markidis’in.
Annanist plânın kaleme alıcılarından da biriydi.
***
İşin gerçeğini bir kez daha anımsayalım.
Annan Plânı’nın temel metninin şeytani zekâya sahip Amerikan ve İngiliz diplomat ve hukukçuları tarafından yazıldığı malûmdur, ne var ki bu plân 4-5 defa revize edilmiş, değiştirilmiştir.
Neden revize edildi, Rum’u tatmin etmek ve plânın kabulünü sağlamak için.
Yani ağlayan çocuğa meme veriliyordu.
O revizyon işlemleri sırasında Başsavcı olan Markidis “yes be annem”in başrol oyuncularından biriydi.
***
Nereden mi biliyorum, anlatayım.
O günlerde Dr. Vasos Lissaridis’e sordular:
– Ne olacak bu Annan Plânı, kaç defa değişecek daha?
Lissaridis şu yanıtı verdi:
– Bana değil Markidis’e sorun, onunla yazıyorlar her şeyi.
Gerçekten de o günlerde Markidis BM’nin adamı De Soto, İngiliz’in adamı David Hannay, Amerika’nın adamı Thomas Weston Rum Başsavcılığında Annan Plânı’na son şeklini veriyorlardı. Emperyalizm bizi ciddiye almıyor, adam yerine koymuyor, biğzimle temas kurmuyordu, çünkü biz çantada keklik idik.
***
Dolayısıyla şimdi “yes be annem”in müellifi ve büyük mücahidi Markidis’in Akıncı’ya şiddetli destek atışı yapmasına hiç şaşırmadım.
Akıncı ve Markidis aynı yollardan aynı hedefe gitmekteydiler.
Beraber yürümüşlerdi o yollarda, beraber ıslanmışlardı “yes be annem” ağacının altında.
Demek ki yalnız fedakâr değil, aynı zamanda vefakâr adamdır Markidis.
Belli ki hiç unutmadı Akıncı’yı, vefa borcunu ödüyor eski yoldaşına.