“Mankurt” veya Mankurtlaşma” kavramları Türk dünyasının en büyük yazarlarından Cengiz Aytmatov tarafından gündeme getirildi.
Mankurtlaşma özetle bilincini kaybetme ve kendi halkına karşı düşmana hizmet etmektir.
Cengiz Aytmatov “Gün Olur Asra Bedel” adlı romanında Mankurt ve Mankurtlaşmayı şöyle anlatır;
“Çok eski dönemlerde Kırgızların ve diğer Türk boylarının komşusu olan Juan Juanlar tutsak aldıkları esirlerin saçlarını usturayla kazırlar. Bir deve kesip devenin en kalın derili boyun kısmını henüz yaşken tutsakların kafalarına geçirirler. Esirler çölde elleri, ayakları ve kafaları sabit bir şekilde direklere bağlanır. Böylece acı çekerken kendilerine zarar vermelerinin de önüne geçilir.
Sıcakta kuruyan deve derisi kafa tasını mengene gibi sıkmaya başlar. Aynı zamanda uzamak isteyen saçlar da esirin kafa derisinin içine doğru döner. Tutsakların çoğu bu acıya dayanamaz ve ölür. Kalanların ise bellekleri sıfırlanır. Yani geçmişi hatırlamazlar. Annelerini, doğdukları köyü, geçmişe dair herşeyi unuturlar. Hayatta kalan esirlere “efendileri” su ve yemek verir. Esirler onları acılarından kurtaranların artık kölesi olmuşlardır. Asla kaçmayı ya da “kurtarıcılarına” ihanet etmeyi düşünmezler. En ağır işlerde çalıştırılırlar. Bu kölelere Mankurt adı verilir… ”
***
Şimdi de günümüze ve ülkemizde yaşananlara bakalım.
Şimdilerde kimse direklere bağlanmıyor ve kafalarına da deve derisi geçirilmiyor.
Yöntemler çok değişti ama sonuç aynı.
İçimizden seçilen kişiler “iki toplumlu etkinlikler” veya “atölye çalışmaları” adı altında Avrupa başkentlerine götürülüyor.
Direklere bağlanmıyor, en lüks otellerde ağırlanıyorlar.
Kafalarına deve derisi geçirilmiyor, cepleri parayla dolduruluyor.
Daha sonra da düzenlenen eğitimler ve atölye çalışmalarında Mankurtlaşma süreci başlıyor.
Mankurtlaştırılan bu kişiler de Kıbrıslı Türk olduklarını unutup kendilerini “Kıbrıslı” olarak görüyorlar.
Bunlara göre de “Kıbrıslı” olmak, biraz Rum, biraz Ermeni, biraz Venedikli, biraz Latin, biraz da Luzinyan olmaktır.
Bu noktaya geldikten sonra da Mankurtlaşan bu kişiler düşmanla bir olup içinden çıktıkları Kıbrıs Türk halkına karşı mücadeleye başlıyor.
Bunlara göre Türkiye “düşman”, Rum ise kardeştir. KKTC’yi yıkıp, Rum kardeşleri ile birleşmek de bunların ana hedefidir.
Bu Mankurtları da basında, sendikalarda, sivil toplum örgütlerinde, siyasi partilerde ve hatta Meclis’te bile görebilirsiniz.
Ve bunları değiştirmek, eski hallerine geri döndürmek mümkün değil.
Ama yapılması gereken şu;
Mankurtlaşma süreçlerini engellemek.
GÜNDEM
19 Kasım 2024SPOR
19 Kasım 2024GÜNDEM
19 Kasım 2024SPOR
19 Kasım 2024SPOR
19 Kasım 2024GÜNDEM
19 Kasım 2024GÜNDEM
19 Kasım 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.