Kıbrıs konusuyla ilgili yeni bir müzakere sürecinin hemen öncesindeyiz. Bu nedenle önemli olan bir konuya dikkat çekmek gerekir.
Türk tarafı, 1968 yılında başlayan müzakere süreciyle ilgili olarak, her zaman şunu istedi ve söyledi;
“Müzakere süreci takvimli ve sonuç getirici olmalı.”
Ama, Rum tarafı buna başından beri karşı çıktı. Müzakere sürecinin takvimli ve sonuç getirici olmasını hiçbir zaman istemedi.
Peki neden?
Rum tarafı başından beri çözüm istemedi, istemiyor ve zamana oynuyor. Silah zoruyla sahip olduğu “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni bırakmak istemiyor. Bu cumhuriyetin bütün olanaklarından yararlanırken, zaman içerisinde Türk tarafının çökmesini ve teslim olmasını bekliyor. Başpiskopos Makarios’ın vasiyeti de korunuyor.
Peki, Makarios’un vasiyeti ne idi?
Aynen şu;
“Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıs Elenizminin en büyük kazanımıdır. Bu cumhuriyetten asla vazgeçilemez. Her ne pahasına olursa olsun Kıbrıs Cumhuriyeti korunmalı ve yaşatılmalıdır.
İşte, Rum tarafının müzakere süreçleri boyunca da yaptığı bu. Şimdi de aynısını yapıyor. Kıbrıs Türk halkını bir azınlık olarak bu cumhuriyete yamalamak istiyor. Bu nedenle de “Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ortadan kaldıracak bir çözüm şeklini asla kabul etmez.
Rum tarafının “federasyon” isteği de başka bir amaca ve stratejiye dayanır. Bunu da Rum Yönetimi eski balkanlarından Dimitris Hristofyas şöyle açıklamıştı;
“Federasyonu Türk askerini göndermek için savunuyoruz.”
Peki, Türk askeri Kıbrıs’tan gönderildikten sonra ne olacak?
Enosis hedefli 1963 Kanlı Noel saldırılarında yaşananlar, yeniden yaşanacak.
Bu nedenlerle, yeniden başlayacak olan müzakere süreci takvimli ve sonuç getirici olmalı. Aksi takdirde bir 50 yıl daha müzakere masasında Rum’un esiri olmaya devam edeceğiz.
Rum tarafı daha önceleri yaptığı gibi müzakere sürecini dinamitleyecek, müzakere masasından kalkacak, müzakere masasına dönmek için yeni taleplerde bulunacak ve yeni şartlar ileri sürecek. Bu arada aldıklarını da cebine koyup, daha fazlasını isteyecek.
Daha önceki müzakere süreçleri ile Crans Montana’da da aynen bunlar yaşandı.
***
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da New York’a hareketinden önce yaptığı açıklamada başlaması beklenen müzakere sürecinin “takvimli ve sonuç getirici olmasını” istediğini belirtti.
Peki, Rum tarafı bunu kabul etmezse ne olacak?
Akıncı, takvimsiz ve sonuç getirici olamayan müzakere masasına oturacak mı?
Bunu da hep birlikte göreceğiz.