Dönemin Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın Sözcüsü Hasan Erçakıca’nın, AKEL ile ilgili açıklamasını unutmak mümkün değil. Erçakıca şöyle demişti;
“Güney’deki Rum siyasi partilerinin her birinin ayrı görevi var. AKEL’in görevi ise KKTC’deki beşinci kol faaliyetlerini yürütmektir.”
Tabii ki AKEL bu görevi yeni değil, bunun geçmişi çok eskilere dayanır. Enosis mücadelesinin doruğa tırmandığı ve sendika binalarına Yunan bayraklarının asıldığı 1942- 1945 döneminde, Türk işçileri Rum sendikalarından ayrılıp, Türk sendikalarını kurmaya başlar. O günlerde AKEL üyesi olan Ahmet Sadi Erkut’un yayınladığı “İşçinin Sesi” adlı gazete de Türk sendikacılara karşı büyük bir saldırı başlatır. Türk sendikacıları Türkiye’nin emrinde olup, adayı bölmeye çalışmakla suçlar.
Türk sendikacılara yönelik bu saldırılar ve çirkin suçlamalar devam ederken, Ahmet Muzaffer Gürkan tarafından yayınlanan TÜRK SÖZÜ adlı gazetede de şu haber yer alır;
“Ahmet Sadi Erkut, AKEL’den aldığı para ile İŞÇİNİN SESİ adlı gazeteyi yayınlamaktadır. Amacı ise Rum emellerine hizmet etmektir.”
Ve ne kadar acıdır ki, Ahmet Sadi Erkut için bunları yazan Ahmet Muzaffer Gürkan, 1960 yılında AKEL’den para alarak CUMHURİYET adlı gazeteyi yayınlayacaktır. Bu gazetenin hedefi de Kıbrıs Türk liderliği ile TMT’yi yıpratmak ve Kıbrıs Türk halkının Türkiye ile olan bağlarını koparmaktı.
Ve, yukarıda verdiğim örneklere göre de AKEL’in , Kıbrıs Türkleri içindeki beşinci kol faaliyetleri çok eskilere dayanır.
***
Şimdi de günümüze gelelim ve son dönemde yaşananlara bakalım.
Müzakerelerin kaldığı yerden başlatılması gündeme geldiğinden beri AKEL boş durmuyor. CTP, BKP, TDP, YKP ve diğer sivil toplum örgütlerini ziyaret ediyor. Bunlarla toplantılar yapılıp, ortak açıklamalar yayınlanıyor;
“Hedefimiz birleşik Kıbrıs’tır. Yabancı askerlere ve garantilere ihtiyaç yoktur. Bunlara ulaşmak için birlikte mücadele etmeliyiz.”
Ve bu hedef, Rum tarafının belirlediği ana hedef.
Dahası da var;
İçimizdeki bazı siyasi partiler ile sivil toplum örgütlerinin yöneticileri, AKEL heyetleri içerisinde Avrupa başkentlerini ziyaret ediyor. Yaptıkları açıklamalarda “biz Kıbrıslıyız, yabancılar dışarı” deniliyor.
“Yabancı askerler ile yabancı” olarak tanımladıkları ise Türk askeri ile Türkiye.
Ve, AKEL KKTC’de başarılı bir şekilde beşinci kol faaliyetlerini yürütüyor.
Çünkü “dur” diyen ve tedbir alan yok.
****
Geçtiğimiz günlerde de AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun Ankara ziyareti gündeme geldi. Öylesine büyük bfr propaganda yürütüldü ki, Kiprianu’nun Türk hükümetinin davetiyle Ankara’yı ziyaret edeceği algısı oluşturulmaya çalışıldı.
Bu arada da fısıltı halinde “bakınız Türkiye bizi satıyor, Türkiye Rum Yönetimini tanıyacak” yalanları ileri sürüldü.
Halbuki, Kiprianu “Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı” tarafından düzenlenen panele katılmak için Ankara’ya gitti. Bunun öncesinde de Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu ile görüşme talebinde bulundu.
Tabii ki misafiri kırmak olmazdı ve Çavuşoğlu, Kiprianu’yu Ankara’daki evinde misafir etti ve görüştü.
Böylelikle de AKEL’in oyunu bozuldu.
Peki, AKEL’in oyunu ne idi?
Kiprianu, Çavuşoğlu ile Dışişleri Bakanlığı binasında görüşmeyi umut ediyordu. Ve, bu görüşme Dışişleri Bakanlığı binasında gerçekleşseydi, Rum tarafı “Türkiye bizi tanıdı” diyerek dünyayı ayağa kaldıracak, Kıbrıs Türk halkına da moral ve direnç yıkıcı büyük bir darbe vuracaktı.
Ama, Çavuşoğlu, Kiprianu’nun ne mal olduğunu biliyordu. Kiprianu’yu kendi evinde misafir etti, ağırladı, güvenlik ve garantiler konularında da söyleyeceğini söyledi ve uğurladı.
Şimdi ise geriye, Kiprianu’ya neler söylediğinin açıklanması kaldı.
Muhtemelen bu açıklamada yapılacaktır.