Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimin KKTC’nin ve Kıbrıs Türk halkının geleceğiyle ilgili olarak çok önemli olduğunu biliyoruz.
Bizim bildiğimiz gibi emperyalist güçler ile Rum- Yunan ikilisi de de bunu çok iyi biliyor. Bu nedenle de “federasyonu” savunan ve Türkiye’ye karşı çıkan adayın kazanması için ellerinden geleni yapıyorlar.
Bu arada, tümü de iki devletli çözümü savunan, Türkiye anavatanımdır diyen, Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünden vazgeçilemeyeceğini belirten UBP Cumhurbaşkanı adayı Ersin Tatar’ı hedef almış durumda.
Ama, Tatar’ı hedef alan sadece bunlar değil.
Son günlerde, sahte milliyetçiler ile ajan-provokatörler de devreye konuldu. Bunlar da yalan, iftira ve gerçek dışı iddia ve haberlerle Tatar’ı hedef almış durumda.
Kendilerini “milliyetçi ve vatansever” olarak tanıtan bu ajan-provokatörler , Tatar’ın “milliyetçi olmadığını” söyleyebilecek kadar ileri giderken ulusal güçler ile sağ seçmene de “seçime katılmayın, oy kullanmayan , seçimi boykot edin” çağrıları yapıyorlar.
Peki, ulusal güçler ile sağ seçmen sandığa gitmezse ne olur?
Mustafa Akıncı, Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanır.
İşte bu nedenle de bu ajan-provokatörlerin Mustafa Akıncı’ya hizmet ettikleri ortada.
***
Peki, bu “Seçimi Boykot Grubu” nasıl ve neden ortaya çıktı, bunun başını da kim çekiyor?
Bunun başını ajan- provokatör olarak tanınan bir kişi çekiyor. Bu kişi de salsacı.
Salsacı, Londra’da yaşarken AKEL’e hizmet ediyor ve CTP içinde AKEL’e karşı çıkanları ihbar ediyordu. O günlerde komünistti ve Girne Kapısı’nda yaptığı konuşmalarda Rus tanklarını çağırıyordu. Deşifre olduktan sonra ise CTP’den atıldı.
Ağladı, yalvardı, “ben değiştim” dedi ve sağa yaklaştı. Geç yaşına rağmen memur oldu. Bu arada kuşkulu davranışları nedeniyle güvenilemez bir kişiydi.
Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın danışmanı olmamasına rağmen, kendisini “Denktaş’ın danışmanı” olarak tanıtıyordu.
Ergenekon kumpası günlerinde ise KKTC’deki komutanları, yurtsever gazetecileri, eski TMT’cileri “bunlar Ergenekoncu’dur” diyerek FETÖ’ya ihbar eden de buydu.
Bu arada, memur olmasına rağmen milyon Dolarlık mal ve mülk sahibi oldu. Bu kadar çok parayı nereden bulduğunu da hala açıklamış değil.
Paraya kavuşunca salsaya merak saldı. Rum barlarından çıkmaz oldu.
Ve, Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşınca yeniden devreye konuldu.
Salsacı, ilk önce UBP’nin aday göstermeyip Kudret Özersay’ın çatı aday olmasını gündeme getirdi. Bu tutmayınca Siber Siber’in Cumhurbaşkanı adayı olmasını savundu. Hedefi sadece ve sadece provokasyon yaratıp, sağ da kavga çıkartmaktı.
Sonuçta, bu ajan-provokatör deşifre oldu ve dışlandı.
Ama, şimdi de bu ajan-provokatör aldığı talimatlar doğrultusunda “Seçimi Boykot Grubu” nu oluşturdu.
Kendisini “baş milliyetçi” olarak tanıtırken, söyledikleri şu;
“Tatar, Özersay, Arıklı, Serdar milliyetçi değil. Bu nedenle seçimi boykot edelim, sandığa gitmeyelim, oy kullanmayalım.”
Peki, ulusal güçler ile sağ seçmenin sandığa gitmemesi kime yarar?
Yukarıda da belirttiğim gibi Akıncı’nın işine yarar.
Ve, bu salsacı ajan- provokatöre verilen görev bu.
Bu arada gecenin geç vakitlerinde federasyonu savunan aday ile görüştüğü ve yüklü miktarda para aldığı da söyleniyor.
Dikkatli ve uyanık olmakta yarar var.