DOLAR 32,4987 -0.13%
EURO 34,9554 0.32%
ALTIN 2.427,580,19
BITCOIN 2078244-3,77%
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Av.Veziroğlu;    Özker Özgür benden önce imza attı

Av.Veziroğlu; Özker Özgür benden önce imza attı

ABONE OL
18 Kasım 2018 22:11
Av.Veziroğlu;    Özker Özgür benden önce imza attı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

NACAK GAZETESİ- TMT günlerinden itibaren Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesinde yer alan, siyasi duruşu kadar keskin kalemiyle de dikkat çeken eski politikacı, gazeteci, yazar ve hukukçu 83 yaşındaki Fuat Veziroğlu, aktif görev yaptığı Türk Cemaat Meclisi’nden KKTC’ye uzanan siyasi gelişmeleri ve bağımsızlık ilanı sonrasını TAK’a değerlendirdi.
“BAĞIMSIZ TÜRK DEVLETİ”
Soru: 15 Kasım 1983’e nasıl gelindi?
Kıbrıs’ta bağımsız Türk devleti, Rauf Denktaş tarafından 1974-75’te gündeme getirilmişti. Denktaş daha o zaman, Barış Harekatı’ndan bir süre sonra Türkiye’yi bağımsız bir Türk devleti için ikna etmeye çabaladı ama olmadı. Türkiye doğrudan doğruya devlet kurulmaması, müzakereye imkan tanınması ve bir federe devlet kurulmasından yanaydı. Ve böylece Denktaş’ı Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni kurmaya ikna ettiler.
Yıllarca devam eden görüşmelerde hiçbir sonuç elde edilemeyince Denktaş, 1983 başlarında halkı bağımsız devlet konusunda yeniden harekete geçirmeye başladı. Yani bağımsız devlet tohumlarını ekmeye başladı. Kasım 1983 öncesine bakıldığında, Denktaş’ın muazzam kalabalıkların toplandığı mitingler düzenlediğini görürüz. Bir rüzgar halinde başlayan bu hareket, yavaş yavaş fırtınaya, sonra da kasırgaya dönüştü.
“RUM ÖNERİLERİ İDAM FERMANI”
Soru: Fırtınaya nasıl dönüştü bu hareket?
Rum tarafı Mayıs 1983’te Kıbrıs meselesini BM gündemine koydurdu ve konuşulmasını istedi. Meclis’ten bu toplantıyı izlemek üzere görevlendirilen milletvekillerinden biri de bendim. Gruplara ayrılarak bazı devletlerin BM bürolarıyla temasa geçip, derdimizi anlatmaya çalıştık. Aralarında Glafkos Klerides’in de olduğu Rum heyetle tesadüfen karşılaşıp, sohbet edince 1974’ten önceki görüşlerinin aynen devam ettiğini gördüm. BM’ye sunmak üzere hazırladıkları öneriyi bize gösterdikleri öneri, Türkler için bir idam fermanı gibi bir şeydi. Bu görüşümü onlarla da paylaştım. Nitekim bu öneriyi daha sonra onlar değil ama bağlantısızlar diye bilinen Cezayir, Küba ve Zimbabwe sundu genel kurula. O konuşma sırasında, dayanamayıp, “Kıbrıs sorununu Zimbabwe ile mi halledeceksin yoksa bizimle mi” diye çıkıştım. “Gelin Kıbrıs Türkleri ve Rumları burada buluşalım ve her iki tarafı da tatmin edecek müşterek bir karar tasarısı sunalım” teklifime yanıt Galanos’tan geldi: “Tanınmış bir devlet olmanın avantajlarından asla vazgeçmeyiz.” Nitekim onların hazırlayıp, alakasız 3 ülkenin sunduğu karar tasarısı önerisi genel kurulda kabul edildi. Meselenin BM gündemine alınması için müracaatı onlar yaptı ama önergeyi bu ülkeler sundu. Kıbrıs’ta bu karara tepkiler muazzam oldu.
“‘TKP’DEN İSTİFA ETTİM”
Soru: Adaya dönünce siz ne yaptınız?
New York’ta Rumlarda hiçbir zihniyet değişikliği olmadığını görünce, adaya gelir gelmez partime, TKP’ye gittim ve Denktaş’ın ayrı devlet kurma faaliyetlerine destek vermemiz gerektiğini söyledim. Benim talebim üzerine toplanan parti meclisinde, ilke olarak federasyonun desteklendiğini ancak bir uzlaşma ihtimali belirmediği takdirde, başka çözümlere de açık olunacağına ilişkin ifadelerin yer aldığı TKP’nin 1981’deki seçim bildirgesini hatırlatarak, karşı taraf federasyona yanaşmadığına göre biz de akıntıya karşı kürek çekmek yerine, halkla birlikte Denktaş’a destek olalım dedim. Hatta bağımsız devlet ilanı konusunda bayrağı Denktaş’ın elinden alalım önerisinde bulundum. Oylama oldu. 1 ya da 2 oy farkla benim teklifim reddedildi. Ziya Rızkı ve İsmail Bozkurt’un çekimser kalması üzerine çok canım sıkıldı. “Eğer ben derdimi Ziya Bey ve İsmail Bey’e anlatamadıysam, benim artık TKP’de yerim yoktur” dedim ve Mayıs 1983’te TKP’den istifa ettim. O günden itibaren Denktaş’a cumhuriyet ilanı konusunda gazete köşe yazılarımda da destek vermeye devam ettim.
