Ulu önder Atatürk’ün, Türk gençliğine armağanı olan 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı vatan bildiğimiz bu topraklarda bugün bir kez daha kutlayacağız.
Bazı “büyükler” çeşitli açıklamalar yapacak. Her yıl olduğu gibi “gençlerimize daha güzel ve daha aydınlık yarınlar yaratacağız” denilecek. Atatürk’ü de de içi boş ve kuru söylemlerle anacaklar.
Ama, geleceğimizin teminatı olan gençlerimize , her yılın 19 Mayıs gününde atılan kuru nutuklar ve boş konuşmalarla sahip çıkılamaz. Atatürk de içi boş ve kuru söylemlerle yaşatılamaz.
Gençlerimize sahip çıkmak demek onlara çağdaş eğitim sunmak, geleceklerine yatırım yapmak, Rum’un esiri olmamaları için devlete ve egemenliğe sahip çıkmak demektir.
Atatürk’ü yaşatmak ise, ilke ve devrimlerini her alanda uygulamak denmektir.
Tören ve büst Atatürkçülüğü ise Atatürk’ü öldürmek demektir.
***
Atatürk ilke ve devrimlerinin takipçisi olan halkımız, İngiliz Sömürge İdaresi döneminde 19 Mayısları evlerinde kutlardı. O gün geldiğinde sandıklar açılır, Türk bayrakları çıkarılar ve Atatürk’ün fotoğrafları duvarlara asılırdı.
Okullarda ise, sürgünü ve zindanları göze alan öğretmenlerimiz, her ne pahasına olursa olsun 19 Mayıs’ı kutlamaya çalışırdı. Kara tahtalara “Atatürk” yazılır, konuşmalar yapılır, şiirler okunurdu. Bu öğretmenleri saygı ve rahmetle anıyorum. Bu topraklarda Atatürk ilke ve devrimlerinin yeşermesine, kök salmasına onlar öncülük ettiler. İlham aldıkları Kuvvay-ı_Milliye ruhuyla, direnişi başlattılar.
***
Bu arada, çocukluğuma dönüp, bakıyorum; 19 Mayıs’ı ilk kez ne zaman kutladık diye.
Aradan yıllar geçmiş, tam olarak hatırlamak mümkün değil.
1963 Aralık ayında köyümüze yapılan Rum saldırısı sonucunda Dağyolu köyüne göç etmiştik. İlk okula orada başladım. Tek bir sınıf var. Birlerden altılara kadar tüm öğrenciler orada ders görürdü. Bir tane de öğretmenimiz vardı. O da bütün sınıflara sırayla ders verirdi.
Öğretmenimiz 19 Mayıs’tan günler önce bize şiirler öğretir, konuşmalar hazırlar ve çeşitli etkinliklerin ön hazırlığını yapardı. Sınıfın duvarları ise Atatürk’ün fotoğrafları ile süslenirdi. İşte, benim çocukluğumdan hatırladığım bunlar.
***
Lefkoşa’ya gelip, Yediler mahallesindeki göçmen evlerine yerleştiğimizde ise Arapahmet İlkokulu’nda devam ettim.
Enosis hedefli Kanlı Noel saldırılarından sonra, çatışmaların daha da şiddetlenerek devam ettiği günlerdi. 19 Mayıs’ın kitlesel şekilde kutlanmaması gündeme gelmişti.
TMT’nin efsanevi lideri, “Bozkurt” kod adlı Kenan Coygun “böyle şey olamaz, her ne pahasına olursa olsun kutlanacak” demişti.
Öyle de oldu.
Mücahitlerin bu törende giyecek, üzerlerinde ay-yıldız bulunan beyaz t-shirtleri yoktu. Onlar da , kartondan ay-yıldız kalıpları yaparak, bunları göğüslerine yerleştirdiler ve günlerce güneşte kalarak, ay-yıldızı güneş yanığı olarak göğüslerine işlediler.
Ve, işte bunu da unutmak mümkün değil.
Aradan yıllar geçti. Bugün, 19 Mayısları özgür ve korkusuz olarak kutluyoruz.
Dileğim, 19 Mayısların vatan bildiğimiz bu topraklarda sonsuza dek kutlanması… Çocuklarımızın Rum’un esiri olmaması, geleceklerinin aydınlık olması.
Başka ne isteriz ki…
GÜNDEM
19 Kasım 2024SPOR
19 Kasım 2024GÜNDEM
19 Kasım 2024SPOR
19 Kasım 2024SPOR
19 Kasım 2024GÜNDEM
19 Kasım 2024GÜNDEM
19 Kasım 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.