“O BEKLEDİĞİN CUMHURİYET 15 KASIM’DA KURULACAK”
Soru: Bağımsızlık ilan edileceğini nasıl öğrendiniz?
Ekim ayı içindeydi, Denktaş bir gün beni çağırdı ve “O beklediğin cumhuriyet kurulacak. Ve sana bir sır veriyorum. Bu cumhuriyet 15 Kasım’da kurulacak” dedi. “Niçin 15 Kasım?” diye sorunca da “Geçitkale çatışmalarının yıl dönümü nedeniyle” dedi. “Ne yapacağım ben” diye sorunca, ayrıntıya girmeden, “güvendiğin, çok samimi olduğun bazı milletvekillerine açabilirsin” yanıtını aldım. Ve ben de 2 kişiye bilgi verdim: Ekrem Ural ve Gözay Halim’e. Sonradan öğrendim, benim yanım sıra aynı bilgiyi ekim ayında İsmet Kotak’a da vermiş. İsmet Kotak da gitmiş ve İsmail Bozkurt’a söylemiş. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda elçilikteki resepsiyonda tanıştığım ABD Büyükelçisi, “Biliyorum ayrı bir devlet kuracaksınız ama zamanını bilmiyorum” diyerek ağzımı yokladı. Baskı kurup önlemeye çalışacağını düşündüğümden “Evet kuruyoruz… Gelecek yıl bugünlerde” yanıtını verdim. 14 Kasım’da Cumhurbaşkanlığı’nda yemeğe davet edildik.
“BASKI, TEHDİT YOK”
Yemekte CTP Milletvekili Naci Talat ile yan yana oturuyoruz. Biraz yiyip içtikten sonra Denktaş, cumhuriyetin ertesi gün ilan edileceği haberini verdi. Denktaş, “Şu andan itibaren dış dünyayla bütün ilişkimiz kesilmiştir. Telefon, telgraf ya da başka bir araçla dış dünyayla temas kurmanız mümkün değil. Yarın meclis toplanacaktır. Devlet ilanına isteyen olumlu, istemeyen olumsuz oy verir. Fakat olumsuz oy verenler, oluşacak kurucu mecliste yer almayabilirler” dedi.
Soru: Denktaş’ın yemekte “bağımsızlığı reddedenlerin bu sistemde yeri olamayacak” şeklinde kendilerini tehdit ettiğini iddia edenler var…
Kurucu deyip demediğinden emin değilim ancak bir devlet kurulurken, kurucu meclis kurulduğundan, Denktaş’ın o sözlerini kurucu meclis anlamında aldım… Tabii, o gece baskı yapıldığı, aleyhte oy verirlerse hiçbir yerde yer alamayacakları yönünde tehdit aldıklarını iddia edenler var. Öyle bir şey yok. Yer almayabilirsiniz dedi. Devlette, ya da mecliste. Kesinlikle olmayacaksınız diye bir ifade yok.
“ÖZKER HOCA BENDEN ÖNCE İMZA ATTI”
Soru: Ertesi sabah neler oldu?
Bağımsızlık Bildirgesi ertesi günü Meclis toplantısından önce imzaya açıldı. İmzaya gittiğimde, Özker Hoca’nın imzalayıp imzalamadığını sorduğumda “çoktan” yanıtını aldım… Genel kurulda da Bağımsızlık Bildirgesi okunduktan sonra Nejat Konuk onaya sundu ve ayakta onaylamamızı istedi. İlk defa böyle bir şey oldu. 15 yıl parlamentoda milletvekilliği yaptım, ayakta oylama hatırlamam. Hep beraber ayağa kalktık.
“BEN KALEME ALDIM”
Soru: Bağımsızlık bildirgesini kim kaleme aldı?
İlk şeklini ben kaleme aldım fakat daha sonra Türkiye’nin yolladığı ünlü hukuk profesörü, siyasetçi Turhan Feyzioğlu benim hazırladığım metinde yüzde 90 değişiklik yaptı. Benim hazırladığım metin, benim olmaktan çıktı.
Soru: Ne değişti bildirgede?
En önemli değişiklik şuydu. Bu devletin, Rumlarla müzakere yapılıp, bir çözüm bulunmasına engel teşkil etmediği anlamına gelen bir madde eklendi. Benim yazdığımda böyle bir ifade yoktu.
“DENKTAŞ – EVREN”
Soru: Denktaş Türkiye’yi nasıl ikna etti sizce?
Tabii bizim Türkiye’nin onayını almadan bağımsız devlet ilan etmemiz pek mümkün değildi. Türkiye bile bizi tanımazsa, yokuz demek olacaktı. Türkiye’de kasım veya aralık içinde seçim olacak ve askeri idare sona erecekti. Kenan Evren’e “Bağımsızlığın ilanı senin döneminde olursa olur. Seçimle gelecek bir iktidara bunu kabul ettiremeyeceğiz. Ya da ikna etmemiz uzun zaman alacak” diye baskı kuran Denktaş, uzun uğraşlardan sonra Kenan Evren’i ikna etti. Nitekim daha sonra seçimle iktidara gelen Turgut Özal, “Kıbrıs meselesi başımızda derttir. KKTC’yi kucağımda buldum. Denktaş, bir boğa gibi Türkiye’yi boynuzlarından tuttu, istediği yere götürüyor” dedi. (YARIN: KKTC’NİN İLANINDAN SONRA YAŞANANLAR)

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.